Masal, Emirden adresi alıp ağabeysine mesaj attı. Yol boyunca kimse konuşmadı. Piknik alanına geldiklerinde ise Sevgi'nin seslerini duyup o tarafa ilerlediler. Mertler ve Cenk çoktan gelmişler, Cenk çimlere uzamışken Mert ve Sevgi ise voleybol oynuyordu. Sevgi topa karşılık veremeyince çocuk gibi sızlandı. Masal, arkadaşının bu haline gülümseyip çimlerde yatan Cenk'in göğsüne oğlunu yatırdı. Cenk hemen gözlerini açtı, bir anlık boşlukla korkmuştu. Umut'u görünce gülümseyip kendine çekti.
Masal'a bakıp "Neredesiniz ya? Bir saattir Sevgi'nin çenesini çekiyorum. Ne mızmız çıktı." dedi.
Sevgi söylenenleri duyduğu için "Ben mızmız değilim. Mert atamıyor sonra benimle dalga geçiyor. Suç benim değil." diyerek kendini savunmaya geçti.
"Ben mi atamıyorum? Sevgi bari yalan söyleme."
Konuşma git gide kavgaya dönüşüyordu ve Emir onların bu kavgasını daha fazla dinlemek istemiyordu.
"Tamam suç benim." diyerek araya girdi.
Sevgi, Masal'ın koluna girip "Hadi biz kahvaltıyı hazırlayalım. Cenk ve Mert de zıkkım yesin." diyerek çocukça bir tavır gösterdi ama ciddiydi. Kesinlikle onlarla bir şey yemeyecekti.
Beyler Sevgi'nin söylediklerinde ciddi olduğunun farkındaydılar. Saftı, iyi kızdı ama ciddileşince kendisinden korkuluyordu.
Emir, hanımların arkasından arkadaşlarına dönüp "Beyler üzülmeyin. Ben sizin yerinize de yerim." deyip güldü.
"Ya neden hep kadınlar seni haklı bizi haksız buluyorlar?" diye yakındı Mert.
Aslında farkında değillerdi ama hepsi farklı zamanlarda kadınların gözdesi oluyorlardı. Sadece bu kez talih Emir'e vurmuştu.
Emir, parmaklarını saçlarının arasına daldırıp "Onlarda bu cazibeye dayanamıyorlar." dedi.
Mert sinirle elindeki topu Emir'e fırlattığında, Emir topu tutup kahkahalarla gülmeye başladı. Olanları anlamasa da aralarında ki en küçük erkek Umut da onlara gülüyordu.
"Sende mi sattın be yeğen?" dedi Cenk.
Bu çocuk kesinlikle Emirindi. Kapıda bulduğuna dair yalan söylemiş olmalıydı. Hem genç adam gibi yakışıklıydı hem de onun gibi gülüyordu. Aslında bu çocuk hiç durmadan gülüyordu.
Masal uzaktan beylere bakıp "Dört harfliler hadi masaya." dedi.
"Dört harfli mi?" dedi Emir “ O ne ya? Üç harfliler cin oluyordu. Dört harfliler ne oluyor?"
"Ne olacak? Emir, Mert, Cenk. Hepiniz dört harfli değil misiniz? Hadi sofraya.” dedi. New biçim tespitti bu?
"Gerçekten mi? Masal bak eminsin değil mi? Sevgiden söz ediyoruz. Eğer bir şeyde kararlıysa asla vaz geçmez."
"Bende yiyeceksiniz diyorum. Ha, ben aç değilim diyorsanız o ayrı."
Cenk hemen ayağa kalkıp masaya doğru koştu. Masal'ı öpüp oturdu. Bu adamın şirket sahibi olduğuna emin miydiler? Çünkü fazla çocuk ruhluydu. Peki ya az önce ne yapmıştı bu adam? Ne hakla Masal'ı öperdi? Aklını mı kaçırmıştı? Masal sinirle ona bakıyordu.
Emir, arkadaşının yaptıklarına karşın sinirle dişlerini sıktı. Sinirlenmesinin sebebini bilmiyordu ama bunu düşünmek de aklına gelmemişti. Muhtemelen gece uyumadan önce bu anlar aklına gelecekti. "Bu kız herkese nazar boncuğu dağıtmaya ne kadar meraklı?" diye mırıldandı. Asıl suçlu Cenkti ama o Masal'ı suçlamayı tercih etmişti.
Hep beraber oturduklarında Sevgi, Mert ve Cenk'e tepki gösteriyordu. Fakat onlar kahvaltıyı yapmaktan Sevginin tavırlarını görmemişlerdi bile. Masal, Umut'a bir şeyler yedirmeye çalışırken Emir de sinirle Masal'a bakıyordu ama Masal farkında bile değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Oğlum
Teen FictionBir gün kapının önünde bir çocuk bulsanız ne yapardınız? #bu isimle yazılan ilk hikayedir