Bölüm 3

22 7 1
                                    

Elif Hanım , Risale-i Nurlardan imanın güzelliklerini anlatan konuşmalar yaptı. Örnekler verdi . Sonra da cebinden Risale-i Nur kitabından birisini çıkararak okumaya başladı.

-Sizlere müjde ! ölüm, idam değil , fena değil , son bulma değil , sönmek değil , tesadüf değil ; Her şeyi hikmetle veren Cenab-ı Hak tarafından bir terhistir, mekan değiştirmektir, ebedi saadet tarafına, aslî vatanlarına bir sevkiyattır. Yüzde doksan dokuz toplandığı yer olan berzah âlemine kavuşma kapısıdır. Ölüm ve ahiretle ilgili bu parçayı o kadar içten ve candan okuyordu ki , sanki bizleri o âleme götürüyordu . O esnada bir kamyonun üzerimize doğru hızla geldiğini fark ettik. Müthiş bir panik oldu.

Elif Hanım yüksek bir sesle :

-Şahadet getirin, gidiyoruz, diye bağırdı.

Ardından müthiş bir çarpışma oldu.

Hafızamıza yerleşen son cümleler , Elif Hanım'ın okuduğu kitapta ''ölüm yüzde doksan dokuz ahbabın toplandığı yer olan berzah âlemine kavuşma kapısıdır''cümlesi ile ''Şahadet getirin, gidiyoruz''nidası oldu. Müthiş bir çarpışmayla kendimizi kaybettik.
Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum. Ben kendime geldiğimde kanlar içinde, dayanılmaz bir acıyla yatıyordum.
Bütün yolcular bir tarafa savrulmuş, minibüs darmadağın olmuştu. Birkaç kişinin iniltilerinden başka bir ses de duyulmuyordu. Kendime gelir gelmez, sağ olduğumu anlayınca:
-Elif Hanım , diye bağırdım.
Ses yoktu . Baktım ki , iki metre uzağımda , yerde yatıyor. Heyecan ve korkuyla yanına gittim. Hiçbir tarafında bir darbe veya kan lekesi yoktu. Elinde az evvel okuduğu küçük Risale-i Nur kitabı vardı, onu yere düşürmemişti .
Tekrar:
- Elif Hanım , diye haykırarak üzerine eğildim. Ses gelmiyordu
İşte ancak o zaman vefat ettiğini anladım. Feryat ve figanla üzerine kapandım. İste ne olduysa o esnada oldu. Birden sırtıma bir el dokundu.
- Kalk kardeşim, ağlama , dedi. Başımı kaldırdım ki , Elif Hanım ayakta dikiliyor. Öylesine tatlı ve mütebessim bir halde ki , afalladım. Adeta kendimi kaybettim.

Halbuki Elif Hanım , ölmüş yerde yatıyor. İkinci bir Elif Hanım da ayakta dikiliyor.
Benim ne kadar afallayıp, paniklediğimi anlayınca tuttu kolumu:
- Kalk Servet Bey kardeşim, dedi. O ölmedi cesedi öldü. Yerde yatan onun dümyadaki cesedidir. Kalk yola çık. Onu bırak... Yaran kötü, kan kaybediyorsun, hastaneye yetiş. Çocuklarına , eşine ve akrabalarına söyle : o ölmedi, şehit oldu. Onun için ağlamasınlar. Bu zamanda iman ve kur'an hizmetlerine sarılan her mümin ölünce manevi şehit oluyor. Yani ölüm acısı hissetmiyor.
Ayaktaki Elif Hanım kayboldu. O esnada da vatandaşlar yetişip, beni arabaya taşıdılar. Sonrasını hatırlamıyorum , kendimi kaybetmişim.

O ÖLMEDI , CESEDI ÖLDÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin