Okuyordum.Hem de hiç durmadan okuyordum.Yaptığım şey biraz garip ve tehlikeliydi.Çünkü nasıl imha edileceğim ve programımın nasıl sıfırlanacağı en ince ayrıntılarına kadar yazıyordu.
Evraklar bölümlere ayrılmıştı.Program,Vücut,Parçalar ve Hafıza adında 4 bölüm vardı.Hafıza kısmına baktım.Belki her ay bazı şeyleri unutmamın nedeni buradadır,düşüncesiyle tüm paragrafı okudum. Ama yoktu.Sayfanın arkasını çevirdim.Bir cümle,belki küçücük bir söz ararken iki imza buldum.
İmzalardan biri şüphesiz Yapımcımındı,onun imzasını tanırdım. Fakat yanındaki imzanın kime ait olduğu hakkında en ufak bir fikrim yoktu.
İyi ama,o zaman benim iki yapımcım mı vardı?!
Aklıma bir çok soru takıldı.Bu ikinci imza kimindi,neden bu kağıtta o kişinin de imzası vardı,neredeydi,kimdi?..
Tüm bu soruların cevaplarını bulacağıma söz verdim ve ayağa kalktım.Kapıyı dinledim.Dışarıda kapının şifresini çözmeye çalışıyorlardı.
Ezikler.Onları dinlemeye ve kapıdaki minik delikten gözetlemeye başladım.
"Belki de robot kızın adıdır?"dedi uzun biri.
"Dahice"dedi klavyenin önünde duran adam ve hızlıca tuşlara basarak bir şeyler yazdı.Şifre Kontrol Düğmesi yeniden kırmızı yanıp söndü.
"Belki de frambuazlı turtadır."dedi içlerinden şişman olanı.Tuşlara basan adam ona garip garip baktı.Ardından kendi kafasını ellerinin arasına aldı ve klavyeye vurmaya başladı.
"Olmuyor işte,olmuyor!O aptallar kim bilir şifreyi ne koydular."dedi kafasını vururken.
Şişman olan bu sefer"Ben acıktım."dedi.Ve bu bardağı taşıran son damla oldu.
Tuşların önündeki adamın silahı eline almasıyla tetiği çekmesi bir oldu.Kurşun sesi tüm evde yankılanırken,kulak zarlarım acıdı.Bir inleme duydum.Kapının arkasına bir şey çarptı ve korkuyla kapıdan biraz uzaklaştım.Fakat gözümü delikten ayırmamaya çalıştım.
"Ona ihtiyacımız olmayacaktı zaten.Gereksiz."dedi klavyenin önündeki silahlı adam.Ardından tekrar klavyeye döndü.Uzun olanla birlikte tuşlara basıyorlar,şifreler deniyorlardı.
Vurulan kişiye bakmaya çalıştım.Fakat delikten göremeyeceğim,kör bir noktadaydı anlaşılan.
O sırada burnuma bir koku geldi.Şey gibiydi bu,şey gibi...Kan!Evet,kandı bu ama nereden geliyordu?
Etrafıma bakmaya başladım.Canım acımıyordu.Dökülen herhangi bir şey de kokuyor olabilirdi ama dökülen bir şeyler de yoktu.Sonra başımı yere çevirdim ve ardından da kendimi geri attım.Kapının zemin kısmından içeri kan sızıyordu.Az önce bir şeyin çarpmış olduğu yerden.
Ve tüm parçalar oturdu.Klavyedeki adam şişman olanı vurunca şişman olan kapıya doğru düştü ve çarpışma gerçekleşti.Ardından büyük ihtimalle vurulan şişman adamın yarası kanamaya başladı ve kan kapının zemininden içeri sızdı.
Yüzümü buruşturdum.Korkmuştum.Bu adamların ne yapmaya çalıştıklarına dair hiçbir fikrim yoktu.Yapımcıma ne yaptıkları hakkında da hiçbir fikrim yoktu. Buradan nasıl çıkacağıma dair ise hiç ama hiçbir fikrim yoktu.
Ta ki aklıma çılgınca bir fikir gelene kadar...
Kapının girişinden kalktım ve masanın yanındaki sandalyeye yöneldim.Üzerindeki kol çantamı aldım ve masanın çekmecelerini açıp içindekilere baktım.İçerideki tüm paraları aldım.Ne işe yaradıklarını bilmesem bile dosyaları ve anahtarları da aldım.Ardından masanın üzerinde duran bilgisayarı ve şarj aletini de aldım.Fakat çantam hala hafifti.Gözüm yan taraftaki sehpanın üzerinde duran kahve kutuları ile yarım şişe suya takıldı.Onları da aldıktan sonra Yenilenme Kabini'nin yanında duran çekmeceliğin tüm çekmecelerini kurcalamaya başladım.Bir sırt çantası,iki kazak,iki pantolon ve bir hırka buldum.Kol çantamdaki eşyalarla yeni bulduğum kıyafetleri sırt çantasına yerleştirdim.Tam sırt çantasıyla beraber kalkarken iki defa ateş edildi ve kapıya bir şey isabet etti.
İsabet eden şey bir kurşundu.
Hızla doğruldum.Kapı delinmezdi.Biz bile gözetlemek için kullandığım o deliği çok zor açmıştık.Ama kapı zorlanıyor gibi duruyordu.Elimi çabuk tutmalıydım.
Aceleyle etrafa son kez göz gezdirdim.Son olarak çekmecenin yanındaki dolabı açtım ve içinde bulduğum iki kutu mendili de çantama atıp tavana yakın olan küçücük pencereye ilerledim.Yüksekteydi.Fakat oraya çıkmalıydım.Hemen masanın yanındaki sehpayı kucağıma alıp çekmeceliğin üzerine koydum.Ardından da çekmeceliğin üzerine kendim çıktım.Artık ulaşabiliyordum.Pencerenin kolunu yana çevirdim ve iyice açtım.Ardından sehpanın üzerinden destek alarak kendimi dışarıya çektim.Ayaklarımı da kendime çekerek tamamen çıkmış oldum.Pencereyi kapattım ve doğruldum.Hafif esen rüzgarla birlikte arkama bile bakmadan binaların arasında koşmaya başladım.Montumun kapüşonunu iyice yüzüme doğru çektim ve otobüs durağına kadar aralıksız yarı koşar,yarı yürür şekilde ilerledim.Durağa varınca bir banka oturdum ve otobüsü beklemeye başladım.
Nereye gideceğim konusunda tedirgindim.İlk defa gizli gizli kaçmak zorunda kalmıştım.Kalacak hiçbir yerimin olmaması da durumu zorlaştırıyordu.Ayrıca evimde bir ölü vardı.Ve ben bunu düşündükçe daha da tedirgin oluyordum.Eğer yanımda Yapımcım olsaydı o bir yolunu
bulurdu.Ama şimdi,benim üzerimde çalışan iki kişi varsa Yapımcılarım mı demeliyim,yoksa bir tanesini mi kabul etmeliyim?Bir tanesini kabul etmeye karar verdim ve ardından da uzaktan gelen otobüs sesini duydum.Hemen ayağa fırladım.Yola doğru ilerledim.Elimi cebime attım ve yeteri kadar parayı avucuma alıp beklemeye başladım.
Otobüs durağa yanaştı ve kapılarını açtı.Bindim ve parayı verdim.Otobüsün içinde ilerleyip arka sıralarda bulunan,cam kenarında olan bir koltuğa oturdum.Telefonumu çıkardım ve arkadaşımı aradım:Açelya'yı.
"Efendim?"dedi Açelya.
"Açelya,benim Zel.Yardımına ihtiyacım var."dedim
"Tabiki Zel.Sen iyi misin?İstersen gel.Evde her zamanki gibi bir tek ben varım."dedi ve kıkırdadı.
"Tamam,geliyorum.Görüşürüz."dedim.
"Görüşürüz!"dedi ve kapattı.
Telefonumu geri koydum ve camdan dışarıyı izlemeye başladım.Yağmur atıştırıyordu.Minik damlalar pencereye çarpıyorlardı.Sessizce onları izlerken etrafımı da izleyecek zaman buldum.Otobüste yalnızca 8 kişi vardı.Sıra sıra her durakta birer kişi inmeye başladı.6.kez durduğumuzda iki kişi birden çıkış kapısına yaklaştı.İlk olarak yaşlı teyze indi.Ardından da genç bir adam indi.Ancak adam tam inerken kulağıma yaklaştı.
"İyi akşamlar."dedi.
Hızla sırtımı dikleştirip arkama baktım ama çoktan inmişti bile.Tedirginliğim bir kat daha artarken sonraki durağı geçip ineceğim durağa vardık.Kapılar açılır açılmaz indim ve koşar adımlarla Açelya'nın oturduğu apartmana geldim.İçeriye girip girmemek konusunda emin değildim.Ona güvenebilirdim.Ama yine de emin olamıyordum.
Şu anda başka bir seçeceğim yoktu.Apartmanın kapısını ittirip karanlıkta ilerlemeye başladım.
------------
Herkese merhaba!Yeni bir bölümle hepinizin karşısındayım.Lütfen yorum yapın ve VOTE layın.
Ayrıca takip etmeyi de lütfen unutmayın:)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YENİLENME
Ficção CientíficaHer seferinde uyandığımda aynı şeyi hissediyorum:Unutmuş. Her gün aynı şeyi duyuyorum:Duygusuz. Her ay aynı şeyi yaşıyorum:Yenileniyorum. Ama bu sefer değişiyorum. İnsanların söyleyeceklerinden kaçarken kendimden korkuyorum.Hayatlar üzerine anlaşma...