SIKI ÇALIŞMA

32 5 1
                                    

Ve işte şimdi, ben NASA görevlisi Muhammed Işık ve kardeşimin dileği hâlâ benim için en önemli şey. Bu nedenle gerçekleştiremeyeceğimi düşünüp sık sık endişeleniyorum. Üniversiteyi Amerika'daki Harvard'da Uzay Mühendisliği okumuştum, sadece kardeşimin hastalığı sebebiyle ara vermiştim, kan kustuğu gece de tatil için gelmiştim. Harvard'ı dereceyle bitirdikten sonra -stresten ve endişeden migren bile başlamıştı o dönemler- annemle Amerika'ya taşınıp vatandaşlık aldık. NASA'ya sadece Amerika vatandaşlarının astronot olmak için gidebildiği düşünülürse bu iyiydi. Şu anda 2022 yılındayız ve aradığım fırsat sonunda elime geçti. İnsanlık olarak Mars' tan başlayarak uzaya yayılmaya başlayacağız. Ilk Mars kolonisini oluşturmak için Eylül ayında Mars' a gidecek ilk insanlı aracın içindeki ekibin arasında olmayı hedefliyorum. Ama ekibe gökten inmeyeceğim tabii. Her ne kadar iyi bir üniversiteyi dereceyle bitirip NASA'da çalışmaya hak kazansam da, bu görev çok önemli ve ekip çalışanlarını çok özenle seçiyorlar. Beni bir takım testlerden geçirmeleri gerekiyor. Zeka testleri, fiziksel testler gibi. Bugün beni bazı testler için çağırdılar, vücudumun uzay şartlarına dayanıklılığını ölçtüler, yerçekimsiz ortamlarda bulundum. Zeka testleri kafa karıştırıcı ve zordu, bu yüzden umutsuzluğa kapılıp, endişelendim ama sanırım geçtim. Kazanan adların okunacağı salonda, diğer adayların arasında dururken soğuk terler döküyor ve içimden dua ediyordum. Adlar tek tek okunurken endişem de katlanarak artıyordu. Artık 9. aday da okununca omuzlarım düştü, salondan çıkmak için dönerken 10. ismin söylenmesiyle donakaldım.
"Ve 10uncuu... Mohammed ışik!"
Okuyan kadın Türk adı olduğundan adımı düzgün telaffuz edememişti, ama bu salondaki tek Muhammed muhtemelen bendim. Midemde kelebekler break dans yaparken diğer seçilenlerin yanına doğru yürüdüm. 5i'i kadın 5'i erkekti. Kadınlar kendi aralarında konuşmaya başlamışlardı bile. Yanımda duran sarı saçlı, yapılı adama elimi uzattım ve:" Tanıştığıma memnun oldum, ben Muhammed, söylediler zaten," dedim. O da gülümsedi ,elimi sıktı." Ben Barney Hendrick." Bu adama kanım ısınmıştı. Platforma çağrılıp tebrik edildikten sonra ekibin kalanıyla da tanışmaya başladım. Barney'den başka Samuel, Brutus, Mike ve Hank vardı. Bunlardan sadece Hank'e mesafeli yaklaşmıştım, sevecen yaklaşsa da gözleriyle birinin düşmanını tarttığı gibi beni tartıyordu. Kadınların adları ise Olga, April, Beatrice, Karmen (İspanyoldu) ve Lily idi. Karmen'e de Barney'e olduğu gibi kanım hemen ısındı. Belki de başka milletten olduğu ve benim gibi yabancılık çektiği için.
Derken annem mutluluktan yaşarmış gözlerle bana sarıldı ve "Seninle gurur duyuyorum oğlum," dedi. "Kendine dikkat et."Ona sarılıp söz verdim ve ekibin yanına döndüm.
Bizi uzaya çıkınca vücudumuzun alışmış olması için yapay yerçekimsiz ortama götürürlerken ( Araştırmasını yapmıştım, tabii ki.) Hank'in yine tartan, düşman bakışlarla beni süzdüğünü fark edip tedirgin oldum. Hank ile bakıştığımızı gören Karmen koluma asıldı ve " Ona bulaşmamaya çalış."diye fısıldadı. Şaşırdım. Karmen Hank'i tanıyor muydu? Karmen'e döndüm ve,"Neden ki?"diye sordum. "Bunu sonra konuşuruz. Önüne bak." Dedi sertçe. Ben de aynen öyle yaptım.

×××

Yerçekimsiz ortama rahatsız uzay kıyafetiyle ilk girdiğimde, kardeşim bu kıyafetin ne kadar rahatsız olduğunu tecrübe etseydi uzay ilgisi bile kaybolabilirdi,diye düşündüm. Tabanları ağır kıyafet yüzünden hepimizin tuhaf yürüyüşleri vardı. Karmen düşecekken Barney onu tuttu ve böylece onlar da tanıştılar. Sonraki haftalarda kendi aramızda işkence saati ama bilimsel olarak uzay vücut alıştırması'nda onlarla sıkı dost olmuştuk. Eylül ayında çıkacağımız yolculuğa az bir zaman kalmışken, Hank'in yine tip tip bana baktığını fark ettim." Önüne dönsene be adam! Lazer ışınları çıkacak birazdan gözlerinden." Diyerek çaktırmadan Karmen'e söylendim. Güldü, ardından ciddileşti ve; "Muhammed,(adımı doğru okutmak için başlarda çok uğraşmam gerekmişti.) o adam pis bir ırkçı!"dedi. Karmen normalde nazik biriydi,ama kıvırcık saçlarının etrafına döküldüğü kara gözlerinde gerçek bir nefret de görünce şaşırdım."Onu tanıyor musun Karmen?" "Biraz, başka milletten insanları küçük gören burnu havada biri o."dedi yine nefretle Hank'a bakarak. Endişelenmeme rağmen bu konuda daha fazla bir şey sormadım, o da bir daha konuyu açmadı.

×××

Yorucu çalışmalarla geçen aylardan sonra,sonunda büyük gün gelmişti. Bir yanım heyecan ve mutlulukla doluyken, bir yanım da kesin bir aksilik çıkacak diye korkuyordu. Bu duyguların izleri diğer 9 ekip arkadaşımın da yüzlerinden okunuyordu. Törenle birlikte uzay mekiğine bindik, Dünya'dan Mars'a doğru yolculuğumuza başladığımızda, Meliha'm, diye düşündüm. Bak işte, senin için gidiyorum, söz verdiğim gibi...

MARSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin