- Marry!!
- Efendim
- Müdür tatilini yarıda bırakıp dönmüş. Söyliyeyim dedim
- TeşekkürlerBu konuşmadan sonra müdürün odasına gittim. Kapıyı çaldım. İçeriye girdim.
- Ben bursluluk maaşı için geldim
- Ah!, marry kusura bakma maaşını vermeden dinlenmeye çıkmışım.
- Anladım. Önemli değil.
- Al bakalım bu senin.
- Teşekkürler
Dışarıya çıktım maaşımla eve yiyecek aldım. Birkaç elbise ve kuaföre gidip saçlarıma bakım yaptım. Evi toplayıp mükemmel bir yemek olan sucuklu makarnamı ocağın üstüne koydum. Aynaya baktım da ne kadar bakımsızım..
* yüz maskesi
* diş fırçala
*banyo yap
Bide bunlarla uğraşıyorum ya...-------3 saat sonra----
Nihayet temizlendiğimi hissetmiştim. Televizyonda mükemmel bir parça çalıyordu.
"Sia:Bird set free" son ses açtım.
Tüm ev sia ile yankılanıyordu. Kapı çaldı. Açtığımda Norveç karşımda duruyordu.
- Neden geldin?
- Seni deli gibi seviyorum.
- Norveç bişeyleri özlüyorsun evet.Ama bu ben değilim. Sen yanlış kişidesin belkide. Ya başkasına aitsen?
- Ben sana aidim. Sen mükemmel bir insansın. Ben bir hata yaptım evet. Ama bilmeden konuşamazsın. Duygularını merak etmiştim. Lanet olsun!! Kylie ile gerçek olan hiçbirşey yok. Ben seni özlüyorum.
- Git buradan
İçeriye tam gidecekken kolumdan tutup dudağıma yapıştı. Tam o anda Mate geldi ve Norveç hızlıca orayı terketti.
- Üzgünüm, böldüm.
- Yo yo..
- Marry bizim ilişkimiz bitti.
- Mate belkide gereken budur he?
- Marry.. Sen gerekenden de fazla iyi bir kızsın. Üzgünüm ben senin kadar iyi düşünemiycem.İçeriye girdik. Yanık kokusu geliyordu. "Lanet olsun" sucuklu makarnam yanmıştı. Mate ile birlikte pizza çağırdık. Yemekten sonra sigara içmek için balkona çıktık. Mate bana eşlik etti.
- Mate içmek ister misin?
- Olur
Sigara içerken sadece sustuk. Hiç konuşmadık..
Neyse ki artık işe gerek kalmadı.
Bursluluk maaşı almak ne kadar fakirce olsada yapıcak bişeyim olmuyordu.- Mate eve aldığımız kedi nerede?
- Haa o pamuk sarması tombul şey mi? Onu dışarıya attım.
- Bunu yaparken canın acımadı mı?
- Yoo gayet acımadı.
- Sevgilin nasıl biriydi?
- Senin kadar iyi kalpli
- Anladım.Konuşmayı burada bitirmiştim.
Okula gitmek için erken uyancaktım. Hemen uyudum.---------06:49-----
Yeni kıyafet biraz bakım sonrası bir insankızına dönmüştüm. İnsanoğlu ne ya ayrımcılık olmaz. Kahvaltıdan sonra okula geçtim. Mate gelmicekti okula.- kızlarr duydunuz mu yeni bir çocuk gelmiş
- mükemmel yakışıklı yaa
- şimdiden söyliyim o benim.Okulun dedikoducuları gene toplanmıştı. Lahana suratlı turşu sulu cips kafaları sizi. Onları umursamıyordum. Hep dedikodu hep nereye kadar canımm.
Okula girdim. Biriyle çarpıştım.
- Önüne baksana kızım!!
- Sen çarptın. İnsan özür diler.
- Ya kusura bakma okula yeni geldim moralim bozuk.
- Banane bundan neyse bayOradan uzaklaştım. Zaten nerede dert bana denk geliyordu. Sanki mıknatıs vardı. Telefonu cebimden çıkarttım ve internete girdim. Facebook açtım. Norveç ' in hesabına girdim. Neredeyse beğenileri 1 milyonu buluyordu. Koridorda telefonla uğraşırken Bay momsen;
- " Aa şu burslu kıza bak. Bursluyum diyor ama elinde en iyi telefonlardan biri var. Kız loto mu vurdu? hahahah
- Neden sürekli benle uğraşıyorsunuz? Burslu olmak suçmu? Yada fakir olmak? Yada ailesiz olmak. Bunları koridorda bağırarak söyledim. Tüm okul duydu. Bir anda nefes alamadım. Ve ağlıyarak okuldan çıkıp, sahile gittim.Evet ailem yoktu. Evet fakirdim. Evet çirkindim. Evet mükemmel değildim. Ama artık yeter. Ağlarken biri yanıma geldi
- İyi misin?
Arkama döndüm. Okula gelen yeni çocuk yanıma gelmişti. Ama artık Norveç' ten sonra kimseye güvenmiyordum. Cevap vermek istemedim. Bu yüzden sessiz kaldım.
- Adın ne
- Marry
- Marry burslu olmak, fakir olmak suç değil ki! Seni ağlarken görünce içim gitti.
- Senin adın ne?
- Chris
- Chris bak seni anlıyorum. Ama sana güvenmek istemiyorum.
- Marry bak bende sevgilimden ayrıldım. Onu sevmiyordum.
- Chris buraya neden geldin?
- Senle çarpıştığımızdan beri iyi değilim. Okulda seni kesiyordum. Açıkçası senden etkilendim.
- Ciddi misin?
- Evet seni tanımak istiyorum.
Norveç kadar popüler, yakışıklı. Evet Norveç kylie ile bana yapmıştı yapacağını.
- marry sevgilin var mı?
- yok
- Artık var
Mükemmel bir teklifti. Baya romantikti.
- Eve bırakmamı ister misin?
-Yoo gerek yok
- Ama yarın okula ben bırakırım.
- Olur (sahte bir şekilde gülümsedim)
- Herkes yoluna gitti.
Eve geldim. Mate ile biraz sohbet ettik.
- Marry herşey bitti.
- Unut artık.
- Lanet olsun chris denilen varlığı unutamıyorum.
Ne tepki vereceğimi bilemedim. Chris?? İnanmıyorum. Bunu mate' e yapamazdım. Norveç vardı işte. Offf ne yapacaktım?
- Marry neden sustun?
-
- Marry!!
- he, pardon dalmışım. Neyse ben bir mutfağa bakayım.
- TamamChris he ya bana neden denk gelir ki? Bu sefer bitmiştim. Bilseydim teklifini kabul etmezdim. Sigara içtim. Neyse ki bağımlı değilim. Olamaz buda bitmişti. Bir paket daha almam gerekiyordu. Ya bağımlı olduysam?
Dışarıya çıktım. Dışarıda bir sürü havalı kız. Kendini bişey sanan insanlar, sese bile tahammülü olmayan kişilikler. İnsanlar hep bir kusur arayışı, bir önyargı yeter be. Yaşayıp gidiyoruz ama Ya sonra?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çıkış Yok
LosoweBir insan ne kadar yalnız olabilirdiki? Aşık olmak neydi? Bilmiyordu! Bu zamana kadar güçlü kalmayı başaran bir kızın hikayesi... Hiçbir kitabı kapağına göre yargılayamazsın. ~~Yağmur çaglı ~~