Şans

97 15 1
                                    

Klasik bir çalar saat sesiyle uyandım.Yatağımda doğruldum.Etrafa bakmamla masamın üzerindeki kart şeklindeki klasörü görmem bir oldu.Offf,bugün toplantı vardı ve bu seferki toplantıya katılmak zorunluydu.Ne büyük şanssızlık!Tam da günüydü yani...Sabah sabah bunları düşününce başım ağrımaya başladı.Kafamı geri koydum.Tam dondurma gövdeli,çikolata burunlu pamuk şeker kulaklı bir köpeği seveceğim sırada yine aynı çalar saat sesini işittim.Köpeği bırakmak zorunda kaldım.Evet,artık rüyalardan ayrılmalıydım.Kalktım ve banyoya ilerledim.Elimi yüzümü yıkarken bir şey farkettim.Elimin üzerindeki düğme yeşil renkte yanıp sönüyordu.Düğmeye dokundum.Başta önemli bir şey diye çok umutlandım.Ancak değildi.

Zel R. bugün katılman zorunlu olan toplantıya gideceksin.Sakın geçen seferki gibi unutmuş numarası yapmaya kalkışma.Eğer yaparsan,Yapımcının haberi olur ve sonraki bir hafta boyunca klasör yazarsın.Çok ciddiyim eğer yaparsan...

Tehditler,tehditler.Her toplantı günündeki gibi yine İç Anne programım bana yapmam gereken şeyleri hatırlatıyor,bana yardımcı oluyordu.Kendince yardımcı oluyordu tabii...

Aşağı indim ve kahvaltıyı hazırladım.O sırada Yapımcım geldi.Çok yorgun görünüyordu.
"Çok yorgun görünüyorsun"dedim.
"Ah,evet Zel.Ayrıca başım gurulduyor ve karnım da dönüyor."
"Ne?",dedim.
Bana baktı.
"Sen az önce başım gurulduyor ve karnım dönüyor mu dedin?"
Sonunda jetonu düştü.
"Ah,olamaz!Dürüst doğru bile konuşamıyormuşum da haberim yokmuş."dedi ve kahvesini alıp masaya oturdu.
O az önce dürüst doğru mu dedi?
"Sen az önce,"diye söze başladım ama üzerine gitmemeye karar verdim.Bardağımın son yudumlarını da içtikten sonra odama çıkıp giyindim.Kot bir pantolon üzerine giydiğim bir kazakla aşağı geri indim.Kısa saçlarımı salık bıraktım.Çok koyu saçlarım neredeyse siyah gibi görünüyordu. Bukle bukle olan saçlarımı düzleştirmiştim ve şimdi hazırdım.Tam çıkarken Yapımcım geldi.
"Kurulunuzda biri var.Adı Bay..."dedi ve bir süre düşündü."Açıkçası adını hatırlamıyorum ama o sana bir evrak verecek.Onu alıp bana getirmeni istiyorum."dedi.
"Niye sen almıyorsun?"dedim.
Bir süre daha düşündü."Sadece getir,tamam mı?"dedi.
"Peki tamam."dedim ve botlarımı giyip çıktım.

Durağa doğru ilerledim.Durağa vardığımda diğer insanlarla birlikte otobüse bindim.Cam kenarına oturduğumda yanıma küçük bir kızın geldiğini fark ettim.
"Oturabilir miyim?"dedi.
"Tabi."dedim
Sarı saçlı,masmavi gözlü bir kızdı.Onu taradım.
Adı:Mira
Yaşı:11
...
Ve bir sürü bilgi daha vardı.Mira adı bana çok tanıdıktı.Bu kızı bir yerde görmüştüm...Ancak çıkaramadım.
İnmem gereken durağa geldiğimde düğmeye bastım.Mira'ya baktım ve gülümsedim.O da bana gülümsedi.Otobüsün arkasına doğru yürüdüm ve kapı açılınca dışarıya doğru atladım.Otobüs arkamdan yoluna devam ederken bende binaya doğru yürümeye başladım.Binanın girişine ulaştığımda etrafıma bakındım.Tanıdık bir yüz aradım ama bulamadım.Kapıyı ittirdim ve binanın içine adımımı attığımda sıcak hava yüzüme hücum etti.Sıcak havanın verdiği sersemlik geçtiğinde her zamanki toplantı odasına gitmeye karar verdim.Asansöre binip 8.kat düğmesine dokundum.Kapılar kapandıktan sonra hafif bir müzik eşliğinde 8.kata çıktım.Toplantı Koridoruna döndüm ve 3.odaya girdim.Genellikle oturduğum koltuğa oturdum ve soluklandım.Bir süre düşündüm.Bu toplantı güzel geçecekti.Çünkü günlerdir yazdığım klasör oldukça kapsamlı bir çalışma olmuştu.Çok şanslıydım.Böyle bir klasör daha önce herhalde hiç yazılmamıştır.
Klasörümü almak için elimi çantama attım.Bir süre durdum.Elimi yine gezindirdim.Elim bir şeye takıldı:
Boşluğa!
Yoktu,yoktu!Elimi iyice çantanın diplerine daldırdım.Aradım aradım ama yoktu.Gizli ceplerden,küçük ceplere,büyük ceplerden,ana göze kadar aradım ama çantanın hiçbir yerinde yoktu.Çok şanslı olduğum kesin(!).

Tam umutsuzluğun dibine çökmüşken elime bir şey değdi.Minik bir kart.Onu çıkardım.
Evet!İşte klasörü bulmuştum.Onu önüme koydum diğer toplantı üyelerini beklemeye başladım.
Diğer kişiler farklı ülkelerden gelmişlerdi.Bay Kont,Bayan Ametist aklıma ilk gelen isimlerdendir.Burada hep beraber kafa kafaya veriyor,fiziğin,bilimin ufkunu açmaya çalışıyorduk.Böyle bir grubun içinde yer almak çok hoştu ve önemliydi.Çok şanslıyım!
Ben bunları düşünürken Bayan Ametist geldi.Çantasını koltuğuna koyup yanıma koştu.
"Ah,Zel tatlım!Neler olduğunu duydun mu"dedi .
"Bayan Ametist,hayır duymadım.Neler oldu?"
"Ah,canım!Bay Kont kereviz ile çalışan bisikletini denerken düşüp ayağını kırmış!"dedi.
Eh,o bisiklette bir uğursuzluk vardı zaten.Kim binse sağlam geri gelemiyordu.
"Zavallı Bay Kont,şimdi nasıl konuşma yapacak?"dedim.İçimde hafif bir kıpırtı başlamıştı.Bayan Ametist benden daha da telaşlıydı.
"Zel,Bay Kont gelemeyecek.Adamın hali yokmuş."dedi."Ben de ona çorba götürdüm."diye de ekleyip kıkırdadı.Ben garip garip bakarken aynı zamanda da düşünüyordum.Sonra bir anda aklıma geldi.Telaşlanmaya başladım.Elimin üzerindeki düğme sarı sarı yanıp sönüyordu.
Vücut ısısında artış gözlemlendi.Sakinleşmenizi tavsiye ederim.
Yazıyı umursamadım ve Bayan Ametist'e döndüm.
"Peki,Bayan Ametist,o zaman Toplantı başkanlığını kim yapacak?"dedim.
Bayan Ametist güldü.Yeşil gözleriyle bana baktı.
"Ah benim güzel,şanslı arkadaşım.Başkanlığı sen yapacaksın!"dedi.
İşte korktuğum başıma gelmişti.
Ben kararımı verdim.Gerçekten şanssızım...

YENİLENMEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin