MULTİMEDYA: EYLÜL
Her ne kadar kafa dinlemek için motorda son hız gitsem de kafam bir türlü dağılmıyordu. Berk'in tavırları bugün beni gerçekten yıpratmıştı diyebilirim. O benim ikizim canım nasıl olur da bir kızın karşısında beni böyle küçük düşürebilirdi. Sanki bana gelip anlatsaydı ben karşı çıkardım sanki onu terslerdim oysaki onun adına mutlu bile olabilirdim ama aşık olduğu kız Başak dışında ki bir kız ve beni küçük düşürmeden anlatsaydı.
Peki ya o ne yaptı beni küçük düşürmeyi seçti? Aklıma o anlar geldikçe sinirlerim daha da gerildi. Zaten Berk'in yanından giderken arkamdan Tuğçe yani benim kız kardeşim diyebileceğim kişi gelmeye kalkmıştı ama izin vermemiştim. Hadi Berk aşık oldu gözü görmedi de yaptı peki ya benim kardeşim dediğim insanlar nasıl olur da beni küçük düşürmüşlerdi? Kafam o kadar allak bullak olmuştu ki Ayşe teyzemin yanına gitmek istedim,gidip onun yanında rahatlamak istedim.
Gösterişi seven bir tipim yoktu sadece dedem olacak o adamı sinir etmek için boş yere para harcaması yapıyordum ama bu sadece onu mutlu ediyordu. Onun için motoru mahalleden biraz uzak bir yere park edip gidiyordum eski ailemin yanına.
Motoru kenara çekip tek hamlede üstünden indim. Sırt çantamı da tek omzuma aldıktan sonra saçlarımı elimle düzelttim ve ilk önce marketin yolunu tuttum. Eskimiş yıpranmış gece konduların olduğu bir mahalleydi burası. Ayşe teyze ise yetimhanede temizlik işleriyle uğraşan bir kızı olan kendi hallerinde insanlardı. Gülşah yani Ayşe teyzenin kızı aslında baş düşmanlarımızdandı. Okulda Akınların tayfasındandı ve bundan her zaman mutlu olmuştu. Ona onların çok serseri tipli olduğunu her ne kadar anlatsam da beni dinlemez kendi bildiğini yapar olmuştu bende artık pek müdahale eder olmadım. Sadece Gülşahla küçüklükten beri tanıştığımız için uyarmıştım o kadar. Ayşe teyze de anlaşmadığımızı zamanla anlayıp üstümüze gelmez olmuştu.
Eskiler güzeldi herşeyiyle... Bir kere yanımızda Yaren vardı. Aklıma onun gelmesiyle başımı iki yana salladım ve kendimi toparlamaya çalıştım zaten bir saat önce artık yalnız kalmıştım bir de atak geçirip ortada kalmak istemiyordum. Ne zaman markete girip boş boş raflara baktığımı fark etmemiştim bile. Akın'ın alayla söylediği sözler beni başımın içerisinde ki dünyadan gerçek dünyaya getirmişti.
"Ooo Eylül hanım siz böyle ufak marketlere gelir miydiniz?" Küçümser bakışları ve alayla karışık gülen yüzü sinir kat sayımı tavana çıkarmıştı. Ben hiç bir zaman geldiğim yeri unutmamış aksine o şekilde yaşamaya gayret etmiştim ama dedem olacak insanı sinir etmek için dışarıdan gerçekten şımarık zengin kız havası mı çiziyordum?
"Seninle uğraşacak vaktim yok Akın git kendine başkasını bul dalga geçmek için!" Akın'ın yüzünde ki şaşırma ifadesine gülsem mi ağlasam mı bilemedim. Normalde benden ters tepki beklerken ben sadece bulaşma demeye getirmiştim lafı. Her neyse onu umursamadan sepettekileri kontrol ettim.Sepete Ayşe teyzenin sevdiği çikolataları da aldıktan sonra pasta içinde malzemeleri tamamlamıştım.
"Cidden sen misin Eylül normalde bana bulaşman gerekirdi ne o yoksa Berklerle aranız bozuk diye kendini güçsüz hissetmeye mi başladın?" Yeterdi ama! Yüzüne tokadı yapıştırdıım.
"Sence güçsüz müyüm hala Akın, benim güç aldığım kişiler onlar değil kendimim
Ben ölmediğim sürece gücüm her zaman aynı seviyede hatta bugünden sonra kat be kat artacak bundan sonra sizde kendinize dikkat etseniz iyi olur." dedim ve kasaya doğru gitmeye başladım.Hak etmişti nasıl olurda beni o şekilde eziklemeye çalışırdı. Benim güç aldığım kişiler her ne kadar onlar olsada artık onlar değildi biliyorum. Akın'a dediğim gibi benim gücüm kendimdeydi artık.
Marketteki işimi hallettikten sonra kendimi sakinleştirmek için şarkı mırıldanmaya başladım. Ayşe teyzenin o sıcak yuvasını da gördükten sonra içimde tarif edemediğim duygular oluştu her zaman ki gibi. Küçük bir kız çocuğunun bana çarparak Ayşe teyzenin o tahta neredeyse düştü düşecek olan kapısını gıcırdatarak içeri girdi. Kızın bu haline gülümseyerek baktıktan sonra omzumla kapıyı itiyordum ki. O küçük kızın dedikleri kulağımda uğuldamaya başlamıştı. Ellerimde ki poşetler düşürmemek için sımsıkı sarılmışken kızın sözleri bir kez daha dank etmişti bana.
"Reisin kızı biraz hastalanmış Ayşe teyze seni çağırmamı istedi." dediği kelimeler her an beynime şimşek gibi çakarken ben hala olduğum yerde kalmış duyduklarımı idrak etmeye çalışıyordum. Reis gelmişti. Hemde bir kızı vardı öyle mi?
Kafamı yerden kaldırdığımda Ayşe teyzenin endişeyle bana baktığını gördüm. Bakışlarında sadece endişe yok üstüne birde korku vardı. Saf bir korku... Bana yalan söylediği için tepki vereceğimi düşünmüştü sanırım. Aslında haklıydı da nasıl olurda beni haberdar etmezdi. Ayşe teyzenin bana yaklaştığını farkettiğim zaman elimdeki poşetleri yere bırakmıştım ve arka bile bakmadan hızlı adımlarla mahalleden çıkmaya çalışıyordum.
Biraz sonra adımlarım hızlandı ve koşmaya başlamıştım. Başıma giren o keskin ağrı atak geçireceğim anlamına geliyordu. Motorun oldugu yere kadar koştuktan sonra yere diz çöktüm. Atak geçirmeye çoktan başlamıştım ve beni sarıp sakinleştirecek bir kişi bile yoktu. En önemlisi Berk yoktu. Nasıl olurda beni bu şekilde bırakırdı. Hiç mi düşünmedi atak geçireceğimi? Ellerim bedenimden bağımsız hızlı bir şekilde titremeye başlarken ayaklarımı yere tamamen uzatıp artık onlarında titremesine izin vermiştim. Başım yana düşmüş gözlerim kararırken. Bir bedenin gelip sarılmasıyla kapanacak olan bilincim bir kaç saniye daha açılmıştı. Kucağa alındığımın farkındaydım ama bilincim kapanmak için can atıyordu neredeyse. Artık dünyadan tamamen bağımsız şekilde kendimi tamamen teslim ettim karanlığa....
EVET ARKADAŞLAR CİDDEN KUSURA BAKMAYIN YGS YE 1 AY KALDI NEREDEYSE ARADA BİR ZAMAN BULDUKÇA KISA KISA YAZDIM VE BÖLÜM PAYLAŞMAYA ÇALIŞTIM.
YORUMLARINIZI BİLMEK GERÇEKTEN BENİ YAZMAK İÇİN DAHA ÇOK HEVESLENDİRİR LÜTFEN YORUM VE OY VERMEYİ UNUTMAYIN SEVİLİYORSUNUZ :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAP-KAÇ
Teen FictionHer şey ufak bir şakayla başlayıp ağır bedellerle sonuçlandı. Peki ya bu bedelleri ödeyecek olan çocukların hayatları ne olacak?