Korku

463 17 12
                                    

Karnemi almış durgun bir şekilde eve dönüyordum. Diğerleri eğlenmeye gitmişti fakat ben yorgundum ve eve gidip saatlerce uyumak istiyordum. Aslında biraz mutluydum lisenin bitmesine bir yıl kalmıştı önümde beni bekleyen zorlu günler vardı. Şimdiden bazı şeylere sınır koymuştum. İleride zorlanmamak için. Onun dışında yaz tatili için planlarımız vardı, babamlar benimle bunu paylaştığında çok mutlu olmuştum çünkü denizi seviyordum. Birde onun üzerinde tatil yapacağımızı öğrenince neredeyse babamın üzerine atlayacaktım.

Eve yaklaşmıştım. İki katlı şirin ve küçük bir evimiz vardı. Küçüklüğümden beri hiç şehir merkezinde oturmadık. Kalabalık yerleri sevmediğimiz için ve babam ailemizin göz önünde bulunmasını hiç istemiyordu. Sanırım tehlikeliymiş.

Eve geldiğimde anahtarımla kapıyı açıp içeri girdim. Evde ses yoktu. Sanırım dışardalar diye düşünürken yukardan tıkırtılar geldi. Koşarak yukarı çıktım.

"Anne?" Ses gelmedi.

Umursamayıp odama girdim. Yatağıma uzandım, tam gözlerimi kapatacakken, annemlerin odasından sesler geldi ve sonra merdivenlerden.. Biri koşarak merdivenlerden iniyordu. Tanrım! Yatağımdan kalktım fakat salaklık yaptığımı düşünüp tekrar oturdum. Odamdan çıkmamaya karar verdim. Evin çıkışını gören pencereme uzandım ve perdenin arkasına saklanarak çıkacak kişiyi bekledim. Kapının kapanma sesini duyduktan sonra biraz pencereden geriye çekildim. Çıkan kişi ön bahçemizin yarısına kadar yürüyerek geldi ve aniden arkasını döndü. Sanki beni görüyormuş gibi pencereme baktı. Tanrım bu adam gözlerime bakıyor! Sonra işaret parmağını ağzına götürerek sus işareti yaptı. Korkuyordum çünkü beni görüyordu. Belki yüzümde ki dehşeti de. Daha sonra arkasını dönerek gözden kayboldu..

Hemen yerimden kalkıp annemlerin yatak odasına koştum. "Lütfen tatil birikimimizi almamış olsun" diye fısıldarken, bir yandan da kasanın şifresini giriyordum. Kapağı açıp içine baktığımda paraların yerinde olduğunu gördüm fakat bir şey eksikti. Şu an daha da korkmaya başlamıştım. Babamın, üçümüzün fotoğraflarını koyduğu kutunun içi boşaltılmıştı. Ama neden diye düşünürken bir şey farkettim. Annemin ve babamın bütün fotoğrafları burdayken, benim fotoğraflarımın hiçbiri yoktu!
Hemen kutuya fotoğrafları koyarak kasayı kapattım.

§§§

Annemin kafesinde oturmuş müşterileri izliyordum. Fotoğrafların orda olmadığını farkettiğimde dehşete kapılıp koşarak evden çıkmıştım. Ama anneme anlatmayacaktım, aynı zamanda babama da.

Şimdi annem gözüme takılmıştı.
Güzel bir kadındı. Ela gözleri dünyadaki bütün kötülüklerden arınmış gibiydi. Saçları bütün kırgınlıklardan payını almasına rağmen güzel görünüyordu. Orta boylu ve kumraldı. Gözlerimi onu izlemekten alamıyordum. Bana doğru geldiğini farkettiğimde, gülümsedim. O da gülerek beni öptü ve karşıma oturdu.

"Kusura bakma hayatım işler bu aralar biraz yoğun. Artık öğrencilere ayrı soru saatleri ayarladım. Onlarda eklenince iyice zorlaştı." Susup saatine baktı, devam edecekti. Bölmedim "Hatta bir saat sonra başlayacak."

Soru saatleri dediği şeyi anlatayım. Annem, Hacettepe Nükleer Enerji Mühendisliği okumuştu fakat devam etmeyip okuduğu bölümle ilgili bir kafe açmayı tercih etmiş. Arkadaşları o zamanlar çok destek çıkmış anneme. Para desteği bile yapmışlar. Burası 16 yıldır var. Ve her yaştan öğrencinin uğrak yerlerinden biri. Annem aynı zamanda öğrencilere derslerinde yardım ediyordu fakat aynı anda kafeyi işletmek imkansız gibi bir şeydi. Bu yüzden annem artık iki saat etüt tarzında dersler verecekti. Veya anlamadıkları soruları anlatacaktı. Bu yüzden de o saatlerde annemin yerini dolduracak iki çalışana ihtiyaç vardı.

"Ben tatilden sonra sana yardım edebilirim anne, gemi tatilinden." deyip suratımı buruşturdum.

Annem bir kahkaha patlattı. "Olabilir aslında Afra. Yanına Mine'yi de al. Bence onu ikna edebiliriz ,burayı seviyor."

"Bir ara konuşurum. Neyse anne ben gideyim en iyisi. Tekrar programı hazırlayıp yarın başlayacağım. Unutmadan yapılmalı sende biliyorsun."

"Evet canım. Sen çıkabilirsin, akşam görüşürüz" deyip masadan kalktı.

§§§

Akşam yemeğine inmedim. Kimse odama da çıkmadı. Tabletimi alıp gece saat ikiye kadar Tumblr'da dolaştım. Tumblr 13'lük ergenlerin bile olgunlaştığı yer olduğu için orayı çok seviyordum. Uykum yoktu, kalkıp kendime kahve yaptım ve odama geri döndüğümde telefonuma bir mesaj geldiğini gördüm. Mesajı okudum ve gözlerim faltaşı gibi açıldı. Fotoğraflarımı çalan kişiden geldiğine adım gibi emindim.

Mesajda şunlar yazıyordu:
"Bugün korkmuş görünüyordun prenses. Odanın perdesini biraz daha kalınlaştırmalısın."

Kahveden bir yudum bile almadım, tabletimi kapatarak yatağıma gömüldüm.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 28, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

GEÇMİŞ VE NEFRETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin