Sevgilim; ben sana yorgunluğu gözlerinden okunan, çokça yıpratılmış, çokça ağlatılmış ve gençliği elinden alınmak üzere olan bir halde geldim. İlk tanıştığımız günlerde öyle zor zamanlar geçiriyorduk ki ikimiz de; birbirimizle konuşmamız, dertlerimizi paylaşmamız çift taraflı ilaç etkisi yaratıyordu bizde. Ve öyle kuvvetli tesir ediyordu ki bana, geçmişimi siliyordu adeta. Artık tamamen geçmişten arınıp, tertemiz gelmiş ve alışmıştım sana. En önemlisi de hiçbir kırıntı kalmamıştı geçmişe dair aklımda. Nasıl başladığını, nasıl olduğunu ikimiz de anlayamamıştık. Bir anda geçmişi unutup birbirimizin oluyorduk. Sürekli şiir yazmalar, manzumeler, gittiğin her yeri haber vermeler...
Yahu; biz iyiden iyiye sevgili olmuştuk. Ne de güzel gidiyordu o zamanlar her şey. Sen bana "Erkeğim" ben de sana "Kadınım" demeye başlamıştım. Sen bana her "Erkeğim" dediğinde ben muziplik yapar kötü olduğumu söylerdim. Sen bunu daha da uzatır söylemeye devam ederdin. Ama biz, diğerleri gibi bu kelimeleri sarf ederken sadece bir söz, bir sıfat olsun diye söylemezdik. Söylediğimizin anlamını bilir ve dosdoğru ona göre söylerdik. Çünkü biz; aşkın ve sevdanın iki öpücükten ibaret olmadığını bilirdik.
Senin doğum gününde, benim için aldığın tespih kadar maddi değeri olmasa da manevi değerini tavanlarda gördüğüm bir hediye hazırlamıştım. Gidip pastaneden çikolataları alıp hepsini yarısından keserek yiyip hazırladığım bir pakete koymuştum. Anlatması bu kadar basit olsa da hazırlaması yaklaşık bir, bir buçuk saatimi almıştı. Paketin üstüne yazdığım notta şu kelimeleri sıralamıştım;"Dünyanın en leziz ve en tatlı çikolatalarından tattım ama hiç biri senin kadar güzel ve özel değil. İyi ki doğdun aşkım nice yıllara...".Bu hediye benim için çok değerliydi. Çünkü ilk defa birine hediye hazırlamak için uğraş vermiştim. Ve inanır mısın hala saklıyorum o hediyeyi. Eğer; bir gün olur da görüşürsek sahibine yani; sana vermek için.
Pırıl pırıl hayaller kurmuştum senin için daha önce hiç kimseyle hayal edilmemiş. Bir çocuk ismi belirlemiştik. Bizim canımızdan, kanımızdan olan bize ait küçücük sevimli bir şey. "Ehedcan" dı adı ve biz onun bizimle olma fikrini çok sevmiştik. Tıpkı birbirimizi sevdiğimiz gibi. Dedim ya bunlar hiç kimseyle kurulmamış hayallerimizdi bizim. Ve ben bu hayaller uğruna ne kavgalar vermiş, ne laflar işitmiştim yakın çevremden. Hepsi senin sadece hayalinle birlikte olduğum için sitem doluydular bana. Hadi yakın çevrem her şeyi biliyor ve farkındaydılar. Ya bana dost gibi görünüp kuyumu kazanlar... İşte ben onlara sürekli yalan söylemek zorunda kalıyordum. Bana her zaman seni soruyordular, ben de aramız gayet iyi diyordum. He doğru aramız iyiydi ama tek sorunumuz ve hatta bizi defalarca ayrılığın eşiğine götüren sorunumuz görüşememekti. Ve ben bunu melek yüzlü şeytanlarıma söyleyemiyordum. Diyemiyordum ki emsalsiz hayaller beslediğim kişi benimle görüşmüyor, buluşmuyor diye.
Biz seninle hiç yan yana gelemedik. Mesela; biz hiç beraber otobüse binemedik. Sen omzuma başını yaslayıp, uykuya dalamadın. Ve sen uyurken seyredemedim otobüsün buğulu camına düşen suretimizi... Belki de ağlayacaktım sen uyurken ve gözyaşı tanelerimi mis kokulu saçlarına bulaştıracaktım, sen fark etmeden... Ya da biz hiç sinemaya gidemedik. Bir korku filmine girip sen korktuğunda sarılamadın bana. Bende başını göğsüme yaslayıp sahnenin geçmesini bekleyemedim. Ben bu tertemiz hayalleri kurarken sen yoktun yanımda. Biliyorum aslında ruhun hep benimleydi ama tek eksik olan bedenindi. Ve ruhunun benimle olmasına bedeninle anlam katmak istiyordum. Sevgilim ben, seninle sevişmek istiyordum. Delicesine sevişmek. Sabahlara kadar mutluluk gözyaşları döküp, Allah'a sonsuz şükürler ederken sevişmek. Zira iki insanın birbirini sevmesiydi sevişmek. Aksi bir durumu düşünemezdim bile..Helalim olmadan, nikâhımız kıyılmadan elimi sürmezdim henüz daha benim olmayan "Kadınım" a. Ama ben biliyordum er ya da geç görüşeceğimizi ve biz olacağımızı. Yüce Allah'ım buna izin verecekti...Çünkü sen hayatımda "Kadınım" dediğim ilk ve tek kişiydin. Sen benim bir tanecik yârim bana görüşemesek te mutluluğu ve aşkı zirvelerde yaşatanımdın. Sana her şey için, yaşadıklarımız ve yaşayamadıklarımız için sonsuz teşekkür ederim. Seni Seviyorum "Kadınım".
Ve, ve sana son sözüm "Göz göze 'AŞK'" olsun bize bundan sonra.