Yağmurlu bir sonbaharda Güney Krallığı'na karanlık çökmüştü. Poseidon Kral Homeklios'a kızmış, sonsuz denizi gökyüzünden şehrin üstüne bir lanet halinde bırakıyordu. Kral Homeklios ve Kraliçe Akhilla saraylarında yemek yiyorlardı. Masada prenses Aretha'nın yokluğu kralın dikkatini çekmişti. "Prensesimiz neden gelmedi?" Diye sordu kraliçeye.
Kraliçe umursamaz bakışlarla "Son saldırıda ölen askerlerimizin yasını tuttuğunu, bu akşam yemek yemeden uyuyarak Yüce Zeus'a bağlılığını kanıtlamak istediğini söyledi, Kralım."
Homeklios anladığını belirtir şekilde kafasını salladı. Yemek bittiğinde kral nöbetçiletden birisini yanına çağırdı ve kızgın bir ifadeyle "Lokias'ı her neredeyse bulun ve hemen getirin." dedi.
Nöbetçi uzaklaştıktan sonra kraliçe masadan kalktı ve sütunların arasından yağan yağmurun sesini dinleyen kralın yanına gitti. "Yüce kralım. Lokias'ı neden bu saatte sarayımıza çağırıyorsunuz? Sıradan bir askerle bu kadar önemli ne görüşebilirsiniz? "Homeklios'un kaşları çatıldı. Kraliçeye döndü ve üstüne yürürken kızgın ve yüksek bir sesle konuşmaya başladı. "Ben bu sarayın kralıyım! Kimi istersem, ne zaman istersem çağırırım ve istediğim yerde görüşürüm! Bir daha sakın beni sorgulamaya kalkma kraliçe Akhilla! Şimdi buradan git. Lokias'la yalnız görüşeceğim."
Kraliçe korkmuştu. Ama onu asıl korkutan kralın sert tavrı ve uyarıları değildi. Kral, Lokias'a komutanlık bahşederse Pandereos'a verdiği sözü tutmamış olucaktı ve anlaşmaları bozulacaktı. Pandereos canı pahasına krala muhbirlik yaparsa Kraliçe Akhilla kendi mezarını kazmak zorunda kalacaktı.Kraliçe çıkarken büyük salonun kapısından giren nöbetçi yere çöktü ve bağırmaya başladı. "Asker Lokias huzurunuza gelmek istiyor yüce kralım!" Kral nöbetçiye yüzünü dönmeden eliyle içeri alınması için işaret etti. Lokias içeri girdiğinde kral odadaki herkesin çıkmasını istedi. Diz çökmüş Lokias a doğru yürüdü ve kalkmasını işaret etti. "Söyle Lokias. Seni buraya neden çağırmış olabilirim?"
Lokias anında cevap verdi. "Sizin emirlerinizi sorgulayamam yüce kralım" Homeklios gülümsedi. Onun ne kadar zeki bir asker olduğunu biliyordu. Homeklios'a göre bir asker kralına canı pahasına sadık olmalıydı. Onun emirlerini sorgulamadan yerine getirmeli, sorguluyorsa bile Lokias'ın yaptığı gibi belli etmemeliydi. "Poseidon bana çok sinirli asker Lokias. Tanrılar ordunum bir komutana ihtiyacı olduğunu öfkeleriyle belli ediyorlar. Ve ben yüce kralın Homeklios, seni ordumun komutanı yapıyorum. Söyle bana Lokias. Ömrünün sonuna kadar canın pahasına bana sadık kalacağına söz verebilir misin?"
Lokias çok şaşırmıştı. Bu kadar büyük bir teklif beklemiyordu. Bi kaç saniye duraksadıktan sonra konuşmaya devam etti. "Canım pahasına bile olsa ruhumun son parıltısına kadar size bağlı kalacağıma oğlum Sirius üzerine söz veriyorum yüce kralım!"
"Sana güveniyorum Lokias. Şimdi hanene çekil. Yarın Komutan olman şerefine bir tören düzenlenecek. Dinlenmelisin."
Lokias krala selam verdi ve odadan çıktı.Hanesine gittiğinde oğlu Sirius uyuyordu. Oğlunun pürüzsüz bedenine baktı ve huzur buldu...
Sabah olduğunda kral,kraliçe ve prenses tahtlarında oturuyordu. Kral, şehir görevlisi Aspendos u çağırmıştı. Aspendos taht odasına geldi ve diz çökerek kralı selamladı. "Şehir görevlisi Aspendos! Senden Komutan Lokias adına bir tören düzenlemeni istiyorum. Askerler savaşsın ve ödüller, hediyeler dağıtılsın." Bunu duyan Kraliçe kıpkırmızı olmuştu. Pandereos'a vediği sözü tutamamıştı. Artık önünde iki seçenek vardı. İlki kralın haberi olmadan Pandereos'u öldürtmek. İkinci seçenek kraliçe için dehşet saçıyordu.. ÖLÜM!
Aspendos şaşkın bir sesle cevap verdi. "Ee..e, emredersiniz yüce kralım!" Homeklios kızgın bir üslupla karşılık verdi. "Sözlerim bitmedi Aspendos! Yardımcı komutan Pandereos için de tanrılara kurbanlar verilsin ve dualar edilsin. Onları tanrılar ordumuz yönetmek için gönderdi. Bunun için dua edin! " Şimdi ne olucaktı? Akhilla, Pandereos'a sırrını saklaması karşılığında onun komutan olmasını sağlayacağına söz vermişti. Ama kral onu 2. komutan yapmıştı. Kraliçenin herşeyi yoluna koymak için bir şansı daha olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sirius'un Laneti
Historical FictionAntik çağda iki büyük krallık. Soğuğa ve karanlığa hükmeden Kuzey Krallığı.. Sıcağa ve aydığınlığa hükmeden Güney Krallığı.. Yüzyıllardır savaş içinde olan iki krallığın her sene dostluk ilan edip yarışmalara katıldığı Olimpos Tapınağı.. Bir prense...