Bölüm 1 "Egosu Tavan Yapmış Piç Kurusu"

820 42 0
                                    

Okuyan herkese teşekkür ederim! x Bölümleri tekrar düzenliyorum bu arada.

Gözlerimi yavaşça araladım. Yatakta yavaşça gerinerek iyi hissetmeye çalıştım ancak bu mümkün değildi. Dün gece çok saygı değer arkadaşlarım sayesinde gözüme uyku girmemişti. Lola o çocuk hakkında benden bilgi olmayı çok istiyordu. Özellikle de "Yakışıklıysa onunla yat." konusu hakkında. O konu açıldığı an konuyu kapatmıştım. Benim o tip kızlardan olmadığımı bildiği halde bana öyle fikirler önermesi çok saçmaydı. Yine de hiç pes etmeyen bir arkadaşa sahiptim.

Esneyip yataktan kalktım. Aşağı kattan, "Hoş geldin, Zayn." diye bir ses duyulunca göz devirip ayaklarımı sürüye sürüye  banyoya ilerledim. Yüzüme birkaç kere su vurduktan sonra üzerimdeki geceliğin üzerine ceket geçirdim. Saçımı at kuyruğu yaparak odadan çıktım. Dylan ile aynı anda çıkmıştı.

"Sanırım yeni çocuk geldi.." diye mırıldandı ve aynı anda uykulu uykulu aşağı inmeye başladık. Yalan söylemekten hoşlanmam, çocuğun görüntüsünü merak ediyordum. Ne yani bizde kalacaksa -ne kadar süre kalacağı konusunda en ufak bir fikrim yok- onu iyi tanımalıydım değil mi?

"Ella, uyandın mı?" Annemle adımız aynı olduğu için onlar bana hep "Ella" der. Gerçek adım Elizabeth Maria Hengford. Ailem bana bu ismi takarak beni küçük düşürmeye çalışıyor, bunu kaç yıldır düşündüğümü bilemezseniz. "Hadi, misafirimiz mutfakta oturuyor." Ayaklarım benden istemsizce mutfağa doğru kayıyordu.

"Babam nerede?" Annem göz devirdi.

"Şehre gitti."

Ona hafiften gülümseyerek bakışlarımı mutfakta duran çocuğa sabitledim.

Aman.Tanrım.

Asıl sorun ise çocuk bana bakmadı bile. Hem yakışıklı, hem de kibirli.. Anlaşılan çok uğraşmam gerekecek. Derin bir nefes aldım.

"Yardım-" Annem oturmam için sandalyeyi gösterdi. Çocuğa baka baka tam karşısındaki sandalyeyi çekerek oturdum. Sandalyeyi şiddetli çektiğim halde başını kaldırıp bana bakma zahmetinde bulunmamıştı. Elindeki o lanet telefonda ne bok vardı bilmiyorum ama çok sevdiği belliydi.

"Anne ne yapıyorsun?" Önümüze kahve makinesine koydu.

"Misafirimize kahvesini koyabilirsin, Ella." Ona başımı salladım ve masanın ortasında duran kahve makinesine uzandım. O da aynı anda uzanınca ellerimiz birbirine değdi. Dışarıdan çok soğuk bir görünümü vardı ama ellerinin bu kadar sıcak olmasını beklemiyordum.

Gözlerini kaldırıp gözlerime baktı. "Aman Tanrı'm!" diye haykırmamak için kendimi dizginledim. Ela gözleri ile size baktığında insanın hem içi eriyor, hem de gözleri sizi delip geçiyordu.

"Ben katarım." dedi soğukça. Bu kadar sert olması normal değildi. Hızla ellerimi çektim. Resmen beni rezil etmişti. Gözlerini kahve makinesine dikti. Peki, ben bu çocuğa daha ne kadar dayanabilirdim bilmiyorum.

"Anne ben aç değilim." Kapının çalınmasıyla Dylan'a bağırdım. "Nerede bu çocuk?" diye söylediğimde gizemli çocuğumuz konuştu.

"Kardeşin telefonunu karıştırmakla meşgul." Gözlerimi büyüterek ona bakarken aniden ayağa kalkmıştım. Hem babama kapıyı açmış aynı anda da kapıya merdivenlerden çıkmaya başlamıştım. Odamın kapısını açtığımda gizemli çocuğun doğru söylediğini gördüm.

"Ne yapıyorsun sen?!" Dylan aniden telefonu bırakınca telefonum yere düşmüştü. "Dylan! İyi değilsin sen!" Telefonumu hızla alarak ceketin cebine tıktım. "Hemen çık! Seninle sonra konuşacağız!"

Asıl önemli olan bu gizemli çocuk bunu nasıl tahmin edebilmişti? Bu tahminde değildi bildiğiniz Dylan'ın ne yaptığını anlayabilmişti. Dylan önümde yürürken işaret parmağımla şakaklarımı ovmaya başlamıştım. Mutfağa girdiğimde babam çocuğun tam karşısına oturmuş, onu süzüyordu. O kadar komik gözüküyorlardı ki. Onları burada yalnız bırakırsan birbirlerini yiyecek gibi duruyorlardı. Dylan babamın yanına oturdu. Annem krepleri tabaklara koyduktan sonra Dylan'ın yanına oturmuştu. Şaka mı bu şimdi?

Yavaş adımlarla çocuğun yanında sandalyeye yürüdüm. Çekip oturduğumda çocuk hiçbir şey yapmadı.

*

Kendimi Dylan'ın yaptığı esprilere kaptırmışken başımı sola çevirmemle çocuğun bacaklarıma baktığını görmem uzun sürmemişti. Birden boğazımdaki lokma takılı kaldı. Öksürmeye başlamamla çocuk birden bakışlarını kaldırıvermişti.

"Canım iyi misin?" dedi annem. Başımı salladım ve lokmaya yuttum. Çocuğa öyle öldürücü bakışlar atıyordum ki bir ara elleri benden uzaklaşmak için sandalyesine gitti.

"Benim şehirde işlerim var." dedim aceleyle ayağa kalkarak. Biraz daha burada kalırsam yanıma o çocuğu da gönderileceklerdi.

Dylan, "Benimde işlerim var." diyerek ayağa kalktı. Ablasının kardeşi ne olacak?

"Canım, misafirimizi gezdirmeden nereye gidiyorsunuz?" Kapını eşiğinde durup arkama döndüğümde çocuğun bana baktığını gördüm. Annem bana öyle bir bakıyordu ki oflamak zorunda kaldım. "Bir şartla." dedim işaret parmağımla "1" yaparak. "Bir." Annem sadece gülümsedi.

"Dylan'da benimle gelecek." Daha ilk günden tecavüze uğramak istemiyordum. Şu an bile bakışlarıyla beni soyuyordu.

Egoistin teki.

Çocuk birden ayaklandı. "Bu çok iyi olur. Teşekkürler, Ellie." dedi anneme gülümseyerek. Göz acıyla Dylan'a baktığımda onun da ağzı açık kalmıştı.

Babam bile anneme ikinci adıyla seslenemezken bu egosu tavan yapmış piç kurusu kim oluyordu?

Mysterious ChildHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin