Bülüm 1 "Yeni Adımlar"

400 17 6
                                    

Üniversiteyi bir sene uzattığım için kendi dönemimdeki arkadaşlarımla kutlama yapamamıştım. Yapmazdım da. Ne işim var öyle ortalık yerlerde, ortamlarda, derdim. Şimdi olsa giderdim partilere. Sessiz kız imajımdan kurtulmayı cidden istiyordum. Bir an kendimi güzel mavi bir elbisenin içinde düşündüm. Balodaymışım. Saçlarım, makyajım yapılmış. Yanımda da o var.

Düşlerimdeki erkeklerin hiçbirinin tam görüntüsü yoktu. Kendim de fiziğimle zor zamanlar geçirdiğim için kişiliğe daha çok önem verirdim. Ne demişler: Güzellik bir sivilceyle, zenginlik bir kıvılcımla yok olur. Kendi dünyamda felsefe yaparken Şahin Amca' nın sesiyle gözlerimi bardağımdan ayırdım.

"Noldu Eylül kızım? Bir derdin mi var?" Tebessümle yaşlı kantincimize baktım. "Yok Şahin Amca dalmışım." İnanmayan ama uzatmak istemeyen bir nidayla işine döndü Şahin Amca. Okul bitmişti; ama diploma, belge işlerini halletmek için son kez gelmiştik okula. İşlerimizi halledip kantine gitmiştik. Arkadaşlarımın gülüşmeli sohbetine uzaktan seyirciydim. Tayfun bana "Ee, Eylül. Ne yapıcaksın bundan sonra? Eczana mi yoksa memur olmak mı?" diyerek beni de sohbetin içine kattı. Severdim Tayfun'u. Son zamanlarda insanlarla yakınlaşırken bana en sıcak davranan isimlerden biri olmuştu.

"Eczane açmayı planlıyorum. Ondan önce kendime uzun bir süre tatil veriyorum. Üniversite beni fazlasıyla yordu." Diğer kızlarsa devlette çalışmanın daha güvenli olduklarından bahsediyorlardı. Bir kaç bardak daha çay içtikten sonra vedalaşma zamanı gelmişti. Kızlı herkesli herkesin gözleri yaşlıydı. Birbirlerine sarılıp tekrar buluşma sözü veriyorlardı. Kız arkadaşlarla formaliteden sarıldıktan sonra çıkışa yöneldim. Uzaklaştıktan sonra onlara tekrar baktım. Özlem hissetmiyordum. Beş yıllık arkadaşlarıma karşı bu kadar uzak olmam garip karşılanabilirdi ama herzaman ki bendim işte. Son zamanlarda değişmeye çaba göstermiş olsamda

arkadaşlık bağlarımı birden kuvvetlendiremeyeceğimi biliyordum. Gözlerim doldu birden. Sınıf arkadaşlarımı özleyeceğimden değil, özlemeyeceğimden. Kendime tekrar tekrar söz verdim. Nerede olursam olayım yeri geldiğinde mutluluğumu, hayecanımı; yeri geldğinde üzüntğmü, kederimi paylaşabileceğim birini bulacaktım. Üniversitemin kapısından son kez çıkarken Tanrı'nın bana bu yolda yardım etmesi için dua ettim.

Yurt odama geldiğimde direkt camları açtım. İçerisi havasızdı. Kapının yanına istiflenmiş valizlerime bakınca gülümsedim. Kurtuluyordum bu yerden. Bu odayı sevmiyordum. Hele aynı banyoyu payaştığımız kızları hiç sevmiyordum. Salaklar bir keresinde ben tuvalete girmeden önce klozete diş macunu sürmüştü. Ben de tabi ki eski hayat felsefemi uygulamıştım. Umursama.

Odada kalan bir kaç parça eşyamı da sırt çantama yerleştirdim. Valizlerimi ve çantalarımı kapımın önüne çıkardım ve koridorda ilerledim. Asansöre attığım adım, belki de yeni bir adımdı hayatımda. Nereye gittiğini bilmediğiniz; ama sadece gittiğiniz bir trene binmek gibiydi benimki. Sadece giderken, tek yapabildiğim güzel duraklara denk gelmek için dua etmekti.

Uzun bölümler yazacağımı söylemiştim ama bu 'uzun bölümler' birazcık sonra olacak. Çünkü yarın Mardin'e gidiyorum düğün var :D Otobüs yolculuklarında bol bol Eylül yazmayı planlıyorum. Mutlu kalın.

:)

EylülHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin