5. BÖLÜM

316 67 8
                                    

Medya: Melisa

İyi okumalar :*

Melisayla beraber sınıfa girdik. Her zamanki gibi en arka sıraya geçip oturduk. Kendimi rahatlatmak için arkama yaslanıp derin bir nefes aldım. Bu beni biraz rahatlatıyordu. Melisa'ya

"Bu ders ne? Ona göre uyuyacağım" dedim.

"Çok ilgilisin maşallah. İngilizce ders."

İngilizce deyince gülümsedim. Bu dersi seviyordum. Hatta İngilizce diziler izleyerek İngilizce'mi geliştirmiştim. Supernatural ve Teen Wolf favori dizilerimdir. Çantamdan kitap ve defterimi çıkardım. Melisa bana şaşkınca baktı.

"Senin İngilizce notun düşük değil miydi? Nasıl oluyor da sevebiliyorsun bu dersi ya."

"İyi hatırlattın İngilizce hocamız notları açıklayacak bugün" dedim. İlk sınavım kötü geçmiş olabilirdi ama o gün sınav olduğunu unutmuştum. Kendime güveniyordum.

Bu sırada hoca ellerinde sınav kağıtlarıyla içeri girdi. Klasik giriş konuşmasını yaptık.

"Good morning class."

"Good morning teacher."

"Sit down."

Yerime oturdum. Hoca konuşmasına devam etti.

"Bugün notları okuyacağım. Kimse itiraz etmesin. Hepiniz öğreneceksiniz notlarınızı" dedi. Teker teker notları okumaya başladı.

"Ayşe 50

Yasemin 40

Murat 45

Gizem 70

..."

Sıra bana gelmişti. Merakla ayağa kalkıp hocanın notumu söylemesini bekledim.

"Pelin" deyip beni gözleriyle süzdü. "90" dedi. Şaşırdım. Tamam sınavım güzel geçmişti ama bu kadar beklemiyordum. Ölmeden önce son bir iyilik yapmış olmalıyım diye düşündüm. Yerime oturdum. Melisa'ya baktım. Anlamsızca bana bakıyordu. Şaşırmıştı. Melisa'ya aynı şekilde baktım. Sonunda dayanamayıp

"Ne bakıyorsun öyle be" dedim.

"Kızım sen uzaydan falan mı geldin. Heh doğru söyle öyle dimi" dedi. Gözlerimi devirdim.

"Salak salak konuşma."

Aklıma Aykut Elmas'ın Vine'si geldi. Hoca "Melisa" deyince Melisa ayağa kalktı. "31" dedi. Melisa afallamış bir şekilde yerine otururken "Kızım sen cenabet misin?" deyip güldüm. Melisa bana 'Görüşücez senle' bakışı attı. Ben de ona 'yav he he' bakışı attım. Sonra ibnelik olsun diye koluna sertçe vurdum. Hemen ciyakladı tabi. Hoca bize bakıp "Ne yapıyorsunuz?" dedi. Melisa tam söyleyecekti ki öne atılıp "Bir şey yapmıyoruz hocam" dedim. Hoca hala bize bakıyordu. Ben de en masum sırıtışımı gönderdim. Hoca başka bir yere bakmaya başladı. Sonra zil çaldı. Melisa'ya dönüp

"Bugün okuldan erken mi çıksak?" dedim.

"Aaa olur mu şimdi matematik hocasının dersi var" Gözümde matematik hocası belirdi. Hemen düşüncemden çıkarıp "Hadi kalk gidiyoruz" dedim. Sıranın üstündeki eşyaları toparladıktan sonra çıkmaya hazırdık. Sınıftan çıkarken Remzi abiye gelip bizi alması için mesaj attım. Melisayla birlikte okulun bahçesinde oturmuş, bankta Remzi abinin gelmesini bekliyorduk. 20 dakika olmuştu. Melisa bana köpek yavrusu bakışlarını gönderip karnını gösteriyordu. Acıkmıştı ve ben de acıkmıştım. Şapşal.

"Remzi abi gelir birazdan. Pizzacıya götürürüm seni. Ben ısmarlıyorum" deyip gülümsedim. Melisa boynuma atlayıp "Bir tanesin sen!" diye bağırdı. Bu sırada Remzi abi arabasıyla okulun önünde göründü. Melisa'ya Remzi abinin geldiğini gösterdim. Çantaları sırtladığımız gibi koşarak arabaya bindik.

"Trafik vardı ondan geç kaldım" dedi.

"Hayırdır kızlar?"

"Bugünü kendimize ayıralım dedik Remzi abi, Evvet Pizza'ya gidelim" dedim.

Müzik eşliğinde keyifli bir yolculuk yaptık. Evvet Pizza' ya gelmiştik. Arabadan indik. Remzi abi camı açıp "Kaçta alayım sizi?" diye sordu. "2 Saat sonra" dedim. Melisayla birlikte içeri girdik. En sık geldiğimiz yerlerden birisi de burasıydı. Dekorasyonunu çok seviyordum. Duvarları gri renkte duvar kağıtlarıyla kaplanmış, küçük duvar lambaları, geniş kırmızı, siyah koltuklar ve beyaz masalar. Buranın sadece dekorasyonu değil pizzaları da çok güzeldir. İçerisi her zaman karanlık olurdu. Duvar lambalarının ışığıyla aydınlanırdı.

Boş bir masaya geçip oturduk. Garson gelip menüyü bıraktı. Guruldayan karnımızı duyabiliyordum. Melisa'ya bakıp ne alacağını sordum. "Her zamankinden" diye cevap verdi. Garsona dönüp siparişi verdim.

2 Orta boy pizza

2 Orta boy patates kızartması

2 büyük asitli içecek.

Tam bir pizza aşıkları. :) Tek oturuşta hepsini bitirebilme özelliğimiz vardı bizim. Yemeğimizi yedikten sonra hesabı ödedim. Ve kendimizi dışarı attık. Remzi abiye çağrı attım. 5 dakika sonra yanımızdaydı. Arabaya binip evin yolunu tuttuk.. Melisa arabada bana "Çok yedik, biraz yürüsek mi?" diye sordu. İyi fikirdi. Biraz yürüsek fena olmazdı. "Olur" dedim. Remzi abi arabayı durdurdu. Arabadan indik. "Dikkat edin kızım" dedi. Ben de "Merak etme bize bir şey olmaz. Teşekkür ederim görüşürüz" diyerek el salladım. Sahile indik. Yavaş yavaş yürümeye başladık. O kadar çok yemiştik ki zar zor yürüyorduk. Melisa telefonu çıkarmış bir şeylerle uğraşıyordu. Köşedeki bankı gösterip "Gel oturalım" dedim. Oturduk.

"Kanka baksana Cenk diye bir çocuk arkadaşlık isteği gönderdi" dedi. Telefona baktım. Fotoğrafı gösteriyordu. Oldukça yakışıklıydı.

"Kabul et bence. Fena yakışıklı" dedim. Gerçekten de öyleydi.

"Ettim" dedi. Bu sırada telefonum cebimden titredi. Alıp baktım. Bana da istek yollamıştı. Melisaya gösterdim. Önce telefona, sonra da şaşkınca bana baktı. Cenk denilen bu çocuk bizi tanıyor olmalıydı. Yoksa neden ikimize de istek yollasın ki? Fakat bir sorun vardı. Biz onu tanımıyorduk.

"Ben de kabul edeyim. Bakalım sıkıntısı neymiş öğreniriz."

"Tamam."

5 dakika sonra Melisa'ya mesaj yolladı. Yanaşıp baktım. "Merhaba" yazıyordu. Melisa da aynı şekilde "Merhaba" diye mesaj attı. Melisa'nın elinden telefonu alıp onun ağzından "Tanışıyor muyuz?" diye mesaj attım. 2 dakika sonra cevap geldi. Beklete beklete yazıyordu.

"Henüz tanışmıyoruz. Fakat senin gibi bir güzelliği tanımayı çok isterim."

Melisa'ya baktım. Mesajı gördüğünde sırıtmaya başladı. Dayanamayıp koluna hafifçe vurdum. Telefonu Melisa'ya uzatıp "Al konuş. Çok kaptırma. Daha tanımıyoruz" dedim. Melisa telefonu alıp yazışırken eve doğru yürüyorduk. Neden olduğunu bilmiyordum ama içimde Cenk ile ilgili garip bir his vardı...

***

Eve yaklaşmıştık. Melisayı dikkatli olması konusunda tembihledim. Akşam konuşmalara bakacaktım. Sonra da evlerimize dağıldık. Remzi abi annem ve babama okuldan erken çıktığımızı söylemiş olmalıydı ki eve girdiğimde geç geldiğim için azar yemedim. Hemen odama çıkıp kendimi yatağa attım. Çok yorulmuştum. Bir kaç saat kestirmeye ihtiyacım vardı. Telefonun alarmını kurup uykuya daldım.

Telefonun alarmıyla uyandım. Saate baktım. 2 saat uyumuştum. Telefona baktığımda ışığı yanıyordu. Mesaj gelmiş olmalıydı. Tabi ya! Yazışmaları okuyacaktım. Hemen doğrulup telefonu elime aldım. Cenk'ten bana mesaj gelmişti. Merakla mesajı açtım.

'Melisa elimde..."

Umarım beğenmişsinizdir. Cenk kim? Melisa'ya ne oldu? Mesajı gören Pelin ne yapacak? Hepsi ve daha fazlası 6. Bölümde! Takipte kalın :)

KIŞ MASALIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin