2. BÖLÜM

506 122 15
                                    

Multimedya: Melisa 

Annemin "Hadi kalk kızım" demesine fırsat vermeden bugün erkenden uyandım. Dün olan olaylar aklımdaydı. Bir süreliğine aklımdan çıkarıp banyoya giderek elimi yüzümü yıkadım, işlerimi hallettim. Giysi dolabımın karşısına geçip kendime siyah dar pantolon, siyah tişört ve yeşil montumu seçtim. Siyah bir sırt çanta ve ayağıma saçımla uyumlu olduğunu düşündüğüm kırmızı botlarımı giydim. Tişörtün bir kenarını pantolonun içine soktum, saçımı da sıradan bir at kuyruğu yaptım. Bu sırada annem içeri girdi. Beni görünce gözlerini biraz daha açtı. Şaşırmış olmalı kadın haklı tabi.

"Hayırdır kızım sen iyi misin? Ateşin mi çıktı yoksa?" diye sordu. Ben de ona "Hayır validem bugünlük erken kalktım" diyerek gülümsedim. Anneme doğru yürüdüm. Her zamanki gibi sulu sulu öptüm. Birlikte kahvaltı masasına giderek oturduk. Her zaman olduğu gibi "Goodmorning Soyden Familys" dedim. Sesim yüksek çıkmış olmalı ki babam yerinden sıçradı. Sonra bana "Kızım sabah sabah nereden bu enerji?" dedi. Ben de babama sırıtarak "Her zamanki halim babacığım" dedim. Babamı da öptüm. (Onu sulu sulu öpemem yoksa bana fena kızar.) Annem yine donatmış kahvaltı masasını. Ve tabi benim vazgeçilmez yemeğim 'menemen' de sofrada. Tepkisiz kalamam tabii ki. "Woow döktürmüşsün yine valide hanım." Deyip önümdeki menemeni yemeğe koyuldum. Annem "Afiyet olsun" dedi.

Annemin hoşlanmadığı şeylerden biri de yemek yerken ağzını şapırdatmaktı. Ben de onu birazcık kızdırmak için ağzımda yemek varken "Anne çok gozol olmoş." Dedim. Annem kaşlarını çattı ve bana kötü bakışlar göndererek "Sen bir daha öyle konuş bak bir daha yemek yiyebiliyor musun?!" dedi. Ağzımdaki yemeği yuttuktan sonra anneme köpek yavrusu misali baktım. "Yemezler canım başka kapıya." Diye tepki verdi. "Tamam anne sana bir daha böyle şeyler yaşatmayacağım" diyerek gülümsedim ve ekledim. "Ben okula geç kalmayayım. Gidiyorum" dedim. İkisine de el sallayarak çantamı ve telefonumu koltuğun üzerinden alıp evden çıktım. Dışarısı soğuk olmasına rağmen çok güzeldi. Ben galiba soğuk havaları daha çok seviyordum.

Remzi abi beni bekliyordu. Başımla selam verip hemen arabaya bindim. Araba yolculuklarında genelde uyuduğum için sıkılmazdım da. Ama bugün uyumak istemiyordum ve doğrusu canım sıkılmıştı. Remzi abiye "Radyoyu açar mısın Remzi abi" dedim. Remzi abi hiç düşünmeden "Tabi Pelin 'cim" dedi. Radyoyu açtı. Ankara'nın bağları çalıyordu. Remzi abi ön aynadan bakarak güldü. Ben de gülümsedim ve otomatik olarak şarkıya eşlik etmeye başladım. Bu şarkıda beni kendine çeken bir şey vardı ama henüz çözememiştim.

Okula gelmiştik. Remzi abiye teşekkür edip arabadan indim. Vakit kaybetmeden sınıfıma gittim. En ideal sıram olan arka sıraya oturdum. Erken gelmiştim ve daha dersin başlamasına 10 dakika vardı. Başımı sıraya gömdüm. Başımı kaldırdığımda hoca sınıfa girmişti. Hiç istifimi bozmadım. Cırtlak sesiyle "Günaydın gençler" dedi. Zaten matematik dersini sevmiyorum bir de bu hoca gelip beni hayattan soğutuyor. Derse başladı. 5 dakika falan konuyu anlattıktan sonra beni fark etti. Tam uykuya dalacaktım ki omuzumdan dürtükledi. Cırtlak sesiyle "Kızım neden uyuyorsun kalk dersi dinle." Dedi. Başımı kaldırıp hocaya baktım. Samara gibi birbirine dolanan saçları ve o katarak bağlamış dişleriyle bana bakıyordu. (Ciddiyim) "Hocam zaten sizin sesinizden uyuyamadım merak etmeyin." Dedim. Sınıftaki herkes gülüyordu. Hoca kargadan beter sesi ile "Çabuk sınıftan çık beni bekle!" dedi. Ben de yerimden kalkıp inadına kulaklarımı elimle kapatıp hızlıca sınıftan çıktım. Zaten dersin bitmesine de az kalmıştı. Zil çaldı. Hoca sınıftan çıktı ve bana "Şimdilik seni müdüre havale ediyorum. Eğer bir daha böyle terbiyesizlik yaparsan müdüre de gidemezsin haberin olsun." Diyerek yanımdan ayrıldı. İçimden 'neyse ki babamlar var, sana da gününü göstercem cırtak kadın' diye geçirdim. Sonra da müdürün odasına doğru yol aldım. Müdürün kapısını tıklattıktan sonra içeri girdim. İçeri girmemle dün kavgada Sude'yi koruyan çocukla göz göze geldik. Şaşırmıştım. O da beni görünce şaşırmıştı. 'Karşılaşmamız böyle olmamalıydı' diye aklımdan geçirdim. Gözlerimi çocuktan ayırıp müdüre baktım.

"Hayırdır kızım ne oldu?" diye sordu. Ses tonumu ve yüz ifademi ağlamış gibi yaparak "Matematik hocası Zeynep hoca bana sınıfın ortasında bağırdı ve beni sınıftan kovdu." Dedim .Müdür kaşlarını çatarak "Ne, nasıl?" diye sordu. Olanları anlattım. (Bu arada müdürle tanışıyoruz. Babamın yakın arkadaşı. O yüzden bu kadar rahat davranabiliyorum.) Müdür bir süre duraksadıktan sonra bana "Tamam kızım ben o işi hallederim. Eğer bir daha olursa Zeynep hoca hakkında dilekçe yazarız" dedi. Başımı sallayıp tebessüm ettim. Aldığım cevaptan memnun kalmıştım. Bir diğer değişle içimin yağları eridi. Pot kırmamak için kendimi toparlayıp hüzünlü tavırlarla "Tamam hocam" dedim. Odadan çıkmadan önce çocuğa bir bakış atıp odadan çıktım.

'Müdürün yanında ne işi vardı ki?'

****



bkmgs123

sevvalderin

KIŞ MASALIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin