XVI

192 38 44
                                    

Connor'dan gelen mesajı defalarca okumuştum. Bu mesajı kim atmış olabilirdi? Okulda da James tek başına dolanıyordu zaten? Acaba Connor'a ne  olmuştu? Merak ve korku içimi kemirirken aylar önce Connor'u stalklamak için açtığım facebook hesabıma girdim.

Arama yerine James D. McVey yazdım ve onun profiline girip mesajlara girdim.

Şansıma şu an açıktı.

Andrah: James?

James D.: efendim andrah?

Andrah: bir şey söylemem gerek

James D.: Con hakkında mı :D?

Andrah: Ahh evet, onun için endişeleniyorum kaç gündür mesajlarıma cevap vermiyor

James D. yazıyor

James D.: ne dedi en son

Andrah: aslında o mesajı onun attığından pekte emin değilim, ama bana gelen en son mesaj şu "ona bir daha mesaj atmazsan, gerçekten mutlu olurum."

Andrah: çünkü Sam bana böyle cevaplar vermezdi konuşurdu veya gerçekten endişeleniyorum eğer bir bilgin varsa lütfen söyle

James D. yazıyor

Andrah: hey ne yazıyorsun artık mesaj at

James D.: sanırım sana söylememem gerek, üzgünüm Andy.

Son mesaja baktığımda facebookunu kapatmıştı. Neden açıklamamıştı?

Yalnızca James onun arkadaşı değildi, diğer arkadaşı olan  Tristan'a mesaj attım.

Andrah: hey Tris

Andrah: lütfen cevap verir misin?

Tristan: hey Andrah

Tristan: önemli bir şey mi var?

Andrah: acilen acilen konuşmamız lazım Con hakkında lütfen şuan nerede nasıl lütfen söyler misin

Tristan: şey tabi

Tristan: şu an The Harley Street Clinic'te. Biliyorsun orayı heralde? şimdi bizde Brad'le gidecektik istersen seni de alalım?

Andrah: çok çok çok teşekkürler tris tanrım umarım iyidir

Mesajı attıktan sonra hemen interneti kapattım ve üzerime kıyafetlerimi giydikten sonra telefonla çantamı aldım ve anneme olayları hızlıca anlatarak dışarıda Tristan ile Bradley'i beklemeye başladım.


Tristan ve Bradley ile hastaneye geldiğimizde hemen Connor'ın kaldığı odanın  numarasını öğrenmiş ve o kata hızlıca çıkmıştık. Kalbimde ki o büyük korkuyla gözlerimden göz yaşları süzülmeye başlamıştı bile.

Kapının önünde diz çökmüş şekilde bekleyen ve kenarda dinlenme koltuklarında oturan -büyük ihtimalle- Connor'ın ebeveynleri vardı. Kapının önünde de arkası dönük olan bir kız da.

İçimde büyüyen korkuyla James'in yanına ilerledim. Yanına çöktüm ve ellerini tuttum. "James, Connor'a ne oldu ha?" sesim titremişti ve artık içimdeki korkuyla daha kendimi ne kadar tutabilirdim bilmiyordum.

"Kalbi, kalbi sıkışmış ve bayılmış. Hastaneye geldiklerinde bunun bir kalp krizi olduğunu söylemişler şu an odada, içeriye kimseyi almıyorlar." dedi. James'in de sesi son derece hırıltılıydı ve feci şekilde titremişti.

Ayağa kalkıp kıza baktığımda gözlerimi inanmadım.

"Se-senin ne işin var burada?"

"Sevgilimin yanına geldim, işim bu!" demişti çirkefçe.

"Onu yalnız bıraktın, onu üzdün, onu terk edip gittin ve şimdi sevgilin kıymete bindi öyle mi Luisa? Buradan çek git, çünkü gerçekten bu yaptıklarından sonra onu hak etmiyorsun."

"Pişman oldum tamam mı? Ve o da beni affetti. New Jersey'e gitmem tamamen bir aptallıktı zaten gittiğim gece pişman oldum ve yeni bir Londra bileti alıp tekrar buraya geldim." dedi sıkıntıyla nefesini verirken Luisa.

"Se-seni affetti mi?" dedim sesimin titremesini engellemeye çalışarak ama başarısız olmuştum.

"Evet." dedi bu sefer sinsi bir gülümseme takınarak.

Hemşire odadan çıktığında herkes dikkat kesildi. 

"İlk ziyaretçimizi alalım." dedi ve oradan ayrıldı. Luisa tiz bir sesle konuşarak. "Ben girmek istiyorum." dedi ve herkesin önüne geçerek odadan içeri girdi. 

Connor hiç bir zaman kalbimi kırmaktan çekinmiyordu.

Pencereden onları izliyordum. Luisa içeri sessizce girmiş, dudaklarını öpmüş ve sağ kenarına oturup ellerini sıkıca tutmuştu. Dedikleri çok az anlaşılır olsa da dudaklarının hareketinden ne dediklerini anlayabiliyordum.

"O kız gelmiş, şu sana aşık olan aptal kız, hah! Ben varken, kendisini ne zannediyorsa, değil mi Connor?" 

Sessizce bir küfür koyuverdim. Şansa ki, kimse fark etmemişti. Hemşire buraya yaklaşırken onunla beraber içeri girdim. En kenara çekildim ve beklemeye başladım. Hemşire beni görmüştü ama parmaklarımla konuşmaması gerektiğini işaret edip olduğum yerde beklemeye başladım.

Hemşire kontrolleri yapıp çıktıktan sonra Luisa konuşmaya başladı.

"Seni seviyorum Con. Buraya senden af dilemeye geldim, biliyorum o salağa senin beni affettiğini söyledim ama senin yanına gelebilmem için elimde olan tek şanstı. Neyse ki şimdi buradayım, biliyorum konuşacaksın ve biz tekrardan beraber olacağız. Seni sevi-" cümlesini bitirmeden Connor ağzını hareket ettirdi ve küçük bir inilti çıktı. 

"Andrah?" 

Luisa şaşkınla ona bakarken benim gözlerim ise yaşlarla dolmuştu. İşte, Andy'sini unutmamıştı...

Andrah artık daha ne isteyebilirdi ki?

**

//yorum atın ye yo.//



hey samuel [connor ball]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin