-BU KİTAP BİR ERKEĞİN AĞZINDAN YAZILMAKTADIR-
Korkudan eğdiğim başımı usulca kaldırdığımda, O'nun gri gözleriyle buluştu gözlerim. Bembeyaz tenine işlenmiş kendi kokusu daha da ürküttü beni. Esen rüzgarla uçuşan kömür karası saçlarıyla beraber süzüldü sağ gözünden bir damla gözyaşı. Kısıldı gözleri ve en sonunda kapattı. Öylece durdu bir kaç saniye.
Henüz bu şoku atlatamamıştım. İçimdeki adrenalin doruklardayken derin bir nefes bile alamadım. Zaten ayaklarımın yere basıp basmadığından bile emin değildim. Gözlerimi nazik yüzünden ayırıp üzerinde gezdirdim.Üzerindeki beyaz elbise ve çıplak ayaklarıyla nasıl bu soğukta durduğu aklımın bir köşesinde hep vardı.
Yarım adım yaklaştı, avcu gökyüzüne gelecek şekilde elini bana uzattı. Gözleri hâlâ dolu dolu bakıyordu. Kararsızdım, ama uzattığı elini geri çevirmedim. Buz gibi görünen tenine karşın elleri hepsini yalanlıyordu. O kadar sıcaktı ki... Hiç bırakmamak istercesine de sıkıyordu elimi.
Yeni yeni batmakta olan güneşin kızıllığı bizi ele geçirmişti. Dudaklarını araladığını gördüm bir ara. Bir şey söylemek istediğini varsaydım. Ölümüne merak ettim sesini. Kaç dakika o şekilde kaldık orası meçhul. Ancak... Hissettiğim, alnımdan sicim sicim akan ter damlalarıydı. Gördüğüm ise, karşımdaki kız şehir efsanesiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şehir Efsanesi
Fantasía-BU KİTAP BİR ERKEĞİN AĞZINDAN YAZILMAKTADIR- Korkudan eğdiğim başımı usulca kaldırdığımda, O'nun gri gözleriyle buluştu gözlerim. Bembeyaz tenine işlenmiş kendi kokusu daha da ürküttü beni. Esen rüzgarla uçuşan kömür karası saçlarıyla beraber süzül...