Offff. Ciyak ciyak bir ses geliyordu kulağıma. Ne olduğunu bilmiyordum, gerçi, bilmek de istemiyordum. Yastığı ellerimle kulağıma kapatıyordum. Ta kiiii totomo bir şaplak yiyene kadar. Sıçrayarak uyanmıştım. Annem "hadi Ceyda artık kalksan diyorum, sevgili okuluna geç kalacaksın " diye ukalâ bir tavırla kaldırmıştı. Hiç konuşmamış ve kalkmıştım yataktan. Pofuduk tavşanlı terliğimi giyerek banyoya gitmiştim. İşimi bitirip kapıyı açtığımda annem karşıma dikilmiş, " kıyafetlerini yatağının üstüne koydum " diyip gitmişti. Arkasından "meeerrrrsiiii" diye bağırmıştım.
Odaya geçip yatağa oturmuştum, bir 5 dakika yatakta alık gibi beklemiştim daha sonra telefonun çalmasıyla irkilmiştim. Arayan babamdı. Bu arada babam istanbulda çalışıyor eve haftasonları geliyor. Heyecanla açmıştım telefonu , sanki az önce ruhu havalarda olan ben değildim. "Aloo, babacımm." demiştim , babam "cimcime naber, gitmedin mi okula ? " demişti. Babam bana cimcime der. O cimcime dedikçe kalbim kuş gibi kanat çırpar. "Gidiyorum hayatım, hazırlanıyorum " demiştim. Babam "Tamam, Allah zihin açıklığı versin. Seni seviyorum " dedikten sonra "me too, see you and I love you " diyip kapatmıştım. İngilizceyi çok seviyorum. Durmadan ingilizce konuşurum. Annem hep 'seni ingilizlerden evlatlık aldık ' der. Hemen üstümü giyinip, annemi öpüp evden çıkmıştım.5 dakika otobüs bekledikten sonra otobüse binmiştim. İnmeye yakın kafamı kaldırdığımda yine o vardı. Allahım nasıl bir histi, nasıl biriydi hiç bilmiyordum. Ama yinede onda, gözlerinde kaybolmuştum. Hiç bir şey görmüyordum ondan başka. Oda bana bakmıştı. Nasıl sevinmiştim. Yanımda oturan kız dürttü "pardon, geçebilir miyim ?" diye. O an gelmiştim kendime. "Tabii " diyip kalkmıştım o an bile kendimi alamıyordum ondan. İndikten sonra yol boyu arkasındaydım. Oda bizim okuldaydı. Okula geldiğimizde 11. Sınıfta olduğunu öğrenmiştim. Sevinsemmi üzülsemmi bilememiştim. Ama ona bakınca üzülmek ne mümkün? Sınıfa çıkmıstım. Bedenim sınıfta , aklım hâlâ ondaydı. Yanıma üç kız gelmişti. Kendilerini tanıttılar. Kısa boylu, kızıl saçlı, gözlüklü , sevimli kız "ben melisa" demişti. Melisa'yla benziyorduk birbirimize. Bende kısa boylu,gözlüklüklüyüm. Tek fark benim saçım kahverengi. Uzun boylu kahverengi saçlı kız "bende irem " demişti. Sınıfa ilk geldiğimde bu kızı asosyal sanmıştım. Demekki yanılmışım. Örtülü , kıpır kıpır olan kızda " ben Elif , çok enerjiğimdir , yemek yemeği severim , bide.... " sözünü bitiremeden "tamam" diyip gülümsemiştim. İyi kızlara benziyorlardı. Biraz sohbet edip gülüşmüştük. Sınıftakilerin çoğu bana yakın davranıyordu. Hemen hemen herkese alışmıstım. Okul artık daha eğlenceli geliyordu. En azından artık varoş gelmiyordu okul. Melisa ve İremle bayağı yakın olmuştuk. Hatta Melisayla oturuyordum artık. Hatta en yakın arkadaşım o olmuştu. Aynı zamanda arkamda oturan Efe ve Hamdiylede samimi olmuştuk. Efe komik bi çocuktur. Bizi güldürür. Hamdide öyle. İkiside iyi çocuklardır.
1 hafta sonra ...
Tüm olanları Melisa 'ya anlatmıştım. Beraber bir plan yaptık.Dedektif gibi harıl harıl onu bulmaya çalışıyorduk. Onu araştırmaya başlamıştık. Onunla ilgili tek bildiğim adının Egemen olduğu , en yakın arkadaşının Furkan olduğuydu. Bayağı araştırmadan sonra sadece bunları bulmuştum. Otobüste bir süre gözükmüyordu. Nedeni çok merak ediyordum. Neredeydi acaba ???
Meraktan çıldırıcam ...