"Senin şu uzaylılar ne ara geliyor söylesene bu aralar canım acayip lahmacun çekiyor da"
Marley kulaklarını ve gövdesini büyük bir dikkatle duvara dayadı. Önce birkaç saniye dinledi ve mırıldanmaya başladı.
"Geliyorlar Jessi!, yakındalar onları duyabiliyorum.
Gözlerimi devirip içimden küçük bir off çektim. Yeminle kahveye konulan tuz gibi hissediyorum. Ne işim var benim burda? Rica etsem birileri beni acilen kusabilir mi? Bir an önce burdan çıkmak istiyorum yoksa ben kusucam.
"Sahiden en son geliyorlar diyeli bir ay oluyor nerde kaldılar ?"
"Uzay gemileri bozulmuştur."
"Otostop çeksinler"
Marley söylediklerimi kulak ardı ederek duvara yapışıp dinlemeye devam etti. Bense iki saattir istifimi bozmadan oturduğum ranzamdan aşağı inerek koridora yürüdüm. İleri derece hastaların kapatıldığı koğuşlardan farklı bağırma sesleri sürekli tekrar eden rutin bir müziği andırırcasına devam ediyordu.
"Jessicaa!"
Bana adımı kısaltmadan hitap eden tek kişi Hazel olduğundan şaşırmadan arkamı döndüm. O da bu cehenneme pusu sonucu düşürülmüş masum mahkum arkadaşımdı.
"Ne oldu?"
"Bilmiyorum."
Kumral uzun saçları ve ela gözleriyle güzellik abidesiydi. Ancak bu sefer güzelliğini gizleyen tedirgin gözleri dikkatimi çekmek için ön plandaydı.
"Nasıl yani?"
"Biri bizi buradan çıkarmak için geliyor sanırım."
Bunu Marley'in uzaylı dostları ya da tımarhanenin ileri görüşçüsü olan Henry'nin kainleri söylese rahatlıkla başımı çevirip gidebilirdim. Ancak bu sefer konu oldukça ciddi görünüyordu.
"Bunu iki yıldır binlerce kez duydum. Ancak ilk kez senden duyuyorum. Bir özentilik yapıp delirmeye karar vermedin umarım!"
Hazel başını olumsuz anlamda salladı.
"Koğuş bekçileri konuşurken duydum. Durumu ağır olmayanlardan birini seçeceklermiş. Zengin birinin ona bir teklifi falan olacakmış sanırım.
"Kim bir deli ister ki? O kadar zengin olan biri bir gün sıkılıp her şeyim var bir delim eksik demiş olamaz değil mi?"
Hafifçe kıkırdadı."Bu hafta sonu gidiyoruz Jessica! Buna hazır ol! Sanırım uzaylılardan sipariş vermek yerine dışarda özgür olabileceğiz."
Nerden çıktığı belli olmayan bu olay saçma da olsa tek umut gibi bir şeydi. Tomas'ın hala icat edememiş olduğu uçan arabaya binemeden buradan gidecektik. En çok da buna sevinmiştim (!)
Hazel'e en sıcak gülümsemelerimden birini gönderdim
"Sanırım çıkınca ilk işim lahmacun yemek olacak!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sahte Prenses
Teen Fiction"Ben deli değilim!" diye bağırdım. Artık bilinen bir filmin tekrar eden repliği haline gelmişti delilerin 'deli değilim!' demeleri. Burası akıl hastanesiydi, tımarhane, cehennem... Buradaki herkes deli kabul edilirdi. İçlerinde sahiden deliler de v...