three

61 10 10
                                        

"Şu kızı görüyor musun?" Luke'un eliyle işaret ettiği kıza baktım. Güzel bir kızdı. "Onu bu gece becereceğim."

Gülerek omzuna vurduğum da o da gülmüştü. İkimizde bir kafenin bahçesinde oturmuş Luke'un becerebileceği kızları sayıyorduk. Hiç eğlenceli değildi, evet. Ama Calum'dan sonra kafamı dağıtmaya ihtiyacım vardı.

"Pekala ben biraz su dökeceğim. Bir yere kaybolma Melanie." Luke'a gülüp elimdeki peçeteyi ona atmamla o da gülerek içeri girdi. Telefonum titreştiğinde gelen mesaja bakmak için telefonumu elime aldım.

"Selam Melanie." Daha kilidi bile açamadan birinin adımı söylemesiyle başımı telefondan kaldırdım. Bu Calumdu.

"Selam Calum." Umursamazca söylediğim kelimeleri duyduğundan emin bile değildim.

"Naber?" Gevşekçe söylediği şeye karşı bayık bakışlarımı ona yolladım.

"Sadede gel Calum."

Ellerini birbirine sürtüp dudaklarını yalladıktan sonra konuşmaya başladı "Bu geceki partide eşim olur musun?"

Ağzımı bir şey demek için açtım. Ama bir anda ağzıma dolan bütün kelimeler konuşamama neden olmuştu. "Siktir, ne?" Gözlerimi Calum'a dikmiş bana sunabileceği mantıklı bir açıklama bekliyordum. Calumsa verdiğim her tepkiyi ölçüyordu.

"Bu kadar heyecanlanacağını tahmin etmemiştim." Güldüğünde bütün dişlerini dökmek istemiştim.

Elimi sinirle cebime atıp bir sigara çıkardığımda Calum'un afalladığını göz ucuyla görmüştüm.

Sigarayı içerken Calum bana hala aynı şaşkınlıkta bakıyordu. Ne de olsa ben kimseye zararı olmayan masum bir kızdım. Okulun ineği. Kimse benden böyle bir şey beklemezdi değil mi?

Karşımda ki sandalyeye oturarak, bir süre sessizce sigara içişimi izledi. Sigaramın sonuna geldiğimde dumanı Calum'a doğru üfledim. Dalmıştı, dumanı ona üflememle tüm dikkatini bana yoğunlaştırdı.

"Bundan çıkarın ne Cal?"

Omuz silkti, "Hiçbir şey."

Gözümün önüne düşen ve beni rahatsız eden saç tutamını kulağımın arkasına sıkıştırdım. Dirseklerimi masaya yaslayarak çeneme koydum. Yüzü, Tanrıların bile kıskanabileceği güzellikteydi. Ve sesi, meleklerin arplarından çıkan güzel seslerden bile güzeldi. Kalın aralık dudakları, her kızı daha hamle yapmadan inletebilicek kadar mükemmel ve zarifti.

Bütün hareketlerimi görüyordu ve ben onu izlemekten çekinmiyordum. Bana doğru yaklaşıp o da aynısını yaptı. "Ee, Melanie?" Yüzümde bir sırıtışla dudaklarına doğru yaklaştım. Affallamış görünüyordu. Mükemmel kalın ve kıvrımlı dudakları bir milim farkla es geçerek kulağına yöneldim. "Kendini becer Calum."

Kendimi geri çekip masadan kalktım. Luke'un hırkasını alıp Calum'ı yanlız bıraktım.

Çıkışa doğru ilerlerken Luke'u görmemle hırkasını ona doğru attım. "Gidiyor muyuz Melanie?"

"Sence Luke?" Gözlerimi devirip hala aynı yerde duran Luke'un kolundan çekiştirmeye başladım.

Kafede bizim lisede olduklarını varsaydığım herkesin telefonundan bir mesaj sesi yükseldiğinde durup onlara baktım. Luke ve benim de telefonum titreştiğinde titrek bir nefes aldım.

Bu bir fotoğraftı. Ve Tanrım, ben çıplaktım. Banyoda çekilmiş bir fotoğraftı bu, bulanıktı ama resmen bütün vücudumu kameraya sergiliyordum. Saçlarımı elimle topluyorum ve çok kışkırtıcı bir poz vermiştim. Fotoshop olduğu çok belliydi fakat bana kim inanırdı ki?

Telefonum yere düşüp kırılma gibi içler acısı bir ses çıkardığında kafe de bir uğultu oluşmuştu. Luke anında bana destek olmak istermişcesine kolumdan tutunca ona baktım.


Herşey yavaşlamıştı. Ağır çekimde ilerliyordu hayatım sanki. Bu kişi kimdi ve benden ne istiyordu? Ben ona ne yapmıştım? Acı çekmemi mi istiyordu? O halde şuan acı çekiyordum.

Luke yere düşen telefonumu alıp bana gösterdiğinde ekranı gitmişti. Sadece ekranın üst kısmı belli oluyordu. Ve o mesaj.

*Acı çekiyor musun Abella?*

Telefonu Luke'un elinden aldım. Bir süre baktım o mesaja. Luke'ta bana.

Sonunda kendimi biraz toparlayabildiğimde Luke'a döndüm. "Eve gidelim güzelim."

Luke usulca kucağına aldı beni. Yürüyecek gücüm yoktu çünkü. Bunu biliyordu. Kafede ki insanlara baktım. Hepsinin kafası karışmış görünüyordu. Herkese tek tek baktıktan sonra sadece bir kişi de takılı kaldı gözlerim. O da bana bakıyordu. Gözlerinde sadece acıma duygusu vardı. Bunu görebiliyordum. Bana acıyordu. Ağlamamı bekliyordu yada.

Ama ağlamazdım ben. Ne durumda olursam olayım ağlamazdım. Şuan Calum'a bakıyorken. Ağlayamazdım.

Vote ve yorumlarınız değerli şimdiden teşekkür ederim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 14, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Suffer Souls ∽ HoodHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin