Dudaklarımdan kaçan haylaz bir çığlık,diğer haylaz ve korkak çığlıklara karıştığında panik içinde etrafıma bakınıyordum.Derken silah sesleri artmaya başladı.Panik içerisinde Melih'i arıyordum.Bütün kalabalık koşuşturmaya girmişti.Melih yoktu.Omzuma çarpanlar,yanımdan geçerken bedenime hızla çarpan korkmuş ter kokan bedenler,hepsi daha da paniklememe neden oluyordu.O sırada ortam iyice karışmış,bende çıkış kapısına sürüklenmiştim.Ama dışarı çıkamazdım,Melih'i bırakıp gidemezdim.Tüm gücümle kalabalıktan kurtuldum ve merdivenlere ilerledim.Bir kaç basamak çıktım ve etrafıma bakındım.Pist neredeyse boştu ama Melih görünmüyordu.Merdivenleri inip dışarı çıkmalıyım diye düşündüm.Tam adım atacaktım ki;silahlar tekrar bağırmaya başladı.Bir kaç saniye durup düşündükten sonra hızla arkamı döndüm ve dik siyah merdivenleri hızla çıkmaya başladım.
Dik merdivenler nihayetinde bittiğinde,karşıma karşılıklı odaların bulunduğu bir koridor çıkmıştı.Yerde kırmızı bir halı vardı.Kapılar ahşaptı.Kapıların iki yanlarında duvara asılı sarı lambalar vardı.Koridor aşağı katın aksine oldukça sessizdi.Sanki aşağı katla üst kat farklı dünyalar gibiydi.Temkinli ve ürkek adımlarla koridorda ilerlemeye başladım.Kabanımı tutan parmaklarım terlemişti.Kabanımı koluma astım.
Sabırsız adımlarım her kapının önünde bir kaç saniye duruyor,sessizliğin içinde minik gürültü kırıntıları arıyordu.Koridorun sonuna yaklaştığımda yine aynı hareketi tekrarladım ve kapıya yasladım.Hiç ses yoktu.Fakat tam onda merdivenlerin oradan gelen gürültü beni ürkütmüş,ani bir hareketle kapıyı zorlayıp açmamı ve saklanmamı sağlamıştı.Saklandığım karanlık odaya bakmadan,kapıyı aralık bırakacak şekilde kapattım ve koridoru izledim.Bir sürü adam koridora doluşmuştu.Hepsi panik içindeydi.
Bu panik halleriyle beni fark edemeyeceklerini düşündüğümden,kapıyı biraz daha aralarım ve insanları izledim.Hepsi siyah takım elbise giymişti.Aralarında sadece iki tanesi farklı görünüyordu.Bir tanesi kısa ve hafif keldi.Üzerinde krem rengi naylon bir mont vardı.Onun hemen önünde ise sırtında siyah sırt çantası ve kafasında siyah bir spor şapka bulunan uzun boylu,yüzünü seçemediğim biri vardı.Bunlar takım elbiseli adamların yanında oldukça göze batıyorlardı.
Herkes panik içinde koridorun başındaki ilk odaya doluşmuştu.Çok geçmeden o aykırı ikili de odaya girdi ve kapı gürültüyle kapandı.Koridorda yine sessizlik hakim olmuştu.Kuruyan boğazımın sızısını azaltmak için yutkundum ve aralık kapıya nazikçe yaslandım.Gözlerimi kapattım ve bekledim.Ben nereye düşmüştüm böyle?Melih dışarıda mıydı,yoksa aşağıda beni mi arıyordu?Yoksa yaralanmış mıydı?
Panikle gözlerimi açtım karanlık odaya baktım.Burası temizlik odası gibi bir yer olmalıydı.Fazla oyalamadan kapıyı açacaktım ki,ilk kapının şiddetle açılması,beni tekrar eski konumuma getirmişti.
Uzun ile kısa boylu kel odadan dışarı çıktılar ve kapının karşındaki duvara yaslanıp beklemeye başladılar.Aralarında kısa kısa bakışıyorlardı ama hiç konuşmuyorlardı.Bir kaç dakika sonra takım elbiseli bir adam odadan çıktı ve önlerinde dikildi.Konuşmadan elini cebine attı ve paket lastiği ile sarılmış bir para destesini onlara doğru uzattı.Kel olan parayı aldı ve eğilerek teşekkür etti.Uzun olan hiç bir şey yapmadı.
Ardından adam konuşmadan içeri girdi.Kel,para destesini cebine koydu ve uzun olanın omzuna babacan bir tavırla vurdu.Sonra gülerek arkasını döndü ve merdivenleri inmeye başladı.Uzun olan duvara yaslı bir şekilde durdu ve yüzünü görmemi engelleyen şapkasını daha da aşağı indirdi.Ardından aniden benim olduğum tarafa baktı.
Beni görmesi imkansızdı.Kendimi çok iyi gizlemiştim.Fakat nereye baktığını bilmediğim yüzün bir anda bana dönmesi beni yerimde zıplatmıştı.Bir kaç saniye o şekilde kaldıktan sonra,aşağıdan gelen sesle yerinde doğruldu;
"Kaan!"
Demek adı buymuş diye geçirdim içimden.
Kaan.
Uzun,yani Kaan ağır adımlarla merdivene ilerledi ve tok sesler bırakarak merdivenleri inip gözden kayboldu.
İçimden yüze kadar saydıktan sonra bende odadan çıktım ve olabildiğinde seri adımlarla merdivenleri inip,kargaşanın hüküm sürdüğü ilk kata geldim.Her yer birbirine girmiş,yerlere içkiler dökülmüştü.Fazla oyalanmadan tahta kapıya asıldım ve kendimi dışarı attım.
O sırada belime dolan eller,yüksek sesli bir çığlık atmamı sağlamıştı.
"Benim,Nefes,benim!"
Melih'in sesi kulaklarıma dolduğunda,gözlerimden yaşların süzüldüğü hissettim.
"Neredeydin seni aradım durdum.Hey ağlama!"dedi ve beni kendine döndürüp başımı omzuna gizledi.
"Ben de seni aradım."
"Tamam ,geçti.Hadi gidelim sabah oldu sayılır"dedi ve omzuma sarılıp yürümeye başladı.
Ben de üşümüş parmaklarıma tezat sırtımdan ve saçlarımdan süzülen teri umursamadan Melih'e sokuldum ve yürümeye devam ettim.
"İyisin değil mi?Bir şeyin yok?"dedi Melih yürümeye devam ederken.
"İyiyim.Ya sen?"
"Ben de iyiyim.Silah sesleri patladığı an yere yattık.Seni bulmaya gelemedim.Özür dilerim."dedi ve yüzüme kısa bir bakış attı.
"Sorun yok Melih.Daha fazla konuşmayalım,çok yoruldum."
Öyle de yaptık.Cılız sokak lambalarının altında sessizce yürümeye devam ettik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İLLEGAL #wattys2021
Teen Fiction"Ah benim çok sevgili yara izim.Varlığından şikayet ettiğim,her nefesimde göğsümü sıkıştıran o çok sevgili,derin,çirkin yara izim.Hayatım boyunca hiç kabuk tutmaman ve sızlaman dileğiyle."