Bölüm 1.1 - Türkiye'ye dönüş

45 9 1
                                    

Ölüm korkusu gereksiz. Dünya'da kesin olan tek olgudur ölüm. Bu koca dünya bile bir gün yok olacak. Ama insan sevdiklerinin yanında onları yaşarken öldürebilir mi?

"Kerem iyi düşündün mü? Oğlum bak biz sana alıştık. Sende bize alıştın. Bi okul için Türkiye'ye gidilir mi? Burada da kaliteli müzik okulları var. Hangisine istiyorsan gidebilirsin. "

Kerem derin bir nefes aldı. Amcasının ısrarlarından bıktığı her halinden belliydi.

" Amca benim çocukluk hayalim o okulda konservatuar okumaktı. Bilkent'te konservatuar okumanın yerini ne tutabilir söyler misin? Lütfen daha fazla ısrar etme. Bende sizi bırakıp gitmem istemiyorum. Ama hayallerimden vazgeçemem. Anlayın beni. "

Kerem'in tabiriyle Ayşe Sultan, yani yengesi, Keremin sırtını sıvazlıyarak onu rahatlamaya çalışıyordu.

" Karışma çocuğa Haluk. Sende hayallerin uğruna kalkıp Almanya'lara gelmedin mi? Bırak istediğini yapsın. Burada bir evi ve ona güvenen bir ailesinin olduğunu biliyor. "

Haluk daha fazla dayanamadı.

" Yeter artık. Açık konuşacağım. Eski hayatınla ilgili tek bir anın canlansın istemiyorum. Tamam. Gideceksen git. Ama asla Batu ile yada herhangi birisi ile görüşmeyeceksin. Sen burda temiz bir hayata adım attın. Seni tekrar bataklığa çekmek isteyenlere asla fırsat vermeyeceksin. Anladın mı? "

Kerem şok olmuştu. Batu onun sadece çocukluk arkadaşı değil, aynı zamanda kardeşiydi. Kardeş olmak için aynı anne ve babaya sahip olmak mı gerekli? Kerem böyle düşünmüyordu. Ama şimdi amcası; onu sefil, kimsesiz hayatından kurtaran amcası, kardeşiyle görüşmesini istemiyordu. Keremin şaşkınlığını farkeden Ayşe Sultan her zamanki gibi samimi bir üslupla konuşmaya başladı.

" Kerem. Amcan bu konuda haklı. bAtu belki iyi bir çocuk olabilir. Ama sen artık o hayatta değilsin. Temiz, güzel bir hayattasın. İdeallerin, hayallerin var. Kimsenin seni üzmesine izin vermemelisin. Kimsenin sana engel olmasına da izin vermemelisin. Bize söz ver. Eski hayatından hiç kimseyle görüşmeyeceksin. Söz mü? "

" Pekala. Haklısınız. Söz veriyorum. Hayallerimden asla vazgeçmeyeceğim ve sizi utandırmayacağım. "

" Pekala. Anlaştığımıza göre artık yemek yiyebiliriz. "

Ailesiyle birlikte yediği son akşam yemeğinin ardından odasına çıkan Kerem, huzursuzdu. Masada duran resime baktı. Yılların verdiği özlemle annesinin resmine baktı. En acı veren şey ise, artık annesinin yüzünü unutuyor olmasıydı.

Sabah olmuştu. Rüzgarın savurduğu kurumuş yapraklar camları döverken, kerem her zamanki gibi sabah koşusuna gitmek için hazırlanıyordu. Amcası kapıyı çaldı.

" Kerem. Hadi oğlum uyan. Kahvaltı yapalım uçağını kaçırma. "

Kerem bir an şok olmuştu. İçine sonbaharın eşsiz hüznü çökmüştü.

" Kerem. Hadi oğlum kalk. "

" Taa. tamam amca . Hazırlanıyorum."

Ahşapın gıcırdayan sesi Haluk'un gittiğini söylüyordu. Kerem eşofmanlarını çıkardı. Artık Türkiye'deki cılız, çelimsiz Kerem yoktu. Geldiğinden beri derslerine verdiği önem kadar sağlığınada önem veriyordu. Eski Kerem gitmiş, yerine Kaslı, gür saçlı ve bakımlı Kerem gelmişti. Yolculuk için hazırlanan Kerem kahvaltı için mutfağa indi.

" Duş bile almamışsın evladım. "

Kerem yengesine baktı. Masum bir ses tonuyla konuştu.

" Ayşe Sultan be. Bugünü normal bir gün gibi yaşamasak. Ailemden ayrılıyorum. Bunun için mutluymuş gibi rol yapmak istemiyorum. "

Yengesi Kerem'e anladığını belirtir şekilde gülümsemişti. Kahvaltı sessiz başlamıştı. Sadece televizyondan gelen hafif bir ses vardı. Haluk bu sessizliği bozdu.

" Her ay 5000 dolar yatıracağım hesabına. Kredi kartlarını ordada kullanabilirsin. İstediğin arabayı alabilirsin. Malum oralar karışık toplu taşımaya pek bulaşma. Evini ve eşyalarını ayarlattım. Kızılay'da kalacaksın. Her hafta temizlikçi gelicek. İstediğin herşeyi şirkete ya da direk bana söyleyebilirsin. İki ayda bir Buraya geleceksin. Bizde iki ayda bir Ankara'ya geleceğiz. Her ay görüşmüş olacağız. "

Kerem daralmıştı.

" Amca. Bütün bunlar çok fazla. Biliyorsun ben bu kadar lükse alışkın değilim. Arabaya felan gerek yok. Aslınd... "

Amcası sağ elinin işaret parmağını uyarırcasına kaldırdı. Tek kaşını kaldırarak Kerem'in sözünü kesti.

" Kerem. Kimseye ihtiyacın olmayacak. Anlıyorsun umarım beni. Herşeyin yerli yerinde olacak. Babanla aramız bozuktu diye şimdiye kadar yanında olmamış olabilirim. Ama artık öyle değil. Bunu bir daha tartışmayacağız. Hadi gidelim. "

Haluk üzgün olduğunu belli etmemek için ciddi tavır sergiliyordu. Havaalanına giderken hiç konuşmadılar. Herşey normal gibi rol yapmaya devam ettiler.

Vakit gelmişti. Uçak için son anons yapıldı. Kerem son kez amcasına ve yengesine sarıldı.

" Kendinize iyi bakın. "

" Şirketten bi görevli seni karşılayacak. İndiğinde bizi ara. "

Kerem gülümseyerek başını salladı ve uçağa bindi.

Hayat, Kerem'e oynadığı oyunda ilk hamleyi yaptı...

- - - - - - - - -

İlk bölümden fazla uzatmak istemedim. Diğer bölümleri daha uzun yazacağım. Fikirlerinizi belirtirseniz sevinirim.

Kırmızı KardeşliğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin