∞2 ∞

1.8K 218 74
                                    

13 Gün gibi kısa bir sürede 635  olmuşuz.Herkese teşekkürler! :)

Yıldızlarında tıpkı insanların gibi kurduğu hayalleri vardır.Benim hayalim ise uzayın sonsuz karanlığından kurtulup, mavi gezegenin içinde kendi ışığımı bulmaktı. March'ın dünya hakkında söyledikleri uzun zaman sonra tekrar hayal kurmama neden olmuştu.

Bir süre sessiz kaldıktan sonra''Yanılıyorsunuz! uygun yıldız kesinlikle benim!'' Diyerek karşılık verdim, sesimin tonu oldukça yüksek olmalıydı ki içerideki herkes işlerini bırakıp, bana dönmüştü.

''O halde sıradaki aşamayı seninde seveceğine eminim.'' Karşımda duran beyaz kapıyı işaret etti, oturduğum yerden kalkıp kapıya doğru yürüdüm. Önünde durduğumda içeri girip girmemekte tereddüt etmiştim çünkü sonunun nereye çıkacağını bilmiyordum.

"Bu kapının arkasında, ölümcül bir yaratığın beni beklemediğini  nereden bilebilirim?''

''Eleadora bir masalının içinde değiliz. Ayrıca dünyaya gitmek istiyor musun?''

Tereddütlü bakışlarımla kafamı evet anlamında salladım ve kapıyı açtım. Ama İçeride tehlikeli bir yaratık yerine, daha önce hiç görmediğim insanların yüzleri duruyordu.

''Bunlarda kim böyle? İnsanların burada ne işi var?''

"Dünyaya gitmek için bir insan bedenine girmen gerekiyor, aksi taktirde senin bir uzaylı olduğunu zannedebilirler. Gider gitmez haber başlıklarını süslemek istemezsin öyle değil mi?''

Kafam iyice karışmıştı, gerçekten bir insan olmak istiyor muydum? Anlaşılan dünyaya gidebilmek için buna mecburdum. Karşımda ise yüzlerce yabancı yüz duruyordu, hepsinin hikayesi farklı olmalıydı, peki ben hangi hikayenin kahramanı olmayı istiyordum? Küçük adımlarımla yürürken ayaklarımın beni hızla  çektiğini hissettim, beni odanın sonuna doğru götürüyordu. '' March! Neler oluyor böyle?''

''Ruhunun yeni bedenini bulmasına izin ver Eleadora." 

****  

Kendimi yeniden uzayın  boşluğunda buldum, yaşadığım onca şey sadece bir rüya mıydı? Büyük bir hayal kırıklığıyla yattığım bulutun üzerinden kalktım. Ama farklı bir şey hissetmiştim, bulutun üzerindeyken bacaklarım gökyüzünün sonsuz boşluğuna sarkıyordu. Bu nasıl olur? Bunlar tıpkı...tıpkı bir insan bacağı gibi! Tanrım! Rüya değildi yaşadığım şeyler rüya değildi! Mavi gezegenin yanına gidip üzerinde duran su birikintilerinden yeni görüntüme baktım, güneş rengindeki saçlarım ve gökyüzünü andıran mavi gözlerimle kusursuz görünüyordum.

"Yıldızlardan daha iyi görünüyorsun."

"Yıldızlara laf etme,onlar her zaman en iyisidir."  March söylediklerime epey gülmüştü.

''Ama yeni halimde fena sayılmaz.''

Uzayda zaman kavramının olmamasına rağmen koluna taktığı eskimiş saatine bakarak konuştu;

"Zamanı geldi, dünya seni  bekliyor. Dur! Az kalsın unutuyordum,bunu almalısın ama sakın telefon gibi göründüğüne bakma! O bir telefon değil, sadece acil konularda bana ulaşabilirsin.''

"Buna ihtiyacım olmayacağına emin olabilirsin." Diyerek elinden aldım.

"Elveda Eleadora." Cümleleri bittikten sonra her şey yavaş, yavaş karanlığa bürünüp yok oldu .

**********
Gözlerimi açtığımda dünyada olduğumu fark ettim, işte yıllardır hayalini kurduğum gezegen deydim!   Ama bir saniye! Dünya  yuvarlak değil miydi ? Nasıl böyle düz durabiliyor? Sanırım bunu düşünmek için bolca vaktim olacaktı. Tamamen kendime geldikten sonra yavaşça ayağa kalkıp etrafı inceledim,önümde neredeyse bulutlara değecek kadar yüksek bir bina duruyordu. Kafamı kaldırıp bakarken ağzıma küçük su damlaları kaçtı,az kalsın boğuluyordum. Bunlarda neyin nesi? Tanrım! Dünya hakkında öğrenmem gereken o  kadar çok şey var ki! Büyük binanın önünde dikilmeyi bırakıp kapısından içeri girdim,buranın ne olduğu hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu ama bir şeyler keşfetmeye hazırdım. Üst katlara nasıl ulaşabilirdim?  İşte bir kapı daha! Kapının yanına gidince oldukça şaşırmıştım çünkü diğerleri gibi açılması için herhangi bir kolu yoktu,üstelik çok sağlam görünüyordu. Açılması için elimle sertçe vurmayı denedim ama yinede açılmıyordu ''Kahretsin!'' 

''Bayan, bir sorun mu var?''

''Hayır! Hiçbir sorun yok.'' 

Yanıma yaklaşıp kapının solunda duran düğmeye bastı, ''İşte binebilirsiniz.''

''Teşekkür ederim, bilirsiniz  kapılar bazen sinir bozucu olabiliyor.'' Utanma denilen duyguyu ilk kez şu an yaşamış olmalıydım.

Üst kata çıktığımda seslerin geldiği yöne doğru yürümeye devam ettim. Sesler uzun koridorun sonundan geliyordu.

''İnsanlar zamanının ne zaman dolacağını asla bilemez, Tanrı sizi kutsasın!''

''Tanrı bizi kutsasın!''

  Bakmak için kafamı uzatınca içerideki herkes bakışlarını bana çevirdi,yaşlı adam bile konuşmasını yarıda kesmişti. Dışarı çıkıp March'ın bana verdiği telefon görünümlü şeyi cebimden çıkardım. Sadece acil konularda kullanmam gerektiğini söylemişti ama sonuçta buda bir acil konuydu değil mi? İnsanların içine yeni katılıyordum ve kesinlikle  rezil olmayı düşünmüyordum.

Elime alıp kurcalamaya başladım, nasıl çalışıyor bu şey! ''March,march beni duyuyorsan cevap ver!''

''Yine ne var?'' Benden bıkmış bir surat ifadesi takınmıştı.

''Kendime geldiğimde karşımda büyük bir bina duruyordu, merak edip üst kata çıktım ama sanırım herkesin dikkatini çektim.''

''Neler oluyor orada?''

''Bilmiyorum, sadece Tanrı bizi kutsasın! Diye bağırdıklarını duydum, birde yaşlı adamın önünde yatağa benzeyen bir şey duruyor.''

''Ah, sanırım cenaze törenine girmişsin, beni iyi dinle muhtemelen orada asılı büyük bir şey duruyor olmalı üzerinde ölen kişinin ismi yazar.  İsmini söyleyerek huzur içinde uyu! Diye bağırmalısın anladın mı beni?''

Etrafıma hızlıca göz gezdirdiğimde, duvarda asılı büyük İsa heykelinin üzerinde Evan Wilson yazdığını gördüm. Vakit kaybetmeden;

''Huzur içinde uyu Evan Wilson! Tanrı seni kutsasın!'' Diye bağırdım ama bir şeylerin ters gittiğini anlamam uzun sürmemişti. Kalabalığın içinden oldukça genç biri ayağa kalkıp konuştu;

''Bayan,Evan Wilson benim.''

TANRIM UZAYA GERİ DÖNMEK İSTİYORUM!

Evan'ın Yıldızı (KİTAP OLDU)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin