Digital Camera

42 0 0
                                    


Akrabalarımdan biri aniden öldü. Kadınla daha önce hiç karşılaşmamıştım. 4 yaşında bir kızı vardı. Kızın ismi Yuki'ydi. Babası onu kendi başına büyütemezdi, o yüzden halamdan kıza bakmasını istemişti.

Küçük kız yalnız bırakılmayı reddediyor, ve halamın yanından hiçbir zaman ayrılmıyordu. Bu bir problem olmaya başlamıştı. Halam Yuki olmadan hiçbir yere gidemiyordu. Sürekli ilgiye ihtiyaç duyuyordu. Halamın kendi öz kızı bile kıskanmaya başlamıştı.

Bir gün, halam bir kaç günlüğüne şehir dışına çıkması gerektiğini söyledi ve küçük kıza onun için bakıcılık yapıp yapamayacağımı sordu. Bunun benim için bir zevk olacağını söyledim. Yalnız yaşıyordum ve bir arkadaş iyi olabilirdi.

Bir kaç gün sonra halam Yuki'yi getirdi. Giderken küçük kızı kenara çekti ve "Yuki, lütfen iyi bir kız ol. Uslu dur." dedi.

Halam gittikten sonra Yuki'yle konuşmayı ve oyun oynamayı denedim, ancak küçük kızın davranışları çok garipti. Kolunun altında sıkıca tuttuğu ve hiç bırakmadığı bir oyuncak ayı vardı. Asla gülmüyordu. Asla konuşmuyordu. Yaptığı tek şey sessizce bir köşede oturup duvara bakmaktı. Bu beni biraz huzursuz ediyordu.

Onu neşelenedirecek bir şeyler bulmaya çalışıyordum. Yeni bir dijital kamera almıştım, o yüzden Yuki'nin eski olanla oynamasına izin verdim. Kamera'yı gördüğünde gözleri parıldadı. Ona kamerayı nasıl kullanacağını gösterdim, apartmanda gezerek her şeyin fotoğrafını çekmeye başladı. Yüzünde parlak bir gülümseme vardı.

O akşam Yuki'yle uğraşmanın ne kadar zor olduğunu keşfettim. Ne zaman odadan çıkmaya çalışsam ağlamaya başlayıp bana sesleniyordu. Onu yalnız bırakamadım, yoksa büyük bir gürültü çıkarıyordu. Banyoya bile benle gitmekte ısrarcıydı, oldukça utanç verici.

Yatma zamanı geldiğinde ayrı odada kalmayı reddetti ve benim yatağımda uyumak için ısrar etti. Ona bir masal okudum ve bir süre sonunda onu uyutmayı başardım. Ayıcığını o anda fark ettim. Ayaklarından biri kömürleşip kararmıştı, sanki yanmış gibi. Merakımı uyandırdı.

Gecenin bir yarısı garip bir sesle uyandım. Diğer tarafa döndüğümde Yuki'de ters giden bir şeyler olduğunu gördüm. küçük kızın bedeni titriyor, sarsılıyordu.Gözleri iyice açılmıştı, dişleri takırdıyordu ve gözyaşları akıyordu. Onu kendime yaklaştırdım ve ne olduğunu sordum.

"Yine bana bakıyor," diye mırıldandı.

Şaşkınlıkla "Kim?" diye sordum.

"Karanlık Kadın." diye cevap verdi.

Daha fazla şey söylemedi. Ona gördüğü şeyin hayal gücü olduğunu söylemeye çalıştım ama kafasını sallayıp ağlamaya devam etti. Onu tekrar uyutmak çok uzun zamanımı aldı.

Sonraki gün Yuki yine iyiydi. Dijital kameramla oynamayı seviyordu. Eve gitme zamanı geldiğinde ona kamerayı alabileceğini söyledim. Yuki bana sarıldı. Hiçbir şey dememiş olmasına rağmen çok mutlu olduğunu söyleyebilirim.

Küçük kızı halamın evine bıraktım ve bir bardak çay içmek için kaldım. Halam Yuki'ye baktığım için teşekkür etti ve mutfakta bir süre sohbet ettik.

"Zavallı küçük şey," dedi "Annesi öldüğünden beri hiçbir şey söylemedi."

Merakıma hakim olamadım. "Yuki'nin annesi nasıl öldü?" diye sordum.

Halamın yüzüne garip bir ifade yerleşti. "Yangında öldü..."

"Yangın nasıl başladı?"

"Şey..." Halam tereddüt etti, konuşmak konusunda isteksizdi "Çok üzücü bir hikaye. İntihar etti. Yuki'nin annesi çok sorunlu bir kadındı. Kendi üstüne benzin döktü ve bir kibrit yaktı. Kendini canlı canlı yaktı."

"Tanrım! Ne kadar korkunç!"

"Evet," dedi halam "Ailesi şok olmuştu, olayı unutturdular ve bir kazaymış gibi davrandılar. Küçük bir cenaze yaptık ama sadece yakın akrabalar davetliydi. Yuki orda değildi. Annesinin öldüğünü bile bilmiyor. Sadece uzun bir tatilde olduğunu düşünüyor. Ona söyleyecek cesareti bulamadık."

"Zavallı Yuki," diye mırıldandım.

Halam üzgün bir şekilde onayladı "Zavallı Yuki."

Birkaç gün sonra Yuki öldü.

Halam Yuki'nin davranışlarını değiştirmeye çalışıyordu. Gece onu kendi başına yatması için zorlamıştı. Yuki çığlık atıp ağlamasına rağmen halam orda onu yalnız bırakıp kapıyı kilitlemişti. Sabah Yuki'yi hareketsiz bir şekilde yatakta yatarken bulmuştu. Zavallı küçük kız ölmüştü.

Kimse ne olduğunu anlayamadı. Doktor bir ölüm sebebi bulamamıştı. Vücudunda iz yoktu. Mükemmel bir şekilde sağlıklıydı. Gece yarısı esrarengiz bir şekilde ölmüştü. Açıklama yoktu.

Cenazeden sonra halamın evine döndüm. Herkes çok üzgündü. Halam Yuki'ye verdiğim dijital kamerayı iade etti. Kamerayı eve götürdüm. Onu hatırlamam için bir hatıraydı.

Hafıza kartı Yuki'nin rastgele çektiği fotoğraflarla doluydu. Gözlerimden yaşları silerek hepsine teker teker baktım. Evimin fotoğrafları, halamın evinin fotoğrafları, çiçeklerin, köpeklerin, oyuncakların, şekerlerin... bir çocuğun çekebileceği şapşalca fotoğraflar.

Sonra, en sondaki resme geldim. Ve kanım buz kesti.

Ellerim titriyordu.

Çığlık atmak istedim ama sesim çıkmıyordu.

Fotoğraftaki tarih Yuki'nin öldüğü geceyi gösteriyordu.

İşte küçük kızın kameramla çektiği son fotoğraf...

O son Fotoğraf Medyada Mevcut
İyi Kabuslar...

CreepyPasta HikayeleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin