2.Bölüm: ÇARPIŞMA

29 4 4
                                    


Derin'den...

Zafer benim?Sonunda aldım pamuk şekeri, ben uyarmıştım onu burası benim yerim diye, kendi kaşındı. Oh olsun!

Pamuk şekerimi afiyetle yedikten sonra, sahilde'ki taşlara basa basa bizim çocukların yanına gittim ve bir taşın üstüne oturdum, hepsi bana meraklı gözlerle bakıyordu. Onların sormasını beklemeden "Züppe biriyle ilgilendim" deyip konuyu kapattım. Sonra mert gelip yanıma oturdu. "Sana birşey yaptımı?" diye sordu. Endişelindimi acaba? Hayır bee! Onu aramıza aldık diye yalakalık yapıyordu. Zaten bu çocuğun yanımızda ne işi vardı? Tamam çok ısrar etmişti aramıza katılmak ama bu sürekli kuyruk gibi peşimizde gezeceği anlamına gelmezdi. Selim'in işidir bu, o hep grubumuzun kalabalık olmasını ister, kaşlarımı çatıp selim'e baktığım da sinirlendiğimi anlamıştı, endişeli bir şekilde bana bakıp gülümsedi. Ona aldırmadan önüme döndüğüm de mert bana bakıyordu, kızgın bir ses tonuyla "Ne bakıyorsun, sorunlu!" diye çıkıştım. "Sana hayran'ım." dedi. Çok sinirlenmiştim, zaten uyuz oluyordum birde iyice gıcık ediyordu, o kimdiki benimle böyle konuşuyordu? Kimse benimle böyle konuşamızdı!

"Yavaş gel lan! Sen kimsin benimle bu şekil konuşuyorsun? Seni aramıza aldık diye benim olduğum yerde bulunamassın! Şimdi defol git birdaha bize yaklaşma!" deyip mert'i kovdum bugünkü o çocuk ve selim'deki sinirimi Mert'ten çıkartmıştım. Mert'i yanımdan kovduktan sonra gözümü sahil'e diktim, öylece durgun denizi izliyordum. Sonra bugün olanlar gözümün elinden film şeridi gibi geçerken bozuk bir makina gibi bugün o kavga ettiğim çocukta takılı kaldı. Neden onu bu kadar düşünüyordum bilmiyorum. Alt tarafı kavga ettiğim bir züppe! O çocuk aklımı kurcalarken hiçbirşey yapamazdım, o yüzden eve gitmeye karar verdim. Zaten hava da kararmıştı ve üşümeye başlamıştım. Sahil'deki taşlara basa basa düz yol'a çıktım bizim çocuklara gideceğimi haber verdikten sonra minibüs durağına doğru yürümeye başladım. Çok geçmeden minibüs gelmişti, diğer yolcularla beraber bende minibüse bindim ve arkalarda boş bir yer bulup oturdum. Cebimden telefonumu çıkartıp kulaklığımı taktıktan sonra kafamı cama yasladım, neden bu kadar düşünceliydim ben böyle? Yorgunluktan olmalı. Gözlerim yavaş yavaş kapanmaya başladı, minibüste sallana sallana giderken göz kapaklarımı tutamadım,birden bilincimi kaybettim. Kısa süreliğine gözlerimi açtığımda yine istemsizce kapattım ve sanırım uyuyordum, evet uyumuştum.

Bu kısa uyku süresi zarfında şöfor'ün desiyle irkildim. "Son durak!" diye bağırdığında 3-4 kişi inerken araladım gözlerimi, kulaklığımı çıkartıp minibüsün içine baktığımda herkes inmişti, uyku sersemliğiyle bende aşağı indim. Etrafa biraz bakındıktan sonra "OLAMAZ!" minibüste uyuya kalmıştım ve ineceğim semt'ti geçmiştim, ineceğim semt'ten burası arasında en az 2-3 semt vardı. Telaşla cebimden telefonumu çıkartıp saat'e baktım "11:36". Mevsimlerden yaz olduğu için hava geç kararıyordu ve ben saat'e bile bakmamıştım. Daha önce gelmediğim bir semt'te ne yapabilirdim? Nereye gidebelirdim? Daha doğrusu bu saat'te nerede minibüs bulabilirdim. Hadi taksi tutsam 2-3 semt öteye kim bilir ne kadar yazardı? Ümitsizce kaldırımda yürümeye başladım, yürürken etrafa bakıyordum belki bir minibüs bulabilirdim.

"EYVAH!" annem'i tamamen unuttum! Çok endişelenmiştir. Bu saat'te ona burada olduğumu söylersem buraya gelmeye çalışırdı, onu üzmek istemiyorum çünkü annem benim hayat'taki tek varlığım o yüzden onu üzmemek için yalan söyleyecektim. Telefonumu cebimden çıkartıp anneme mesaj attım...

Gönderilen:Annem

Annecim haber vermeyi unuttum kusura bakma. Ben bu gece Özge'lerde kalıyorum çok ısrar etti.

Telefon elimde tekrar yürürken mesaj sesiyle duraksadım ve çabucak mesaja baktım.

Gönderen:Annem

SahteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin