ABV-2. Bölüm

718 49 10
                                    

Selâmun aleyküm. Hikayemi okuyorsanız lütfen hayalet okuyucu olmayın. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

                                                      - BİSMİLLAHİRRAHMANRRAHİM  -

                              -Kur'an boş vakitte okunmaz,Kur'an okumaya vakit ayrılır.-

Gözlerimi zor bela açtım evet yeni bir gün ve ben sözlüyüm. Dünden sonra sabaha kadar ağlayıp dua ettim hayırlısı için. Abdest alıp sabah namazımı kıldım ve yine sonunda hayırlısı için dua ettim.

 Maalesef bir sene sınıfta kaldığım için hala lisedeyim isteyerek olmamıştı kanser iken nasıl okula gidebilirim ki bir çok konuyu çalışmama rağmen yinede kalmıştım. Kanserle savaşımızı ben kazanmıştım ama hala bir sıfır yenik gibiyim hayata bu çok kötü bir şey. Kalkıp elimi yüzümü yıkadım okul pantolonumu giydim. Okulda neredeyse tek kapalı bendim ve etek giymeme izi verilmiyordu çünkü  özel okul ve diğer öğrencilerin velileri bunu etik bulmuyormuş bu yüzden bende okul pantolonu kumaşından bol paça pantolon diktirdim. Üstüme gömleğim ile kazağımı giyip asker yeşili eşarp taktım son olarak ta uzun hırkamı giyerek hazır duruma geldim.

Gittiğim okul Özel Çamlık Lisesi idi bu sene burs kazanarak girdim bu okula. Üvey ailem zengindi ama ben devlet lisesine gidiyordum. Neyse buna da şükür deyip aşağı indim. Canım hiç kahvaltı yapmak istemedi. Herkes uyuduğu için evden sessizce çıktım. Okulla ev fazla uzak olmadığı için yürümeyi tercih ettim. İkide bir elime bakıyor ve bana hala değişik gelen söz yüzüğümü inceliyordum. Bir ara çıkarmayı düşündüm ama sonra vazgeçtim.

 Okulun sokağına girdiğimde yine okulun sigaracı tayfası her zaman ki yerlerinde duruyorlardı. Başımı önüme eğip hızlı hızlı yürüdüm. Tabi onlar durur mu ''Bir kerede kafanı kaldır o güzel yüzünü görelim be!'' Allah'ım şu sokaktan hayırlısıyla bir geçeyim. 

 Resmen koşarak geçtim sokağı. Okuldan içeri girdiğimde yanımdan siyah bir  BMW i8 geçti. İnanamıyorum hayalimdeki araba bu benim. Okulun otoparkına girdi ama girene kadar saf gibi baktım. Hayırlısı Allah'ım inşallah bana da nasip eder deyip okuldan içeri girdim. Sınıfıma girdiğimde zilin çalmasına 10 dakika vardı. Okulda hiç arkadaşım yoktu bilmiyorum bana göre değillerdi. Bilmiyorum bence mutlu olmak için birine ihtiyaç yok. Al tesbihini eline, başla Allah demeye...

 Ve zil çaldı sonunda Tarih hocamız girdi. Tarihi sevmeme rağmen şuan çok bunaldım. Dersin ortasında kapı çalınıp içeri müdür ile Asım girdi. Asım mı? buyur. Ah tabi ya okuluma gelecekti ama bu kadar çabuk yani ilk günden beklemiyordum. Asım kendini tanıttı ''Ben Asım Soner..bu kadar '' nasıl güzel tanıttı ama! Sonra sınıfa göz gezdirip boş olan sıralara baktı en arkada cam tarafında benim sıram ve orta sırada en arka sıra boştu. Çantamı sıramın köşesinden alıp yan sırama koydum ve başımı önüme eydim. Yanımda oturmasını istemiyordum ne kadar sözlüm olsa da ki ben öyle hissetmiyordum ama bu yinede doğru değildi. 

 Orta sıraya geçip oturunca derse geri döndük ama önümde ki kız bile baya bildiğin dönüp bakmıştı. Resmen ben utandım onun yerine. 

*** 

Okul her zaman ki gibi sakin geçmişti. Bütün gün boyunca her kafamı kaldırdığımda Asım ile göz göze geliyorduk bir süreden sonra kafamı hiç o tarafa çevirmedim. Eve otobüsle gelip kapıyı çaldım. Çok şaşırılacak derecede hemen açıldı kapı. Abim bana göz ucuyla bakarak içeri girdi. Bende abdest alıp namazımı kıldım. Yemeğe indiğimde sofra hazırdı ama herkes koltukta oturuyordu. Yanlarına gittiğimde ''Neden burada oturuyorsunuz?'' dedim aslında pek konuşmazdım onlarda sadece mecbur kaldıkça. Babam tam konuşacakken abim lafa girip ''biricik nişanlımı bekliyoruz!'' demişti. Şimdi anlaşıldı. Normalde hayatta naziklik yapıp yemeğe birini beklemez bunu kendimden biliyorum. Bende bir köşeye oturup zikirmatiğimi alıp salavat çekmeye başladım. Salavat çekince insan rahatlıyor içi refaha kavuşuyor. En kötü anlarımda kimseye sığınmam çünkü o anlar insanlar yüzünden oluyorken neden bir daha herhangi bir insana sığınayım ki benim en büyük sığınağım seccadem ve Kur'an dır. Çünkü anca o zaman rabbime rahatça açılabiliyor ve ona içimi döküp hayırlısını dileyebiliyorum.

 Kapı çalınca abim heyecanla ayağa kalkıp kapıya koşturdu. Bende ayaklandım. Kapıyı açıp ''Hoş geldin bir tanem'' deyip sarıldı elçinde ona gülümseyerek karşılık verdi. Önce babamın elini sonrada annemin elini öptü. Sonra benim yanıma gelip birden sıkıca sarıldı ona ne kadar kızmak istesem de kızamıyorum çünkü pişmanlığını hissedebiliyorum. Bende ellerimi sırtına koyarak sarılmasına karşılık verdim. Babam araya girerek ''Hadi millet yemeğe'' dedi. 

 Hepimiz masaya oturduk. Ben tam kalkıp mutfağa gidip yemeği getirecekken, annem gözleriyle 'otur' diye sandalyeyi işaret etti. Geri yerime oturdum. Annem ''Yasemincim'' diye seslendi. Mutfaktan minicik etekli neredeyse bütün düğmeleri açık bir gömlek Allah ıslah etsin ne deyim. ''Servise başla, lütfen'' bir dakika annem hizmetçi mi aldı? Benim annem...Hizmetçi aldı hadi hayırlısı. 

Evet evimiz iki katlı bir villaydı. Zengindik de babam bir şirketin ortağıydı ama annem çok cimriydi yani eve hayatta hizmetçi almazdı yani evdeki işleri getir götürleri çoğunlukla ben yapardım ama temizliğe Hatice abla yapıyordu. Eminim ki bütün bu gösterişli hayatı sırf elçin var diye yaptı. Tabi onlar bizden çok çok zengin olduğu için. Buda ayrı bir konu.

Yemekler servis edilirken annem ''Ee Elçin kızım nasılsın bakalım görmeyeli'' dedi. Elçin suyundan bir yudum alıp ''İyiyim Esma Teyzecim siz nasılsınız?'' dedi. Aslında çok iyi birine benziyor ama işte içimden birilerini suçlamam gerektiğini hissediyorum...


Aşk 5 VakittirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin