Merhaba arkadaşlar,uzun zamandır düşünüp bir türlü yazmaya cesaret edemediğim bir hikaye ve ilk defa bir şeyler yazıyorum.Sanırım biraz kısa oluyor,elimden gelen bu. Umarım beğenirsiniz,keyifli okumalar :)
-Günümüz-
Karanlığımı aydınlatan güneşim olmuştu benim,beni hayata bağlayan umudum, yüzüme her baktığında masum gülümsemesiyle dudaklarımda oluşan tebessümün kaynağı olmuştu.Hata mıydı? Asla. O benim başıma gelen en güzel şeydi,o benim sahip olduğum en anlamlı şeydi.
Kollarımda hissettiğim andan itibaren içimdeki o büyük boşluğu dolduran olmuştu ve her baktığımda bana onu hatırlatan,bana yaşanılanları,bana acılarımı unutturan ama asla unutmamam gerektiğini bir kez daha öğreten,bana hayatta güçlü olmam gerektiğini ve güçlü olmayı ögreten olmuştu..
Hayatta ki gerçek sevgiyi göstermişti bana,karşılıksız sevgiyi..
Yıllarca geçmesin istemiştim,o acı geçmesin ki hatırladıkça ben dahada güçlü olabileyim.. Geçmedi de zaten,yıllar geçti içimdeki o acı hiç dinmedi. Sadece kör alev küllere dönüştü fakat küller hiç sönmedi. Ve o adını her seslendiğimde içimde kopan fırtınalarım olmuştu yıllarca.
Benim küçük sevgilim..
Benim miniğim..
Bu dünyada ki tek değerlim..
Herşeyim..
Benim oğlum.
Berk..
"Sevgiliiim!"
Koşarak yanıma geldiği gibi bacaklarıma dolandı ve başını kaldırarak o mavi gözleriyle gözlerime baktı.
"Efendim"
Dizlerimin üzerine çöktüm ve boylarımızı eşitledim.
"Okulun ilk günü geç kalmak istemeyiz sanırım küçük bey" diyerek yanağına kocaman bir öpücük kondurdum.Burnuma gelen kokusu.. bana huzur veren tek şeydi.
Kollarını boynuma doladı "okula geç kalmamalıyız anne, hemen üstümü giyinmeliyim"
Cevabını bilsemde her zamanki gibi aynı soruyu sordum
"Yardım etmemi ister misin?"
Ve her zamanki gibi 'anne ne saçmalıyorsun'bakışlarını atarak yukarıya doğru koşmaya başladı.
"Berk yavaş olur musun lütfen düşüceksiin"diyerek arkasından bağırsamda o çoktan yukarıya çıkmıştı.
Daha çok kendi dediklerini yapan,yaparken asla ama asla yardım istemeyen,ben kocaman oldum kendim yapabilirim diye bana kafa tutan ve fazlasıyla sinirli bir kişiliği vardı ve bu davranışları bana onu hatırlatıyordu.
Ardından yavaş adımlarla yukarıya doğru çıkmaya başladım.
Odasının kapısının önüne geldiğimde kapıdan ona baktım minik elleriyle dolabından kıyafetlerini çıkartmaya çalışıyordu. Beni gördüğünde yüzüne minik bir gülümseme hakim oldu.Yavaş adımlarla yanına yaklaştım,dizlerimin üzerine çöktüm ve yavaşça tişörtünü çıkarttım.Birden sinirli gözlerle bana bakmaya başladı.
Boyundan büyük tavırları konuşmaları ve hareketleri ne kadar çok hoşuma gitsede bu kadar sinirli olmasına bir anlam veremiyordum. Senin yaşın kaç be çocuk ?
"Ne oldu bebeğim?" ne olduğunu tabiikide biliyordum.
"Tişörtümü tekrardan giydirir misin lütfen?" dedi huysuzca bakan gözleriyle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EYLÜL
Teen FictionKonuşamıyordum,konuşamazdım. Ben konuşamazdım da o beni anlar mıydı eskiden anladığı gibi ?Yüzünün her zerresini ezberlediğim adamdın sen. Anlar mıydın ? Uyuyamıyordum,uykum kaçmıştı ben ne yapıyım? Gözleri kapalıydı,uyumuşmuydu ? "Berk.." diye mır...