-2

115 11 10
                                    

Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyoruz. Kefiyli okumalar
****************************

Gözlerimi açtığımda heryer karanlıktı ve ellerim sızlıyordu. Elimi o kadar sıkı bağlamışlardıki kangren olmamak için dua ediyordum. Çok şükür ağzım açıktı. "Kimse varmı" diye bağırdım. Daha doğrusu ben öyle yapmayı planlamıştım ama korkudan sesim çok kısık çıkmıştı. Nerdeydim,niye beni almıştı. Bunların hepsini sormak istiyordum ama hiçbirşeyin okuduğum kitaplardaki gibi olamayacağını bildiğim için cesaret edebileceğimi zannetmiyorum. Ayağıma bir şeyin deydiğini hissettim. O an aklıma tek fare olabileceği geldi. Aşırı şekilde fareden korkuyordum. Uzaklaşmaya çalışırken sandalyeyle beraber yere düştüm. Bu sefer avazım çıktığı kadar bağırıyordum. Boğazlarım çok acıyordu ama kesinlikle durmayacaktım. Farelerle aynı yerde bulunamazdım. Yerde yatarken büyük bir gürültüyle kapı açıldı. Aniden içeri giren ışık gözlerimi çok rahatsız etmişti ama geleni merak ettiğim için gözlerimi kapatmayacaktım. Adım sesleri yaklaştıkça pahalı parfüm kokusuda artıyordu. Niye bu kadar sıkarlar anlamıyorum. Yine o kalın ses "Ne var" dedi.
"Görmüyormusun yerdeyim ve bu iğrenç yerde fareler var." dedim. Resmen deli cesareti gelmişti. Kesinlikle böyle biri değildim. Ama öyle görünecektim. Sözümü bitirir bitirmez kahkaha atmaya başladı. Adama ne var be bakışları atıyordum. Alaycı bir tavırla
" Ay küçük hanımefendi rahatsız olmuş. Hemen senin konforunu sağlayayım" dedi. Gerçekten iğrenç bir adamdı. Ama güçlü görünmem lazımdı. Ben aklımdan böyle geçirirken adama yavru kedi bakışları attığımı farkettim.
" Beni başka yere al be" dedim. Bana doğru gelip: "Bunu sakın iyilik olarak algılama,sen bize canlı lazımsın paranoyaya bağlamanı istemeyiz" dedi ve ellerimj ayaklarımı çözüp kolayca kucağına aldı. Zaten kilolu bir kız değildim ama incede değilim. Bütün düşünceleri aklımdan atıp
"İndirsene beni,kendim yürürüm" diye çırpınmaya başladım.
"Eğer susmassan kötü olur" dedi. Beni tehdit ediyordu ya koskaca beni. Şimdilik susuyordum çünkü o iğrenç yere kesinlikle dönmek istemiyordum. Biraz daha yürüdükten sonra geniş bir salona getirdi beni. Koltuğa oturtup ellerimi ve ayaklarımı bağladı. Daha demin depoda olduğumu anlamıştım. Ama resmen beni eve getirmişlerdi. Etrafı izlemeye başladı. Odadaki herşey para bende diyordu. Avizeler,tablolar gerçekten pahalı oldukları belliydi. Kim dekor işiyle ilgilindiyse zevkli biri olduğunu inkar edemem. Odada çok fazla adam vardı. Yazık hepsi emir kuluydu. Benim buraya getiren adama dönüp "Neyi bekliyoruz" dedim. Bana bakma zahmetinde bile bulunmadı. Neyse çokta önemli değildi bana cevap vermemesi. Tekrar etrafı incelemeye başladı. Gözüme bir resim takıldı. Dört erkek ve iki kızın olduğu bir resimdi. Biri hariç hepsi gülüyordu. Daha dikkatli bakınca resimdeki erkeklerden bitanesinin beni buraya getiren çocuk olduğunu farkettim. Gülerken daha değisik görünüyordu ve gamzesi vardı. Keşke hep gülseydi. Bunları düşünürken ayak sesleri duydum. Kafamı o tarafa çevirince ü erkek gördüm. İlgi alanları kesinlikle ben değildim. Üçüde beni getiren adamın yanına gidip konuşmaya başladı. Yaklaşık yarım saat boyunca onları izledim. Varlığımı belli etmek için sesli bir şekilde öksürdüm. Nihayet beni farketmişlerdi. Resimde gülmeyen olduğunu anladıgım adam bana doğru geldi ve önümde durup: " Kız bumu" dedi. Diğer üçüde kafalarını salladı. Bira beni süzdükten sonra gitti. Ne kadarda gariplerdi. Ben adan diyordum ama yirmi yaşlarında oldukları çok belliydi. Üçü esmer bir tanesi sarışındı. Hepsi çok yakışıklıydı ama gülmeyen hepsinden daha iyidi. Sinirden kasılmış çenesiyle bile insanı büyülüyordu. Gözleri renkli değildi ama parlıyorlardı. Baya bir zaman geçtikten sonra tuvaletimin geldiğini farkettim. Yanımdaki adamlara lavabonun yerini sordum. Tip tip bakıp gittiler. Tabi hepsi değil. Bunlarda gelenekmu acaba salak salak bakıp sonra gitmek. Hepsi bunu yapmıştı. Tuvaletimin gitmesi için uğraşıyordum ama başarılı olamıyordum. Beş dakika sonra sarışın olan gelip ellerimi ve ayaklarımı çözüp lavaboya götürdü. Çok fazla dizi izlediğim için pencereden kaçmayı düşündüm sonra vazgeçtim. Daha sonra kaçardım. Ellerimi yıkayıp çıktım. Kapıda beni bekloyordu. Çıktığımı görünce " hele şükür,ağac oldum burda" dedi. Bunu sevmiştim sıcak kanlı duruyordu. Buna güvenerek konuşmaya karar verdim. "Beni niye buraya getirdiniz" diye sordum.
"Zamanla bunu öğrenecesin" dedi. "Salonda bir resim gördüm. Sende vardın ve beni buraya getirenler" dedim.
"Biz çok yakın arkadaşız. Küçüklükten beri beraberiz. Kızlardan sarışın olan benim kardeşim,esmer olanda Barışın" dedi. Barışın kim olduğunu bilmiyordum çok soru sordum ama Barısın kim oduğunu merak ediyordum.
"Barış kim peki" deyince bana bakıp gülümsedi. "Resimde tek gülmeyen kişi" dedi. Demek adı Barış. Zaten onada böyle isim uyardı. Salona gelince adının Barış olduğunu öğrendiğim adam ve diğer ikiside ordaydı. Sarışın onların yanına gitti. Bende koltuğa oturdum. Barışın "Dinçer kızı yukarı çıkart" dediğini duydum. Sonra isminin Dinçer olduğunu öğrendiğim adam beni alıp yürümeye başladı. Buda o kadar soğuk görünmediği için soru sormaya karar verdim. Konuya direk girip "resimdekilerin adı ne" dedim. Soru sormama şaşırmış gibi baktı ama sonra yüzü eski halini aldı. "Gülmeyen Barış onun yanındaki uzun olan Dağhan benim adım Dinçer sarışın olanda Çağlar, sarısın olan kız Banu esmer olanda Afra daha fazla soru sorma ve sus" dedi. Ben zaten istediğim cevabı almıştım. Bana tahminimden daha iyi davranıyorlardı. Bu işte bir gariplik var. Kendimide anlamıyorum onları tanımaya çalışmak yerine nerde olduğumuzu yada bu kimin emri gibi mantıklı sorular sorabilirdim. Yükarı çıkınca hemen sağdaki odanın kapısını açtı " gir" diye emir verdi. Ellerimi falan bağlamasını bekledim ama yapmadan çekti gitti. Arkasından kapıyı kapattım. Dışarıdan kilit sesi geldi. Odaya kapatmışlardı beni. Of şimdi birşeye ihtiyacım olunca bağırmak zorunda kalacaktım. Tek başıma kalınca odayı keşfe çıktım. Oda çok ferah görünüyordu. Yatak ve dolap vardı sadece. Birde boy aynası. Aynadan kendime bakınca şok oldum. Ağlamaktan gözlerim şismiş,saçım mahvolmuştu. Resmen acınacak haldeydim. Sadece gözlerim beni kurtarıyordu. Deniz mavisi gözlerimi gerçekten seviyordum. Görüntümü biraz daha iyi yapmak adına saçlarımı atkuyruğu yaptım. Taralı olmadıkları için yine çok iyi olmadı ama şuan bu umrumda değildi. Kendimi yatağa atıp düsünmeye başladım. Ailem,arkadaşlarım kim bilir beni nasıl merak ediyordur şimdi. Annem kafayı yemiştir. Onları geçtim ben şimdiden onları özlemiştim. Üzerimde okul forması vardı. Kilotlu çorap şuan beni deli gibi rahatsız ediyordu. Eteğimde uzun değildi. Ben okulda zor dayanıyordum. Bu kadar uzun zaman bunlarla gezmek insanı sinir ediyordu. Yataktan kalkıp dolaba yöneldim. Belki içinde kıyafet vardır umuduyla kapaklarını açtım içinde eşofman takımı vardı. Büyük bir mutlulukla üstümü değistirdim. Eşofman biraz bol olmuştu ama etekten daha iyi olduğunu düsünerek yatağa geri yattım. Eşofman bile markaydı. Tamam anladık paranız fazlaydı ama bu kadarda göze vurulmaz arkadasım. Görmemiş gibi her gördügüme hayran hayran bakıyordum. Biraz hayal kuruktan sonra kendime uykunun tatlı kollarına bıraktım. Rüyamda Barış çimlerde otururken koşarak onun yanına gidiyorum. Yanına ulaşınca hıçkırarak ağlamaya başlıyorum. Bağırarak birşeyler anlatıyorum ona sonra sinirlenip vuruyorum. Oda sadece beni izliyor. Yanınaoturup sizden nefret ediyorum diyorum. Beni kendine çekip sarılıyor. Bense ona yavru kedi gibi bakıyorum. Kapı tıklamasıyla uyandım benim derin uykum yok. Bu sese uyanmama şasırmadım. Kalkıp saçımı topladım. Kendime çeki düzen verdikten sonra kapıya vurdum. Bir dakika sonra kilit sesi geldi ve kapı açıldı gelen Dağhandı. "Çabuk yemeğe gel" dedi. Beni kaçırmışlardı yemeğe çağırmalarına şaşırmıştım. Ona "tamam" deyip peşinden gittim. Büyük salona geldiğimizde gördüklerim karşısında şok geçiriyordum. Resimdeki herkes masadaydı. Bendemj burda yiyecektim. Masa çok uzundu yedi kişi için gereğinden fazla yemek vardı. Dik dik Barış'a bakıyordum. En son Çağlar gelip otursana Elif dedi. İsmimi nerden bildiğini düşünüyordum. Allah aşkına Elif kaçırdıgı kişinin ismini neden bilmesinki. Masaya geçip boş yere oturdum. Nedenini bilmiyorum ama Barıştan korkuyordum. Tek boş yer onun yanı olduğu için mecburen oraya oturdum. Diken üstünde oturuyordum. Arada ona bakıyordum. Tabagıma birkaç kahvaltılık koyduktan sonra yemeğe başladım. Sofrada konuşulan konu hakkında hiçbir fikrim yoktu. Umrumdada değildi zaten. İş konuşuyorlardı. Neden benim yanımda konuştuklarınıda bilmiyorum gerçi. Sıkılıp tabağımdakilerle oynamaya başladım. Barışın bana baktığını anlamıştım. Kafamı kaldırıp ona baktım. "Bu kadr az yeme deyip tabağımı doldurdu".
"Ben bunları yiyemem" dedim.
"İstersen yeme" dedi ve tekrar konuşmaya döndü. Mecburen yemeye başladım. Yemek bitince afiyet olsun deyip sofradan kalktım. Odaya gidip dışarıyı izledim. Aklımda bir fikir vardı ve bunu uygulamaya geçirecektim.

"O" ve BENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin