Selin ajansta işe başlayalı tam bir hafta olmuştu.Fakat nedense ben bundan biraz huzursuzdum.Çünkü sanki sürekli Çağatay beyle baş başa kalmak gibi çabaları vardı.Hep beni yanından göndermeye çalışıyordu.Bunu bizim komşumuz Aylin ablaya anlattığımda(kendisini çok severim ve aynı zamanda çok iyi bir dert ortağıdır.):
-Kız yoksa sen kıskanıyor musun bu adamı?
-Ne alakası var Aylin abla ya.Ben Selin için endişeleniyorum.Ya o adama aşıksa.
-Eh ne güzel işte kızım.Boylu poslu,yakışıklı adam.
-Aynı zamanda da çapkın.Neredeyse bütün kızlar onun içine düşecek.
-Kız sen sahiden kıskanıyorsun bu adamı.Selinden önce sen aşık olmuşsun bu adama.
-Offf Aylin abla.Ne alakası var?Sana da bir şey anlatılmıyor.Ben gidiyorum.
-(Arkamdan bağırarak)Kız nereye?
-Ajansa.Bir de geç kalmayayım.Çağatay beyimizin dırdırını çekemem.
Uzun arayışlar sonunda bir taksi bulup ajansa gelmiştim.Yine aynı görüntü.Selin yine Çağatay beyin peşinde.Üstelik oda ne?Çağatay beyin elini mi tutmuştu o?Ben böyle kafayı yerken Çağatay Seresin bana doğru yaklaştığını fark ettim:
-Selin odama gel.
Hemen peşinden giderek onunla birlikte odasına girdim.Masasına oturup bana döndü:
-Deniz,maillediğimiz senaryodan sonuç geldi ve çok beğenmişler.Senden yine konusu aşk olan bir senaryo daha yazmanı istiyorum.Ama bu sefer bir yere yetişmesi lazım değil.Yani bunu senden benim için istiyorum.İstediğin zaman verirsin.
-(imalı bir şekilde)Selin daha iyi yazar aslında.Ona yazdırsaydınız.
-Deniz,Selin ne alaka şimdi?Hem ben senden istiyorum.Selinden değil.
-Bunu farkındayım her halde.
-Eee o zaman.Hem bir dakika.Yoksa beni mi kıskandın sen?
-Hayır!Size niye kıskanayım ben.Kimle yakınlık göstereceğiniz beni ilgilendirmez sonuçta!
-Deniz bana sesini yükseltme.
-Yükseltmiyorum!
-Ne yapıyorsun ya o zaman!
Bir an donup kalmıştım.Artık cevap vermek içimden gelmiyordu.Ama nedendir bilmiyorum,dokunsalar ağlayacak gibiydim.Hiç mutlu olmadığım kadar beni mutlu eden oydu.En ufak sözünde beni kıranda.Şimdi o yine keskin bakışlarını bana dikmişti.Bu beni ağlamaya daha çok itiyordu.Neyse ki o anda kapının çalması beni bu durumdan kurtarmıştı.
İçeri giren Selindi.Peşinden de Gök Deniz bey girmişti.Selin elinde broşürlerle:
-Çağatay bey benim size bir şey söylemem lazım.
-Buyur Selin.
-Çağatay bey biliyorum siz böyle işleri sevmezsiniz ama çok iyi bir organizasyonun düzenlediği bir balo var ve neredeyse tüm ajanslar baloya katılıyor.Biz de gitsek mi?
-Hayır Selin.Dediğin gibi ben böyle işleri sevmem.
Açıkcası bu balo işi beni de heyecanlandırmıştı ve hemen devreye ben girdim:
-Aslında Çağatay bey bu balo işi beni de heyecanlandırı.Gitsek bir şey kaybetmeyiz bence.Tam o anda Çağatay bey ağzını açakken Gök Deniz bey ondan önce davrandı:
-Deniz istersen senin eşin olarak biz birlikte katılalım.
-Gerçekten mi?
-Tabi ki.
Birden Çağatay beyin duygularını gözlerine hapsetme gereksinimi duymadan bana kızgın bir şekilde baktığını fark ettim.Ellerini yumruk yapmış bir şekilde sıkıyordu.Onu kızdıracak ne yapmıştım ki?Ben onu kızdıracak ne yaptım bilmiyordum ama o beni kızdıracak bir şey yapmıştı:
-Selin,baloya sende benim eşim olarak katılır mısın?
-Evet!
İşte bu sözler beni çok sinirlendirmişti.İnşallah çok kötü bir gün geçirirsiniz Çağatay Seres.İnşallah bunu yaptığına bin pişman olursun.
O anda çok sinirliydim.Ama yapacak bir şey yoktu.Sonuç olarak Çağatayla Selin.....Onlar birlikte gideceklerdi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOĞAN GÜNEŞİM
RomanceBenim sessiz kaldığımı fark edince yavaş bir şekilde bana döndü.Aman Allahım! Şu ana kadar gördüğüm en yakışıklı insandı sanırım.Uzun boyluydu.Kömürü andıran simsiyah gözleri ona ayrı bir hava katıyordu.Ne esmer ne de beyaz diyebileceğim bir ten ren...