Diecisiete - final

266 45 32
                                    

Duyduğum gök gürültüsüyle birlikte olduğum yerde irkildim.

Kapının önüne geldim. Belki de sonuncu kez...

Kahretsin ki ilk günde olduğu gibi hissetmiştim. Arkamda duran ağacın hemen altındaki çalılıklardan ilk mesajımı Luke'a, atmıştım. Belkide baştan beri yalnızca bir hataydı. Umarım tüm bi' hayatım boyunca hata olarak kalmaya devam etmezdi...

Paketi yere koymadan önce burukça gülümsedim.

Tanrım! Bunun 'bir son' olmasını istemiyordum.

" Kapının önünde dikileceğim belki birazdan kapıyı açarsın ve içeriden çıkarsın. Sana kendimi tanıtırdım ve bana herşey için teşekkür edip sarılırsın. Hadi ama Luke yağmuru seversin sen. Gel ve beni gör. " neden mırıldandığımı bilmiyordum.

Beni istemediğini hatırlayarak çoktan akmaya başlamış olan göz yaşlarımın farkına yeni vardım. Silmeye tenezzül dahi etmeden gözlerimi kapattım.

" Şimdi üçe kadar sayacağım ve kapıyı açıcaksın Luke, bunu biliyorum." Dudaklarımdan bir hıçkırık kaçtı. Ve bir tane daha...

"Bir..."  Olduğunca yavaş sayıyordum. O lanet, kapının açılmayacak olmasından korkuyordum.

Uzun süre bekledim. O kapı açılmayacaktı. Hıçkırarak ağlamaya başladım. Omuzlarım sallanıyordu.

"Üç!" kapı açılmadı.

Ağlayarak başımı eğip arkamı döndüm.

"Hadi ama birileri mızıkçılık yapıyor." Tapılası sesin sahibini anlamam için yüzüne bakmam gerekmesede, yaşadığım şokla başımı hiddetle kaldırdım.

"Bildiğime göre bir ve üç arasında bir sayı daha vardı." Yüzündeki sırıtışla, karşımda benimle yüz yüze konuşurken görmenin etkisiyle afallayıp olduğum zemine kaynaşmıştım resmen.

Göz yaşlarım artarken yalnızca fısıldayabildim, "Luke?"

Sırıtırken, arkasında sakladı elini çıkarıp, tuttuğu 'Papatya Tacı'nı başına taktı. Ona gönderdiğim ilk paketteki taç...

Tanrım, bu kadar çekiciyken aynı zamanda bu kadar tatlı ve şirin olmayı nasıl başarıyordu.

Ağlamaya tekrar başladığımda kaşları çatıldı ve ilk gün benim saklandığım çalılıktan çıkıp yanıma koca adımlarla geldi.

"Sen... Beni kandırdın!" Yaşadığım şok, öfkemi körüklemeliydi. Aksi takdirde şu an kendimi kaybetmiş bir şekilde Luke'u boğana kadar sarılmak istiyordum.

Olanlara anlam veremezken onun kollarını, bedenimi sıkıca kavrarken buldum.  Beklemeden karşılık verip başımı göğsüne koydum.

Başını eğip dudağını kulağıma yaklaştırdı. Sıcak nefesini hissettiğimde tüm bedenim ürperdi, "Seni seviyorum, Daisy."

Onu kendimden uzaklaştırıp şaşkınlıkla yüzüne baktım. "Sen... s-Sen hatırlıyorsun?"

'Ciddi misin?' dercesine bana bakıp gülümsedi, "Biliyor musun Daisy sen ilk bıraktığın paket ile kapının önünde dikilirken seni görmüştüm. Çocukluk aşkım ile aynı şehirdeydik, nihayetinde beni görmeye gelmişti, diye düşünmüştüm. Hadi ama Daisy bu kadar saf olamazsın, ilk gün seni odamın camındayken görmüştüm. Sanırım daha dikkatli olup camı kontrol etmediğin için sana bir teşekkür borçluyum." Kıkırdadığında büyülenmiş gibiydim.

"Seni uzaklaşırken gördüğümde bir terslik olduğunu düşünmüştüm. Sen o çalılıklardayken bana gelen mesajın, kimden olduğu pekte tartışılamazdı."

"Madem ben olduğumu biliyordun. Neden bunu baştan söylemedin?"

"Bunun için beni yargılama ama, sanırım hoşuma gidiyordu. Yani yaptığımız bu iş..." Elini ensesine götürüp ovarken gülümsedi. Başını eğdi, utandığı zamanlarda yaptığı gibi.

"Senin bana o tatlı paketleri bırakman ve o gözlükler." Kahkaha atarak gözümdeki güneş gözlüklerine eli uzandı.

"Bunların seni ele vermeyeceğini mi düşünüyordun?" Ve şapkamıda çıkarıp yere attı.

Elleri bu seferde elimdeki pakete uzandı.

"Sanırım bunun içinde ne olduğunu ikimizde biliyoruz." Göz kırparken kutunun kapağını kaldırdı.

İçinden çıkardığı 'Papatya Tacı'nı alıp, kutuyu eğilip yere koyduktan sonra gözlerimin içine bakarken başıma yerleştirdi.

"Karşısındakini en iyi şekilde tanıyan tek kişi siz değilsiniz leydim." Reverans yaparken kıkırdadım.

Ona sarılırken . Koca kollarını belime sarıp beni kendine bastırdı.

"Tanrım. Luke sen gerçeksin." Güldü. Güldüm.

"Daisy?"

"Huh?"

Dudakları saniyesinde dudaklarımı buldu.

Bu anı bozmamaya çalışarak karşılık verdim.

Geri çekildiğinde alnını alnıma dayadı;

"Herşey için teşekkürler!" Gülümsedi.

"Seni seviyorum Luke Robert Hemmings!"

"Bak bu  beklenmedikti."

Kıkırdadım,

"Seni seviyorum Daisy."

DAİSY | hemmingsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin