Çok değişik ve saçmaydı yaşadığı. Kendinde olmadığını sandı. Odanın kapısından ileri yürüdü. Ne yapacağını bilmiyordu. İki tarafa doğru uzanan yuvarlak büyük merdiven vardı. Bir sürü oda kapısı gördü. Merdivenin kenarlarındaki bibloları çok beğendi. Aşağı doğru uzattı kafasını. Kimse yoktu. Büyük çok güzel iki koltuk bir de tekli vardı. Ortalarında ise bir sehpa. Onun üstünde ise bir kitap ve üç tane de bardak vardı. Bu çok geniş ve bir o kadar da güzel dizaynlanmış ev onu daha çok meraklandırdı. Ürkek ve yavaş adımlarla aşağı indi. Kimseyi görmedi. Diğer odaların kapılarına oranla daha büyük bir kapıya yöneldi. Ama yürürken de gözleri arkadaydı. Etrafına, birisi gelip gelmiyor mu diye bakınıyordu. Kapıyı hafifçe itti ve mutfağa girdiğini anladı. Mutfak da çok güzel düzenlenmişti. İçeri girdi ve kapıyı kapattı. Mutfağın ortasında bir tezgah vardı(ada mutfak dedikleri). Kenarlarında ise mutfak tezgahı ve dolaplar vardı. Tezgahın üstündeki suyu ve kurabiyeleri görünce karnının acıktığını anladı. Ama onları yemek istemedi. Biraz daha ilerledi. Sol tarafta ayrı bir bölme vardı. Orda bir yemek masası ve sandalyeler vardı. Tam karşıda ise bir kapı gördü. Bahçeye bakıyordu. O, yemek masasının olduğu yere ilerledi. Korktu. Tam o sırada büyük bir korkuyla sıçradı. Arkasını döndü. Kalbi çok hızlı çarpıyordu. "EYLÜL" dendiğini duydu...