Ey Hayat ben geldim...

208 53 32
                                    


-1- BÖLÜM

Bir sonbahar akşamı doğmuşum o sarı yapraklarla birlikte süzülmüşüm hayata.... Saati ve dakikası unutulmayan 6.45 sularında.... mosmor doğmuş bir kız çocuğu. (Erkek gibi yaşam mücadelesi vereceğinden habersiz)zaten doğmama isteği, ne hikmetse doğuncada yaşama tutunan direnişci ruhuyla, Çelişkili tabi her neyse..... ebemi ogün görmüştüm aslında ama hatırlamam imkansız. Silkelemiş bir güzel ayaklarımdan. ikide popoma sallamış eke toka bir hatunmuş kendileri... geç doğan susuz kalan mor bebek ses vermiş. Zor başlangıçlar kolay devam edecek değildi ya....
O gün senaryo başlamış yazılmaya. Evlere şenlik tüm aile fertleri mutlu tek kız nede olsa... Babaannem sosyete hatun 3 oğlu olmuş kızı olsun çok istemiş. Ben buldumcuk olmuşum herkese. Ehh bir müddet keyfim yerinde olsa gerek elden ele çok sevilen evin tek kızı Amanda aman şeklinde... /

Yıllar geçiyor duracak değildi sonuçta..

-Özüm... Özümm... çığlık çığlığa bir ses aman allahım yine ne oldu...!
Her zamanki gibi yine hayallere dalıp birşeyin altını açık unutmuş olmalıydım poffff...
-Özümm sana diyorum duymuyormusun babanın en sevdiği pantolonunu yaktın farkındamısın burnun kokudamı almıyor yahu. Yangın var.! yangın var.! Diye komşuların çığlıklarına ramak vardı yetişmeseydim. Bu dalgın hallerin hiç hayra alamet değil bilesin... Günlük olağanüstü fırça demedinden bir tutam An itibariyle yemiş bulunuyorum.. ohh tanrım neyapabilirim. Düşünceler.. düşünceler... engel olamıyorum sürekli aklımın içinde kovalamaca halindeler....
Özüm diye şu çığlık çığlığa seslenmeleri yokmu bu ismide sebepli koymuş olmalılar evet herkesin özü var... var olmasına varda büyükler bu işi çok ciddiye alıyor özü sağlam olmalı insanın. Özü sağlam olanın sözüde sağlam olurmuş. Özlü sözler gibi... bu ismi bana verdiklerinde nasıl bir sorumluluk yüklediklerininde umarım bilincindedirler . sorumsuz tavırlarım olsada özü gibi sözü sağlam bir kızdım evelallah. Uçuk kaçık hallerim yok değil.. tamamm fazlaca uçuk havai olduğumu kabul ediyorum ne yapayım yani.

Herkes gibi benimde herşeyimi paylaştığım belki çok değil ama tek ve sağlam bir arkadaşım olmazmı tabiki var. Hatta çoğu zaman nasıl katlanıyor bana diyorum. O çelimsiz çitlenbik kız benim gibi Zıpır yerinde duramayan bir o kadarda yerin dibinde bücürle zamanı geçirmekten en az benim kadar keyif alan o iri zeytin gözlü bonus saçlı sakin kız... selin benim doğduğum günden beri ayrılmaz kankim. Annelerimiz çok eski arkadaş. Hoş onlar bizim kadar ayrı karakterde değil yedikleri içtikleri gece uykudan uykuya ayrı gidenlerden. Biz selinle hızlı ve yavaş ikili olarak gayet mutluyuz. Hatta çoğu zaman büyümüşte küçülmüş halleriyle tam bir kurtarıcım kendisi.
Bir koşuşturma ordan oraya dizginlerinden boşanmış at gibiyiz selinle. .... evin içinde
keyfimize diyecek yok...
Sanki taşkınlığımız başımıza çıkacak felaketin habercisi gibi. Annemin salonu kaplayan hıçkırık sesiyle neşenin hüzne dönüştüğü o anı hiç bir zaman hafızamdan silemem. Tonton suratıyla yanaklarına tomurcuk kırmızı gülleri gamzesinde saklamış, güldümü gülleri açan o nur yüzlü deniz gözlüm, pamuk saçlı babaannem hakkın rahmetine kavuşmuş.... öyle bildik bir hastalığı yoktu ençok ta bu yıkmış olmalı ki bizi ölümü ona yakıştıramadık olmaz..! olamaz..! imkansız..! sesleri evde yankılandı... nasıl ölürdü. Daha benim gelin olmamı görecek, benim kadar afacan ele avuca sığmayan hayalindeki çocuklarımı sevecekti. Kahkalarımın belkide yavaş yavaş kesildiği ilk anlardan biriydi bu amansız ölümü...
Hiçbirşey eskisi gibi olmayacaktı biliyordum. Herkesi biraraya toplayan o ataerkil güç timsali babaannem le birlikte baba ocağımızda çatırdamaya başlamıştı. Ev babamın günü birlik kazancıyla allah ne verdiyse işte dönüyordu.. babaannemin dul maaşıyla geçinip gidiyorduk. Eski eşyalar, dedemden kalma 2 oda 1 Salon yıllanmış eski bir ev ama içi huzur dolu sevgiyle taşan namuslu insanların barındığı sıcak bir yuva.... kötü cadı gelmiş ve iğnesini batırmıştı. Herşey hızla kabusa dönüşüyordu. Maddi sıkıntı şöyle dursun o mutluluğun yerini kasırga uğramışta talan olmuş bir harabeye bıraktı biranda... Babam gitti ve birdaha dönmedi altında kaldığı yükün ağırlığını taşıyamamış olmalı bizi yapayalnız sorgusuz sualsizce bir başımıza öylece bıraktı ve kayboldu... darbeler üstüste geliyor sanki hepsi sıraya girmişcesine sağlı sollu girişiyordu.
Annemin yüzündeki çizgiler derinleştikçe içim kan ağlıyor ama hiçbirşey yapamamanın çaresizliğiyle acım hırsa dönüşüp beni daha asi ve hırçın yapıyordu.
Babaannemin ölümüyle birlikte en yakın arkadaşım selinde taşınmıştı mahalleden. Babasının tayini çıkmıştı Afyona. Hıçkırık lara boğulduk kenetlendik nasıl ayrılacaktık biz nasıl?.. Vedalaşmayı bilmezdim hiç başıma gelmemiştiki. o gün anladım hayatın tozpembe hallerinin ardında kocaman karabulutlar saklı olduğunu. İlk vedamı babaannem de yaşadım. Sonra selin... ardından habersizce kaybolan babam... tüm vedaları birkerede yaşamanın o hazin o acımasız vuruşunu.....

DENSİZ HAYATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin