5.BÖLÜM

26 5 0
                                    

Kitabı okuyunca aynı zaman da oylar mısınız? LÜTFEN!!! ;))))

Sinem'le o kadar çok gülmüştük ki artık karnıma ağrılar girmeye başlamıştı. İçimdeki ses çok güldün kesin ağlayacaksın. İnşallah ağlamanın sebebi Levent olmaz dedi. Bu içimdeki seste hep ortalığı karıştırıyo ya. Moralim bozulmuştu. Okul için hazırlandık. Sinem'in ufak bir motoru vardı. Onunla okula gittik. Levent daha gelmemişti. Ben sıraya oturdum. Keşke Sinem'de bizim sınıfta olsa diye düşünüyodum ki Levent içeri girdi. Bir an öyle bir heyecanlandım ki kalbim ağzımdan çıkıcakmış gibi hissediyordum. Levent yanıma oturdu. Bu aramızın çok kötü olmadığını gösteriyordu. Bana doğru yaklaşıp;

- Senden hoşlanmıyorum. Söylediklerimle sadece kendimi kandırıyormuşum. Ben eski kız arkadaşımı kafamdan çıkarmaya çalışıyorum bu yüzden öyle söyledim. Ama yanlış anlama seni kullanmadım. Arkadaş kalalım.

Söyleyecek bir şey bulamıyodum. Resmen açık açık herşeyi söyledi ve sonunda arkadaş kalalım dedi. Bu kadar basit zannediyodu herşeyi. Hiç bir şey anlamasın diye titreyen bir ses tonuyla;

- Tabikide, arkadaş kalmalıyız dedim

- Arkadaş kaldığımıza sevindim.

Halbuki benim içimde nasıl fırtınalar kopuyodu ama belli etmiyodum. Onunla arkadaş kalsam bile onu her gördüğümde bu durum aklıma gelicekti.

- Eee madem anlaştık o zaman söyle sömestr tatilinde ne yapacaksın?

Hâla birşey olmamış gibi davranıyordu. Bu durum her ne kadar ağırıma gitsede alışacağım diye söz verdim kendime ve Levent'e cevap verdim.

- Ailem şehir dışında yaşıyor büyük ihtimalle onların yanına giderim.

Ya bana söyledikleri umrunda değildi ya da o da unutmaya çalışıyodu bilemiyodum ama canım yanıyodu.

Ders başlamıştı ama ben hiç dinlememiştim. Birden hayallere dalmıştım. Saçma saçma hayallere. İçinde Levent ve benim olduğum hayallere. Zil çaldı ve Sinem yanıma geldi. Ona Levent'in bana neler dediğini herşeyi anlattım. Hiç yorum yapmadı. Artık kararlıydım. Levent'in en yakına arkadaşı ben olucaktım. Belki ilk başta biraz zorlanacaktım ama sonra alışacaktım.

Sömestr zamanı gelmişti. O muhteşem karnemi alıp eve döndüm. Ablam tabiki ilk okul öğrencisi velisi gibi karneme bakmadı. Sadece nasıl olduğunu sordu. Bende klasik cevap verdim "İYİ". Antalya için uçak biletlerimizi almıştık. Akşam gidiyoduk. Odama çıkıp bavulumu hazırladım. Telefonum çaldı

Arayan: SİNEMİŞKO

- Alo.

- Ben sensiz napıcam. 

- Keşke sende gelseydin.

- Gelemedim işte boşver. Seni sabırsızlıkla bekliyorum. Kendine iyi bak görüşürüz.

- Üç dört gün kalıcaz. Hem her gün mesajlaşırız. Görüşürüz.

Telefonu kapattıktan sonra ablamın yanına gittim. O da hazırdı. Havaalanına taksiyle gittik. Uçağın kalkma zamanı geldiğinde ben cam tarafına geçtim, ablam da ortaya.

Sıkıcı bir yolculuktan sonra Antalya'ya vardık. Babamlar bizi havaalanından aldı. Eve vardığımızda çok yorgun olduğum için hemen yattım.

Ertesi sabah kalktığım da annem muhteşem bir kahvaltı hazırlamıştı. Elimi yüzümü yıkayıp yanlarına gittim. Uzun süre üstüne ailecek güzel bir kahvaltı yaptık. Kahvaltıdan sonra ben odama çıktım. Evimiz iki katlı bahçeliydi. Hava soğuk olduğu için bahçesini kullanmıyorduk. Şuan Sinem'i aramak istiyordum ama anlatcak bir şeyim yoktu o yüzden vazgeçtim. Öğlen saatlerin de ablamla dışarı çıkmaya karar verdik. Birlikte baya dolaşmıştık. Onunla dolaşırken bile benim aklım da Levent vardı. Ben bu çocuğu hiç unutamayacakmıydım.

Levent'e mesaj atmay karar verdim.

- Nasılsın?

- İyiyim sen?

- Bende iyiyim.

- Tatilin nasıl?

- Sıradan.

- Ne zaman geliceksin?

Bunu neden merak etmişti ki şimdi. Onu ilgilendirmiyodu. O yüzden daha fazla cevap vermedim. İç sesim kızım iki gün sonra gelcem desene çocuğa diye söylensede inat ettim. Ablamla eve döndüğümüzde saat yediydi. Annem;

- Akşam yemeği ellerinizden öper. dedi.

Şurda ilk defa ablamla iyi anlaşıp dışarı çıkmışız illaa suyunu çıkartcaklar. Her ne kadar söylensekte mutfağa gittik. Ablam sandaliyeye oturdu ve benim hazırlamamı izledi. Bazen ne kadarda gıcık bir kişilik bu yaa. Her neyse akşam yemeğini hazırladım ve sofrayı ablama kurdurttum. Bir şey diyemeden işe koyuldu. Akşam yemeğini yedikten sonra ailecek çay keyfindeydik ve ben açılış konuşması yaptım;

- Bir araya gelmeyeli baya oldu. Burada nasıl yaşadığınızı bilmiyorum keşke bizim yanımıza gelseniz. Burası gerçekten çok sıkıcı.

- Kızım biz sakinliği seviyoruz. Yaşlandık artık. dedi babam.

Sanki yetmiş yaşına gelmişti. Alt tarafı kırk sekiz yaşındaydı.

- Ablamı bilmiyorum ama bana bu kadar sakinlik yeter ben yarın dönsem olur mu?

Bunu söylerken şirin bir bakış atmıştım çünkü itiraz etmlerini istemiyordum. Bir gün bile bana fazla gelmişti. Vee mutlu son. Yarıne İstanbul'a dönme konusunu kabul ettiler. Uçak biletimi almak için odama gittim. Yarın sabah saat onda uçağım kalkıcaktı. Sinem'i aradım.

Aranan: SİNEMİŞKO

- Kızım yarın geliyorumm.

- Sevindim. Sana anlatıcak çok önemli şeylerim var.

-Sadece bir günde ne yaşayabildin kankacım.

- Ooo bir günde neler neler oldu bilemessin.

- Neyse merak ettim ama merakıma yenilmicem. Biraz daha heyecanlı olsun diye bekle yarın geldiğim de anlatırsın.

Sinem gerçekten çok hızlıydı. Bir günde ne yaşamış olabilirdi ki. Allah'ım çok merak ediyodum. Saat on olmuştu artık yatmam gerektiğini düşünüo. Uyumaya çalıştım.

KAYBOLAN HAYALLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin