Sadece bir çocuktum. Bir bilgisayarım vardı rutin bir şekilde okula gidip geliyordum her geldiğimde çoğu kişi gibi bilgisayar başına geçiyordum. Çoğunlukla aksiyon ve her türlü şiddet içeren oyunları seviyordum. Oyunda bir şeyleri öldürürken hırslanıyor ve kendimi kasıyordum. Öldürdüğümde de bundan zevk alıyordum. Tabii ki hiçbir şeyin farkında değildim fakat içimde bir şiddet arzusu daha ben çok küçükken başlamıştı. Vakit geçiyordu. Okulu hiç sevmiyordum. Sürekli dışlanıp ezildiğim bir ortamdı. Ve beni ezenlerden çok nefret ediyordum. O kadar büyük kin duyuyordum ki onları öldürdüğümü hayal ediyordum. Bunun normal olduğunu düşünüyordum. Hep ezilen bir insanın bunları düşünmesi normal değil mi sizce de ? Fakat birisini incitecek cesaretim hiç yoktu. İçime kapanık tamamiyle korkak birisiydim ama tuhaf düşüncelerim, görüşlerim, bakış açılarım vardı. Zaman çok hızlı ilerlemeye başlamıştı. 12 yaşına gelmiştim ve doğum günümden 1 ay sonra annem vefat etmişti. Tabii ki ağladım kendimi parçaladım. Dünya başıma yıkıldı sandım. Daha küçüğüm annem olmadan ne yapabilirim ki ? Ama buna çabuk alıştım. Annemle babam ben 7 yaşındayken ayrılmışlardı, babam farklı şehirde benle annem farklı şehirdeydik. Annem ölünce babamın yanına geldim. Babam evlenmişti. Evlendiği kadından o kadar nefret ediyordum ki beni ezenler hiçbir şeydi yanında. Çünkü annem ölmeden önce yazları babama görmeye gidiyordum. Ve bu kadın canı istediği zaman beni dövüyordu. Tatilimi zehir ediyordu. Hayattan soğutuyordu. Babamın yanına geldiğimde öyle bir haldeydim ki tamamiyle hissizleşmiştim. Mimiklerim dahi kıpırdamıyordu. Acı duysam tepki vermiyordum. Buzla kaplanmış bir çocuk gibiydim. Olmadı gerektiği gibi burda ki okulumda da dışlanıyordum fakat ezilmiyordum. Tuhaf bir ortam vardı okulda. İnsanlar sadece uzak durmak istiyordu benden. Haklılardı aslında. Her konuşmaya çalışana ters cevap veriyordum. Ve tabii ki bazı kabadayılar bunlara tepki vermeliydi. Sadistliğimin asıl başladığı yere gelmiştim.