Sahte

3.Bölüm: YAKINLIK

Aras'dan....

"Pişşt... Uyudun mu?" dediğimde ses gelmedi, galiba uyumuştu. Küçük adımlarla sessizce yanına geldim ve onun başının olduğu tarafa oturdum.

Çok güzel uyuyordu...

Onu izlemek o kadar güzeldi ki, ona bakarken bir an bile göz kırpmadım, yüzüne düşen siyah saçlarını elimle nazikçe kulağının arkasına yerleştirdim. İçimde ona karşı farklı birşey vardı, beni büyülüyordu. O uyurken hayranlıkla onun saçlarına,kirpiklerine,eşsiz dudaklarına öylece bakıyordum. Ama hayır! Ona dokunamazdım, söz vermiştim ve sözümü tutmalıydım. Ne kadar çapkın biri olursam olayım, güven her zaman benim için ön plandaydı ve benim onun güvenini kazanmam lazımdı, belki de beni değiştirebilecek kız Derin'di. Ona bakarken benimde gözlerim kapanıyordu, onu izlemek bana masal gibi geliyordu. Çok geçmeden başımı onun başının yanına bıraktım ve Derin'in eşsiz kokusunu içime çekerek uyuya kaldım...

Gözlerime birden bir ışık çarptı, zorda olsa gözlerimi açtığımda perde açıktı ve güneş ışığı ile uyanmıştım. İlk defa güneş ışığı ile açtım gözlerimi ve bunu bana daha şimdiden Derin yaşatmıştı. Kapı sesiyle yavaşça arka döndüğüm kahve rengi kocaman gözleriyle Derin'i gördüm, dünkü kıyafetlerini giymiş ve çoktan hazırlanmıştı. Bir dakika üzerimde bir çarşaf ve başımın altında bir yastık vardı, bunu görünce mutlu oldum, dün gece asıldığım sinir ettiğim kız, şimdi üşümeyeyim diye üzerimi örtmüştü. Bu düşünceler'den uzaklaşıp kafamı Derin'e çevirdiğimde gülümseyerek bana doğru gelip yanıma oturdu ve yumuşak ses tonuyla "Günaydın!" diye fısıldadı. Bu "Günaydın" kelimesini ondan duyma benim daha çok hoşuma gitmişti. Ben de ona aynı şekilde karşılık verdiğimde "Teşekkür ederim. Sayende geceyi geçirebilecek bir yer buldum..." dedi. Yüzündeki saflık ve masumluk beni büyülüyordu. Onu neden bu kadar önemsiyordum? Daha dün tanışmıştım-ki doğru düzgün sohbet bile edememiştik. Ne diyeceğimi bilmeden sadece "Rica ederim." demekle yetindim. Gece uyuya kaldığım yatağın başından hızla kalkıp "Bekle..." dediğimde meraklı gözlerle beni izliyordu. Bu sefer banyoya ben girdim ve üzerimdekileri hızla değiştirdim. Kot pantolon ve siyah bir t-shirt giydim ve yüzümü yıkayıp dağılan saçlarımı elimle düzelttim. Yavaşça banyodan çıktığımda camdan dışarıyı izliyordu. "Hadi gel." dediğinde birden irkikdi ve "Nereye?" diye sordu. Yine dünkü gibi aynı cevabı verdim.

"Gidince görürsün."dedim.

"Eve gitmem lazım..."

"Ya birkez olsun inat etme!" dedim ve kolundan tutup kapıya doğru sürükledim. Oda kolunu benden kurtarıp "Sende bir kez olsun beni kolumdan sürükleme!" deyip kolunu çektiğinde gözlerimi devirdim. "Kahvaltıya gidiyoruz."dedim sabırla.

"Eve gitmem lazım benim."

"Ya saat daha sabahın 9'u gidersin." dediğimde başıyla onayladı. Oda'dan çıkarken yine ona yol verdim, ikimizde merdivenlerden koşarak indiğimizde dış kapıya benden önce varıp kapıyı Derin açtı ve benim geçmemi istercesine kenara çekildi. Bende Derin'in önünden geçtiğimde bana gülümsedi ve kapıyı kapatıp arkamadan geldi. Arabaya bindiğimizde beni dikkatle süzdü ve "Sen emniyet kemeri takmıyor musun?" diye sorduğunda ona baktım ve kemerinin takılı olduğunu gördüm, gayet nirmal birşeymiş gibi sorusunu karşılık "Yoo..." dedim. Bu sefer kaşlarını çatıp bana baktı ve sol omzumun üstünden kemeri alıp yerine taktı. "Kazaya yaparsan seni ne tutucak?" diye sordu. Bende sırıtıp kafamı ona yaklaştırdım ve "Sen tutarsın." dediğimde gözlerini devirdi.

Çok geçmeden kahvaltı salonuna geldik üst kata çıkıp ve cam kenarlarında bir yer bulup oturduk. Etraf simit, poğaça gibi çok güzel kokular vardı, kafamı Derin'e çevirdiğimde oda etraftaki kokuyu beğenmişti. Ona baktığımı fark edince gözlerini benden kaçırmaya başladı. Galiba hiç konuşmayacaktı, bende dayanamayıp konuşmaya başladım "Konuşmayacak mısın?" diye sordum. "Bilmem..." dediğinde gözleri yere bakıyordu. Tekrar konuşmaya başladığımda "Bana bak!" dedim sesimi hafifçe yükselterek. Bana kısa süre bakıp gözlerini devirdi.