2

86 0 0
                                    

Müzikle ilgi alakam yüksektir. Çocukken de uğraşmışlığım vardı fakat çabuk bıkıyordum her şeyden. Haliyle müziğide bırakmıştım. Ama ruhumun sanata olan yatkınlığını farketmiştim. Sadistlik bana böyle güzel gelmeye başlamıştı. Kolay yoldan eğlenebilmek hep aradığım şeydi ve sanatım ile sadistliğim birleştiğinde artık anormal bir insan olmaya başladığımı anlamıştım.
Her şey gerçekten çok güzel geliyordu. Siyah ve kırmızı her zaman için en sevdiğim renklerdi. Hala da öyledir. Karanlığın içine aldığı o siyah esaretin altında ağzı kapatılmış çığlıkların eşlik ettiği kan havuzlarını hala hatırlarım. Çok hoş görüntülerdi. En azından benim için.
Klasik müziği her zaman çok sevmişimdir. Rock - metal tarzıda dinlerim ama klasik müzik benim için daha öndedir. Klasik müziği sevmemin sebebi ise dinlediğimde istediğim her duyguyu yaşayabilmemdir. Klasik müzik insanı rahatlatır, bulutlardan oluşan gökyüzünde süzülüyormuşsunuz gibi hafifletir sizi. Bende öyle hissediyordum. Tabii ki bastığım yerler bulut, yükseldiğim yer ise gökyüzü değildi. Bahsettiğim karanlığın içinde kendi oluşturduğum kan havuzumda yüzüyordum ben. Derin derin hayallere dalıyordum klasik müziklerde. Bu kadar geniş hayal gücümü ufak şeylerin etkisi altında bu kadar geniş kullanabiliyordum. Sözünü ettiğim kabadayılara tepki göstermeden önce her bir sahneyi gözümde canlandırdım. Heyecanlanmaya başladım. Herkes o sıra benle dalga geçiyor, hadi kavga edinde aksiyon olsun kafasında tartışmayı kızıştırıyorlardı. İlk hamleyi bekledim. Hiçbir korku yoktu içimde. Sanki her şey benim lehime imiş gibi çok rahattım. Karşımdaki ise ortamın yarattığı gaza yenik düşmüş, gereksiz yere sinirlenmiş, biraz sonra başına geleceklerden habersiz saçma bir özgüven ile üstüme geliyordu. Sıradan ayağa kalktım ve kalktığım anda her şey ağır çekime girdi sanki. Etrafımdaki renkler bi anda siyah beyaza döndü. Bekliyordum. Ruhum ateşlemişti. Kavga edecektim bu kesindi ve kimsenin ayırmaya niyeti yoktu. Ve bu yaşadığım adrenalin patlamasından sonra beklediğim ilk yumruk geldi. Yumruğu atmadan önce karşımdakini izledim tabii ki sağ ayak geride atacağı ilk yumruk sağdan gelecekti. Yumruktan kaçtığımda refleks gösteremeyecek ve boşluğa düşmenin verdiği his ile ufak bir saniyelik şok geçirecekti. O sıra karnı açıkta olacaktı ve sağlam bir yumruk atacaktım. Nefesi kesilip kafasını öne eğdiğinde arkasına geçip dizlerini kıracaktım ki dizleri üstüne düşsün. Ve aynen böyle oldu. Dizleri üstüne düştükten sonra boynunu tuttum hafif yana çevirdim ve sonra titremeye başladım. Heyecanımın yerini korku almıştı ve çocuğu bir anda bırakmıştım. Onun 3 kaburga kemiği kırılmıştı 2 ayda fiziksel olarak 5 ayda psikolojik olarak iyileşecekti. Çocuğu bıraktığım gibi tuvalete koştum. Elimi yüzümü yıkadım fakat çare değildi. Çok fazla titriyordum. Boynunu tuttuğumda kendi kanasusamışlığımı farketmiş kendimden korkmuştum. Böylece bundan sonra 2. bir kişiliğim varmış gibi davranarak bir söz vermiştim kendime. Asla sadistliğimi tetikleyecek bir şey yapmayacaktım. Bu sözü temsil edecek bir bileklik aldım ve hala da takıyorum. Peki hikaye burda mı bitti ?

Elbette hayır...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 14, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SadizmHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin