Düşler Sokağı

38 6 0
                                    

Yazım hatalarım çok fazla farkındayım, yazdıkça düzeleceğini umut ediyorum...
Keyifli okumalar 😄


Evde olanlar beni çok korkutmuştu. Neden böyle oluyordu ki, acaba anne, babama anlatsam? Hayır hayır olmaz inanmazlar en doğrusu bu kabusun biran önce bitmesini beklemek diye düşündüm.

Biraz kafamı dağıtmak ve yeni mahallemizi iyice öğrenmek için kendimi sokağa attım. Kaldırımda yürürken rüzgarın saçlarımı okşaması ve yavru kendinin bana eşlik etmesi ile çok keyifli bir yürüyüş oldu. Az ilerde gördüğüm koca ahşap bina ilr bir an duraksadım. Böyle bir yerde bulunan büyük kütüphane beni benden almıştı adeta...

Okuma - yazmayı öğrendiğim günden bu güne kadar elime ne geçtiyse okuyan bir kitap kurdu olmuştum adeta. Okumayı gerçekten çok seviyordum, ancak bir kaç haftadır ders kitaplarım haricinde tek kelime okumamıştım.


Adının düşler sokağı olduğunu öğrendiğim kütüphaneye girip kayıt yaptırdım hemen. Daha sonra kitapların huzurlu kokusuna kapılıp düşlere daldım. Derken birine çarpıp araladım gözlerimi ancak önümde hiç kimse yoktu. Raflardaki mavi ve siyah ciltli kitap dikkatimi çekti. Ben burdayım diye bağırıyordu adeta.

Mavi ve Siyah... Renklerin kitabı yazıyordu, ilk sayfasını okumak için elime aldığım kitabı ilk bölüm bitene kadar bırakmadım elimden. Genelde böyle uzun bölümlü hikayeler okumazdım ama bu kitap çok başkaydı. Saate bakmak için telefonu elime aldığımda şarjımın bitmiş olduğunu fark ettim. Zaten az sonra eve döneceğimden bunu sorun yapmayıp devam ettim.


Kitabı koltuk altıma sıkıştırıp düşler sokağında kitaplar arasında gezmeye devam ettim. Saatin geç olduğunu fark edip Mavi ve Siyah'ı almak için şirin bayanın yanına gittim. Adının Sima olduğunu söyledi ve benimle kısa bir süre sohbet ettikten sonra kitaba baktı, bilgisayardan birşeyler yaptıktan sonra bana bakıp, "üzgünüm Şimal bu kitap kütüphaneye ait değil" deyince büyük hayal kırıklığı yaşadım.

Bunu fark etmiş olacak ki "bizim kütüphaneye ait değil ama az ilerde Karanlık Köşk var oranındaki kitabı bu, gidip o kütüphaneye kayıt yaptırıp alabilirsin" dedi.

Düşler Sokağı, Karanlık Köşk nasıl kütüphane isimleri bunlar böyle? Hadi Düşler Sokağı neyse de, Karanlık Köşk nedir ya, adını duyunca bile tüyleri diken diken oluyor insanın. Neyse artık başa gelen çekilir, gidelim bakalım.





Bir kaç sokak gittikten sonra Sima'nın tarif ettiği Karanlık Köşk'ü buldum. Biraz etrafıma bakınıp, buraları bilmediğimi yani eve nasıl gideceğimi bilmediğimi fark ettim. Telaş yapmamalıydım, mantıklı düşünmem gerekti. Bende en doğrusunun Karanlık Köşk'e girip kitabı almak ve ordan birine eve nasıl gideceğimi sorup yardım istemek olduğuna karar verdim.


İçeri girdiğimde hiç de düşündüğüm gibi korkunç bir yer olmadığını far ettim. Hatta sıra arkadaşım Can bile buradaydı.

Kitabı verip durumu anlattığım çocuk eliyle Can'ı işaret edip, Mavi ve Siyah kitabının şuanda onda olarak görüldüğünü söyledi.

Usulca yanına yaklaşıp "merhaba" dedim. Çok sıcak bir tavırla karşıladı beni. Çocuğun yanına gidip kayıt işlerini tamamladıktan sonra, "saat epey geç oldu bu saatlerde tehlikeli olur buralar, istersen eve ben bırakayım seni" dediğinde ben söylemeden bana yardım etmek istediği için daha da sevdim onu.

Birlikte bir motora doğru ilerledik, bana da kask verdikten sonra evimin etrafında ne olduğunu sordu. Bildiğim kadarıyla tarif ettikten sonra yola koyulduk.

Yarım saat sonra ancak bulabildik evi, Can'a teşekkür edip yanından ayrılıyordum ki arkamdan bana seslendi "İstersen yarın ben gezdireyim seni, tekrar kaybolursan bu kadar şanslı olamaya bilirsin"

Kaybolduğumu nerden bildi ki, nasıl anladı?

"Ee hadi cevap ver"

Neyse ne boşver Şimal hemen kabul et kızım. İç sesimle de anlaştıktan sonra kabul edip eve girdim... Tam da tahmin ettiğim gibi evde beni bekleyen endişeli ve bir o kadar da sinirli iki çift göz ile karşılaştım.

Olayları kısaca özet geçip odama çıktım Mavi ve Siyah'ı okumak için elime aldım. Kaldığım yerden devam edecektim ancak bu kitabın, bu kitabın sayfaları boş...

Kısa süreli şok geçitdikten sonra okuduğum sayfalara baktım, evet birinci bölümü vardı ancak diğer bölümlerin olduğu sayfalar boştu. Şaşkınlıkla kitabı incelerken babam odama geldi. Kitabı ona da gösterdiğimde gülümseyip bir dakika dedi.

Tekrar odaya geldiğinde elinde bir çakmak vardı Orhan Paşa'nın... Meraklı gözlerle babamı izledim, kitabın yazı olan sayfalarını açtı "tam da düşündüğüm gibi" deyip çakmağı boş sayfaların ardından yaktı. O da ne? Boş sayfada yazılar belirdi bir anda.

Şaşkınlığımı gören babam, bu kitabın içindekiler çok eski zamanlarda basımı yasaklanmış bilgiler içerdiği için sayfalarının limon karışımı ile yapılmış mürekkepten yazıldığını söyleyip kitabı bana uzattı. Cidden çok ilginçti ve bir o kadar da dahice.

1 saat kitabı okuduktan sonra göz kapaklarımın savaşına dayanamayıp kapanmalarına izin verdim...

Bir kaç günlük gecikme olduğu için kusura bakmayın lütfen... Bir daha olmamasına özen göstericem. 3. bölüm bir hafta sonra yayınlanacak...

Teşekkürler 😄

~ Hayattaki Ölü ~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin