⭐5⭐SUAT'ın ağzından⭐

484 36 8
                                    

- Sude -
Ağlayarak içeri girdim. Beylerin tepkileri ve cevapları hakkında konuşacaktık. Bu yüzden kütüphanede buluşmuştuk. Dila bize küs olduğu için yoktu. Hepsi telaşlanıp sordu.

"Sude ne oldu?!"

"İyi misin?!"

Elimdeki küçük poşeti masanın üstüne ters çevirdim. İçinden paramparça olmuş telefonum çıktı. Sıla ve Buse sadece küçük bir 'hiiiiiiii' sesi çıkartmıştı. Telefon üç kata ayrılmıştı. Camın kırılmamış yeri kalmamış, telefonda ne işe yaradığını bilmediğimiz şeyler dışarıya fırlamış, kısacası telefon is died. O-o-onu çok severdik. Tüm ifşalarımız onun içindeydi. O çok güzel bir telefondu. Ölmesi ile bizi yıktı. Ühüühühühü... İlayda şoktan çıkmış olacak ki konuştu.

 İlayda şoktan çıkmış olacak ki konuştu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Sude. Kemalettin'e ne oldu?!" evet telefonumun ismini Kemalettin koymuştuk.

"Geç otur şöyle." her zaman olduğu gibi alerjim tutmuştu. Ağlamaya alerjisi olan tek insandım. Ağlamaya. Neyse... Yüzüm kıpkırmızı ve beneklerle dolu olurken, dudağımın, burnumun ve gözlerimin etrafı daha da kırmızı olurdu.

"Yaaaaa! Gerizekalı! Mal!!! Beyin özürlü!" sinirlenince ağlardım.

"Sude kime dalıyoz?!" diye sordu Melisa. Hepimiz tebessüm ettik. Kanka dediğin sakin ol değil, kime dalıyoz der...

"Melisa dur bi. Sude ne oldu onu anlat." dedi Buse.

"Ya şimdi ben gittim işte size ses kaydı attım falan o da elimden alıp okumaya başladı. Tabi ben yazışmaları silmiştim. Bu da gaza geldi telefonumu fırlattı! Bende dövdüm çıktım geldim. Senin babanın okuduğu okulun içindeki sınıfın duvarlarını ören işçinin duvarları örerken tuğlaların arasına sürdüğü sümüğün içindeki sentezlenen proteinlere tüküreyim!"diye devam etti.

"Durun durduğunuz yerde! Zaten gelicekler öğle arası buraya. O zaman hallederiz."

"Aynen." dedi Sıla.

Ben ise sinirle dışarı çıktım.

***

Sude iki derse girmedi. Şimdi üçüncü derstelerdi. Buse artık dayanamadı ve kağıda şunları yazıp diğerlerine yolladı. Dila hariç.

'BİDMSS ben dayanamıcam. Sude'ye bakmaya gidiyorum sırayla sizde gelin.'

Elden ele dolaşıp en son İlayda'ya geldi kağıt, İlayda ayağa kalkıp şunu söyledi.

"Öğretmenim sindirim ve boşaltım sistemimi çalıştırabilir miyim?"

"Çalıştır canım." dedi biyoloji ögretmeni. 5 dakika sonra Sıla konuştu.

"Öğretmenim galiba İlayda suyu fazla ve ya az kaçırdı. Ben bi ona bakıyım." dedi sınıftan koşarak çıktı. 5 dakika sonra Melisa ayağa kalktı.

"Ögretmenim kesin Sıla iğrenç kokudan bayılmıştır ben bi ona bakıyım." dedi. 5 dakika sonra Buse ayağa kalktı.

Ama öğretmen konuştu.

"Öğretmenim kesin Melisa Sıla'nın yanında bayıldı ben onlara bakıyım." tebessüm ederek kafa salladı Buse.

"Git Buse git."

Koşarak giderken BATCDK'in kapısının açık olduğunu gördü. Bi delilik yapmak lazım diyerekten hemen yanımda ki kaloriferin arkasından sakladıkları defter ve kalemi çıkarttı. Yazıp kahkaha atmamak için kendimi tuttu. Daha sonra katladı. Kapılarını çarparak kapattı. Hemen alttan kağıdı attı. Sonra karşıdaki sandalyeye çıkıp kapıdaki yuvarlak camdan bakmaya başladı. Öğretmen kağıdı okuduktan sonra kahkaha atmaya başladı. Sonra;

"BATCDK bence bunu gelin siz okuyun. " dedi. Bizimkiler tahtaya kalkıp çatık kaşlarla okumaya başladılar.

"Berke kıskanç. Atlas çılgın. Toprak çapkın. Cem komik. Doruk fenomen. Kayra romantik biri. Bi çatı altında, hepsi bir arada. Zor demeden, düşmanlık bilmeden, pes etmeyip, vaz geçme sevmekten. Söz verelim, hedefe gidelim, aşk gelirse bi mola verelim. Gerçek aşk yolda, aslında kapında, çat kapı gelmiş, kimmiş neyin nesiymiş. Bir çatı altında hepsi bir arada." diye bitirdiler ve sinirli olduklarını belli ettiler. Ama sınıf ve Buse kahkahalarla güdüyordu. Sonra Cem Buse'yi gördü ve sen bittin işareti yapınca Buse hemen koştu. Aşağıya indiğinde kızlar Buse'yi azarladı Buse de olanları anlatınca güldüler. Sude'yi arkadaki futbol sahasında buldular. Tabi o basketbol oynuyordu. Topu attı. Girmeyince yere düşen topa tekme attı. Sonra ayağını tutup zıplamaya başladı. Bi yandanda topa yardırıyordu. Yanına gittiler. Gözleri büyüdü.

"Siz ne arıyosunuz burda?"

"Biz de bu okulda okuyoruz."

"Hadi geç şuraya bi dertleşelim."

"Dila olmayınca olmuyor be!"

"Aynen."

***

- Atlas -

Kütüphaneye girdik. Kızlar masanın bir tarafına dizilmişti. Bir tek Sude hariç o camın önünde kendine bi sandalye almış camdan bakıp hafif sağa sola haraket ediyordu. Melisa konuştu;

"Hoşgeldiniz. Atlas haricinde BATCDK." Sırf bi telefon içinmi böyle davranıyolardı? Çok saçma! İlayda devam etti.

"Burada olma sebebimizi biliyorsunuz. Dila ve Doruk ikilisinin iyiliği." Biliyoruz biliyoruz. Geçelim? Sıla;

"Ha. Birde intikam oyunu var tabi." Ne intikam oyunu? Yandın Atlas. Buse konuştu bu sefer.

"Önümüzdeki anlaşmada şartlar ve kurallar var. Okuduktan sonra imzalarsanız eğer düşmanlık biter, dostluk başlar." Ben onu okumam ki. Melisa;

"Tabi biz sizin okumiyacağınızı bildiğimiz için," İlayda;

"Biz okuyacağız, siz dinleyeceksiniz." İyi bari. Sıla;

"Kural bir: Birbirine Atlas'ın suratı kadar fazla zarar vermek yok." Buse;

"Kural iki: Birbirini rezil etmek yok." Melisa;

"Kural üç: Birbirini satmak yok." Sude;

"Kural dört: Özel eşyalara zarar vermek, dokunmak yok." Bilerek yaptığım bir şey değildi... İlayda;

"Kural beş: Kıyafetlere, giyinilenlere karışmak yok." Sıla;

"Kural altı: Gidilen yerlere karışmak yok." Buse;

"Kural yedi: Birbirini satmak yok." Melisa;

"Bu kadar eklemek istediğiniz kural varmı?" Sude ayağa kalktı. Kağıda yaklaştı. Arka cebinden bir pilot kalem çıkartıp bir şeyler yazdı ve geri oturdu. Herkes kağıda yaklaşırken konuştu.

"Kural sekiz: Gerekmediği sürece Atlas Sude'yle iletişime geçmiyecek. Hiçbir yolla."

Sonra ayağa kalktı masanın üzerindeki küçük poşeti ters çevirdi. İçinden düşen ise benim eserim...  Sonra Sude imzalayıp çıktı aynısını diğerleride yaptı. İşte o sırada gözüme bakan hüzün ve pişmanlığı görebilirdi.

***
The End

B.İ.D.M.S.S.S.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin