Merdivenlerden hızla inen prenses ve Sirius telaşla attıkları adımlarını Sirius'un odasına yönelttiler. Nöbetçiler eğilip selam verdi. Tüm bu karmaşaların içinde Sirius'un dikkatini nöbetçiler çekmişti. Neden nöbetçiler prensese değilde Sirius'a selam veriyordu? Prenses kız olduğu için Sirius'u üstün mü görüyorlardı? Sirius durdu ve nöbetçilere baktı.
" Burda krallığımızın prensesi duruyor. Neden onu değilde beni selamlıyorsunuz? Ne hakla prensesimize hakaret ediyorsunuz!"
Prenses Sirius'a döndü.
" Sirius. Askerler bir komutanları varken Kraliyet ailesine selam vermezler. Komutanın emirleri askerler için kralın emirlerinden daha değerlidir. Bu Ares'in emridir. Şimdi lütfen gidelim. "
Sirius şaşkın bakışlarını devirmeden yürümeye başladı. Prensesle beraber odaya girdiler. Sirius düşünceliydi. Prenses birşeyler anlatıyordu. Sirius birden prensesin sözünü kesti.
" Onlar boşuna öldüler. "
Prenses Aretha durdu. Kekeleyerek konuştu.
" N.n. Ne diyorsun Sirius? "
" Askerlerin komutanlarına bağlı olduğunu söyledin. Öldürmem gereken askerler değildi. Öldürmem gereken Pandereos tu. Askerler komutanları varken kralı dinlemezler dedin bana."
"E.. evet. Ama.. "
" Prensesim ortada bilinmemesi gereken bir şey var. Doğru mu yanlış mı beni ilgilendirmiyor ama bildiğim tek bir şey var. Pandereos babamın yokluğunda bu askerlerin komutanı. "
" Kraliyete zarar vermeye cesaret edemez. "
Sirius, prensesle dalga geçer gibi gülümsedi ve birden ciddice konuşmaya başladı.
" Anlamıyor musun? Zaten kraliyet ailesine başkaldırmış durumda. Kraliyeçeye söylediklerini duydukları için iki askeri öldürmek zorunda kaldım. Yapabilecekleri kötü sonuçlar doğuracak. Kraliçeyle konuşmamız lazım Prensesim. "
Prenses çaresizce Sirius'a bakıyordu. Gözleri, sönmek üzere parlayan yıldızlar kadar çaresizdi. Kendini bir an için tutamadı ve ağlamaya başladı. Sirius prensese dokunmanın yasak olduğunu biliyordu. Çaresizce prensese bakıp "Prensesim lütfen yapmayın" demekle yetiniyordu. Aretha Sirius'a yaklaştı. Sirius kendini geri çekmiyordu. Kafasını Sirius'un göğsüne koydu. Ellerini boynuna doladı.
" Kudretli Sirius. Bu yaşananları kimsenin bilmemesi gerek. Yoksa saraydaki kimse yaşayamaz. Hepimiz ölürüz. Lütfen sana yalvarıyorum.. "
Sirius prensesin kafasını kaldırdı. Prensesin gözünden süzülen yaşlar Sirius'aadeta bir hançer gibi saplanıyordu.
" Sana söz veriyorum. Bunu ikimizden başka hiçkimse bilmeyecek. Korkmana gerek yok. Pandereos ile konuşacağım. Yüce Zeus şahidim olsun. Bunu bilen hiç kimse konuşamayacak, yazamayacak.. Daha fazl... "
Çalan kapınım sesiyle aniden toparlandılar. Prenses gözlerini silerken nöbetçi konuşmaya başladı.
" Kudretli Sirius. Kraliçe Akhilla odasında sizi bekliyor.. "
Sirius prensese döndü. Gözgöze geldiklerinde prenses konuşmak için ağzını açtı ama Sirius ona fırsat vermedi.
" Endişelenmenize gerek yok prensesim.. Savaştan döndükten sonra kraliçemizi hiç görmedim. Beni görmek ve kutlamak için çağırıyor olsa gerek. Şimdi odanıza gidin ve dinlenin. Versiğim sözü tutacağıma emin olabilirsiniz. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sirius'un Laneti
Fiction HistoriqueAntik çağda iki büyük krallık. Soğuğa ve karanlığa hükmeden Kuzey Krallığı.. Sıcağa ve aydığınlığa hükmeden Güney Krallığı.. Yüzyıllardır savaş içinde olan iki krallığın her sene dostluk ilan edip yarışmalara katıldığı Olimpos Tapınağı.. Bir prense...