Öncelikle hiç şu 'Yeni Ev, Yeni Hayat' saçmalıklarına inanmadığımı belirtmek istiyorum, tamam, şurada harika bir eve taşınıyor olabilirdim, ailemin baskısı altında kalmayacaktım ve muhtemelen okulu gerektiğinden fazla ihmal edecektim ama sonuçta hala aynı ben olacaktı, muhtemelen günlerimin çoğunu 12 saatten fazla bir süre boyunca bilgisayar başında belimde kambur oluşmasın diye dik durmaya çalışarak geçirecektim...-----
''Gülümse'' sesi geldikten sonra beyaz bir ışığın patlaması bana fotoğraf çekiminin bittiği ve artık gülümsemek zorunda olmadığım anlamına geliyordu.
Ardından ailemin evden çıkmalarını beklemek zorunda kalmıştım, ki bu hayli uzun sürmüştü...
''Kendine iyi bak tamam mı? Hadi bak buzdolabı yemekle dolu, wi-fi falan herşey takıldı, evinin keyfini çıkar...'', ''Ablanı aramayı unutmazsın herhalde değil mi?'', ''Eh beni de ararsın, sonuçta ikinci ablanım hani yani, bir telefon uzağındayız canım.'' ve ''Paraya sıkıntın olursa belirtmekten çekinme evlat.'' diyerek babam son sözü noktalamış oldu.
Ablalarım, annem ve babam 17 yaşında olmama rağmen kenedi evime çıktığım için az da olan eşyalarımı taşımama yardımcı olmayı kabul etmişlerdi. Tamam, farkındayım; Daha 17 yaşında kendi evime çıkma fikri her ne kadar Londra'nın göbeğinde olsak bile kulağa biraz abartı gelmesi dışında evde çıkan kavgalar bunun gerektiği konusunda yeterliydi kesinlikle. 2 Ablam çoktan evlenmiş ve farklı evlerde yaşıyorlarken, kıskanmam biraz normal di, değil mi?
En sonunda herkes evden çıkınca kendimi kocaman evde sırıtırken buldum.
Döneminin her genci gibi, bilgisayar oyunlarına hayli meraklıydım, kendi evime çıkma fikri bilgisayar oyunlarımı rahatça oynayıp belki de bu oyunları oynarken canlı yayın yapabilme ihtimalinden oluşmuştu zaten...
Bu tür şeyleri ailem etraftayken yapamazdım. Düşünsenize, tam oyunumun ortasında ve ben izleyen bir sürü kişi varken annemin alt kattan ''Hadi ama, yemeğin soğuyor'' diye bağırdığını, ne felaket ama...
Tüm evi araştırmam neredeyse bir saati geçmişti, ana odaların dışında 2 farklı yatak odası, bu yatak odalarının içinde lavabo ve tuvalet, iki yatak odasından da çıkılan ayrı bir balkon, ayrıca salon gibi farklı yerlerden çıkılabilen balkonlar, çatı katında teras gibi aklımın ucundan geçmeyecek derecede havalı bir evdi burası, neredeyse ailemin asıl evi kadar büyük olması ve bunun haricinde iki katlı olması bana hiç yardımcı olmamıştı. Gerçi buna şikayet etmiyordum, benim için bedavaya gelen kocaman bir evden nasıl pişman olabilirdim ki?
Ailem, ultra zengin falan değildi... Sadece, babam gerçekten zekice bir fikirle ortaya çıkmıştı ve bu sayede dar ve küçük bir daire yerine ciddi anlamda gerçek ve mükemmel bir eve taşınmıştım...
İlk başlarda, ailem sırf kendi evimin olması fikrine karşıydı çünkü kendime bakamayacağımı ve sürekli hasta falan olacağımı düşünüyorlardı. Bu yüzden, evden çok bir ailenin boş odasını kiralama fikrini öne sürdüler fakat bunun benim için kendi ailemle yaşamakla orada yaşamanın hiçbir farkı olmadığını söylediğimde yeni bir fikir bulmamız birkaç hafta sürmüştü...
Tam annem benim için en iyi fikrin ailemize uygun küçük bir ev kiralamayı kabul etmişti ki babam ona göre 'dahiyane' bir fikirle gelmişti. Açıkçası kabul etmeliyim, gerçekten zekice bir fikirdi...
Her nasıl yaptıysa, şu anki bulunduğum evin sahibine, evin fiyatını yarıya indirmeyi kabul ettirmişti. Yani, fiyatı yarıya indirmek derken, aslında evin sahibi evi ikiye bölmeyi kabul etmişti. Tabiiki de fiziksel olarak değil... Kısacası, evde kalacak 2 farklı kişi -sahip- olacaktı ve bu 2 kişi fiyatı bölüşecekti...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Housemates (Ev Arkadaşları)
Teen FictionDaha 17 yaşınızdayken favori aktörünüz ile birlikte yaşayacağınızı öğrenseniz tepkiniz ne olurdu? Muhtemelen sizin tepkinizde Chris'inkine benzer bir tepkiye benzerdi... Chris, 17 yaşında ailesinden tek başına yaşamanın iznin koparmanın verdiği hey...