Bölüm:3

6.4K 232 17
                                    

DERİN SOYKAN

Savaşı o başlatıyorsa benim bitirmem gerekiyordu. Bir erkekten bu kadar kısa zamanda nasıl bu kadar nefret edebilirdim, nasıl bir intikam duygusu içine giricektim ya da nasıl bir oyuna alet olacaktım. Hepsi kafam da birer döngü haline gelmişti. Tanımadığım birine oyun oynamam zor olacaktı. Lakin zora alışacaktım. Uzun olan kolidorlar da tekrar yürümeye başladım. Kantini bulup yiyecek bir şeyler aldım. Oturdugum iki kişilik masa da ben  tek oturuyordum. Bu benim suçum muydu? Etrafı göz gezdirdiğimde erkekliğine geçirdiğim çocuk ve diğerleri oturuyordu. O çok cesur kızları neredeydi bunların?

Gözlerimi etraftan kaçırıp yemeğime döndürdüm. Bu aralar iştahım olmadıgı için yemeği yine seve seve arzulamıyordum  ama yemek zorundaydım. Ağzıma bir kaç lokma atıp çiğnemeye başladım. Gruptaki gözlerin bir an beni izlediğini fark ettim. Mavi gözlerimi onun kahverengisiyle buluşturdum. Bir süre bakışmayı  devam ettirdim ve gözlerini kaçırıp oturduğu yerden kalkan o oldu. Yemeğimin bir kısmını daha yedikten sonra masadan kalkıp lavobaya giden uzun kolidorları takip ettim. Sonunda bulabilmiştim. Bu okul büyük ve güzeldi ama beni çok dolaştırdıgı kesindi. Lavobonun kapısı açmak  için adım attığımda önümde belirdi.

"Ne o benle birlikte girmeyi mi düşünüyorsun?"

"Sana kapıyı açmak için bekliyordum." Dediginde kıkırdadım.

Ne bana kapıyı açmak  için mi bekliyordu?

"Gerek yok. Benim elim var çekil sen."

Deyip kapıyı açmamla kapının girişine çakılmam bir oldu. Piç çelme takmıştı. Adilce oynamıyordu. Eteğimin açılmasıyla gözleri bacaklarıma kaydı.

"O güzelim bacağına yazık oldu."

Sancıyan dizlerimin üzerinde dikilip ceketinin yakasından tuttum.

"Ne o beni böyle basit numaralarla mı halt etmeyi düşünüyorsun?"

Diye kışkırttım. Gözlerimi gözlerine dikip konuş dercesine baktım. Sinirini gözlerinden anlayabiliyordum. Şuan benim sinirli olmam gerekirken, yine etrafa ateş saçan oydu. Masum bakışların yerini, koyu  ve sert bakışlar ele geçirmişti. Beni yere düşeren de oydu fakat sinirlenen de oydu. Benimle oynamanın gününü ona fena bir şekilde gösterecektim.

"Daha yeni başlıyoruz güzelim." Deyip tekrar meydan okudu.

"Elinden geleni ardına koyma." Deyip yanından ayrıldım.

***

Boş bulduğum taksiye binip evin adresini verdim. Kapıyı kendim açıp odama çıkan merdivenlerin yolunu tuttum. Üzerimden kurtulup kendimi yatağa attım. Dizlerim hala felaket bir şekilde sızlıyordu biraz kızarmış ve şişmiş olacaktı. İyi ki böyle bir şeyi okulun içinde yapmıştı ve gören olmamıştı. Dışarıda olsa iki diziminde kanayacağına şahit olabilirdim. Vücudumun rahatlaması için duş alıp vazgeçilmez olan geceliklerimi giydim. Saçlarımı kurutup at kuyruğu şeklinde bağladım. Beni yemeğe çağırmalarıyla aç olmasam da sorun çıkmaması için yemek  masasına oturdum. Babam dediğim adam sıkıcı sorular sorarken öylece tabağımla oynuyordum. Ne dediğini hiç anlamıyordum bile. Benim aklımda olan tek düşünce intikam planlarıydı. Elimdeki çatalı masaya bırakıp

"Eline sağlık. Tülin abla." Deyip sofradan kalktım. Tülin abla yerine babam cevap verdi.

"Tabağın öylece duruyor."

(+18) Aşka Dönüşen nefret Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin