Sabaha kadar uyuyamamıştım,aklımda dolaşan düşünceler rahat bırakmamıştı beni. Saate baktığımda saat 7.12 idi. zamanın hangi ara geçtiğini anlamamıştım bile,dün yaşananlardan sonra benim için zaman kavramı kalmamıştı. Odanın kapısı tıklatılmıştı ''Gir.''dedim.kapı açıldığında gelenin annem olduğunu gördüm. Onun da benim gibi gözleri yaşlı idi ağlamıştı o da belli oluyordu. ''Kızım.''dedi. koşarak boynuma sarılıp ağlamaya başladı.Fakat ben ağlayamıyordum bile o kadar yorgun halsizdim ki tepki gösterecek gücüm kalmamıştı.Annem benden ayrıldıktan sonra iki elini yanaklarıma koyup konuşmaya başladı.''Biliyorum bir tanem çok üzgün ve sinirlisin bunun farkındayım ama inan hiç birimiz böyle olsun istemezdik. Ağabeylerin,baban,rozerin,ben hepimiz perişan olduk buna şüphen olmasın kızım. Bak sana anne tavsiyesi veriyorum Poyraz'ı sevmeye çalış ondan nefret etme, etme ki en azından mutlu olmaya çalış yoksa bu ömür geçmez gün geçtikçe erir,yok olursun ne bu kötülüğü kendine yap ne de bize bu dediklerimi aklından çıkarma tamam mı benim güzel kızım. Şimdi ise üstünü değiştir,ha! gelirken valizini getirmemişsin onun için bizi terk ettiğin'' bir kaç göz yaşı düştü annemin gözlerinden.''zamandan beri dolabını açmadım, açtırmadım da kıyafetlerin yerli yerinde onları giyin aşağı in birazdan Poyraz, ağabeyin ve Rojin gelir. Rojin kim diye sormadan söyleyeyim Rojin Poyraz'ın kız kardeşi.Şimdi ben çıkıyorum, aşağıda bekleyeceğim seni.'' dedi ve anlımdan öpüp bir şey demeden odadan çıktı.Annemin söylediklerini düşünmeyi daha sonraya erteledim ve odamı incelemeye başladım. İstanbul'a kaçarken odam nasıl ise şimdi de aynı değişen bir şey yoktu tabii ben dışında.Dolabıma doğru yürümeye başladım ve dolabımın kapaklarını açtım. Aralarından bir kot pantolon ve gömlek alıp dolabın kapaklarını kapattım.Bedenim geçen 4 sene boyunca değişmemişti bu nedenle dolabımdan aldığım kıyafetleri kolayca üzerime geçirebilmiştim. Saçlarım doğal bir düzlüğe sahipti bu nedenle sadece saçlarımı taramak yeterli idi. yüzüme hiç bir şey yapmayı düşünmüyordum kimseye güzel görünmeme gerek yoktu fakat göz altlarım uykusuzluktan ve ağlamaktan çökmüştü. Hemen çantamdan bir kapatıcı alıp göz altlarıma sürdüm,şimdi daha iyi görünüyorlardı. Telefonum çalmaya başladı,arayana baktığımda arayanın Yaren olduğunu gördüm ah! salak kafam nasıl unuturdum ben. Şimdi ne kadar da merak etmişlerdir.Telefonu açtım ''Alo.''dedim. ''Seni lanet olası neredesin sen ha! meraktan öldük burada insan bir haber verir değil mi hiç mi düşünm-''lafını böldüm.''Yaren ben evleniyorum.''dedim. ''Ne!'' diye bağırdılar,anlaşılan sesim hoparlörde idi. ''Ne demek evleniyorum!''dedi Nursena. ''Kızlar bir dakika beni dinleyin ve sakın lafımı bölmeyin yoksa anlatmam anlaşıldı mı?''dedim. ''Tamam.'' dediler dördü aynı anda seslerinden anladığım üzere şu an telefonda Yaren,Nursena,Fatma Nur ve Sevil vardı. Başımdan geçen her şeyi tüm detaylarına kadar anlatmıştım.''Hayır evlenmek zorunda değilsin. Rozerin'i de al gel buraya.O geri kafalı insanlarla aynı çatı altında kalmak zorunda değilsin biz varız ve her zaman senin arkandayız.'' dedi Yaren. ''Biliyorum hayatım biliyorum bunu bir düşüneyim ben sizi çok seviyorum şimdi kapatmam gerek öptüm hepinizi Allah'a emanet olun.''dedim. ''Tamam bir tanem bizde seni çok seviyoruz. sende öpüldün görüşürüz.'' dedi Yaren. Ve telefonu kapatıp cebime koydum.''Neyi düşüneceksin?''dedi Poyraz. ''Sen beni mi dinliyorsun?''dedim. Poyraz yaslandığı kapıdan ayrılıp yanıma geldi. ''Sana bir soru sordum duymadın mı?''dedi. ''Bende sana bir soru sordum peki sen duydun mu?''dedim. kolumu tutup beni kendine çekti şuanda resmen tek vücut olmuştuk,bu yakınlık fazlaydı.Kulağıma yaklaşıp ''hala bekliyorum.'' diye fısıldadı. onu göğüsünden itip ondan uzaklaştım zira bunu yapmasaydım konuşabileceğimi sanmıyordum. ''Neyi bekleyip beklemediğim seni alakadar etmez şimdi odamdan çıkar mısın?''dedim. ''Bunu daha sonra konuşacağız! şimdi düğün alışverişine çıkmamız gerekiyor.''dedi. ''ah! birde o vardı değil mi!''dedim. ''Hadi gidelim.'' dedi. Ona cevap vermeden aşağı indim o da peşimden geldi. Ağabeyim ve Rojin bizi kapıda bekliyorlardı. Ağabeyim yanıma gelip kollarını belime sardı bende kollarımı onun güçlü vücuduna doladım. Ona kızamıyordum belki bu olanların hepsinin sorumlusu o idi ama bu durum onu sevmediğim anlamına gelmiyordu. kulağıma yaklaşıp ''Seni çok seviyorum.''diye fısıldadı. Bende onun kulağına yaklaşıp''Bende seni seviyorum ağabey.''diye fısıldadım. Kollarımı ondan çektim ve ayrıldık. konaktan dışarıya çıktığımızda ise ben ağabeyimin arabasına doğru yürümeye başladım o pislikle bir an bile tek kalmak istemiyordum. ''Defne sen benimle geliyorsun!''dedi Poyraz. ''Hayır ben ağabeyimle gidiyorum.'' dedim. Ve ağabeyimin arabasında arka koltuğa yerleştim. Kapı açıldı ve Poyraz kolumdan çekip beni arabadan çıkarmaya çalışıyordu. ''Kolumu bırak hayvan herif!''dedim. ''Kardeşimi bırak benimle gelecek o.''dedi ağabeyim. ''Sen karışma!'' dedi Poyraz. ''Bırak lan kardeşimin kolunu!''dedi ve Poyraz'ı kolundan çekip üzerimden aldı. ''Ne yapmaya çalışıyorsun lan sen?'' dedi ve ağabeyime vurmak için elini kaldırdığı sırada bileğinden yakalayıp ''Tamam geliyorum!''diye bağırdım. Poyraz sinirle ağabeyime bakıp beni kolumdan çekerek arabasına götürdü.''Sen ne kaba adamsın ya!''diye bağırdım. ''Adam gibi söylüyorum dinlemiyorsun ki! sen böyle zorbalığı hak ediyorsun ama merak etme hak ettiğini sana zevkle veririm buna hiç şüphen olmasın.''dedi. ''Senin adam gibi söyleme şeklin hayvan gibi bağırmak mı?''dedim. ''Sen çok oldun ama bu bana kaçıncı hakaretin lan!''dedi. ''O zaman sende adam ol da hakaret etmeyeyim!''dedim. Bana cevap vermeden arabayı daha hızlı sürmeye başladı ve ağabeyim arabasını geride bıraktı.Ani bir u dönüşü yapıp yan şeride geçti. Ne yapıyordu bu adam böyle! ''Nereye götürüyorsun beni.''dedim.Bana cevap verme gereksinimi duymadan arabayı sürmeye devam etti o sırada telefonunu çıkarıp birine mesaj attı. Ani bir şekilde arabayı durdurup arabadan indikten sonra benim kapımı açtı,kolumdan tutup beni de arabadan indirdi. Etrafıma baktığımda bir tepede idik. Bu adam şimdi niye beni buraya getirmişti ki bizim şuanda alışveriş yapmamız gerekmiyor muydu? ''Buraya neden geldik ki şimdi?''dedim. ''Kuralları öğrenmen için.''dedi. Ne kuralından bahsediyordu bu adam böyle? ''Ne kuralından bahsediyorsun sen ya!''dedim. ''Susarsan öğreneceksin zaten. Şimdi aç o kulaklarını da iyi dinle beni! öncelikle bana bir daha hakaret içeren bir kelime söyler isen cezasını çekersin,açık kıyafetler bundan sonra giymeyeceksin,erkeklerle yakın olmayacaksın bu kişi ağabeyin olsa bile.''dedi. ''ne di-''derken lafımı böldü. ''Sus dedim sana, lafımı bölme benim. Dediğim gibi son kez tekrarlıyorum erkeklerle yakın olmak yok,evlendikten sonra aileme saygısızlık yaptığını ne göreceğim ne de duyacağım,Avukat olduğunu öğrendim benimle evlendikten sonra çalışmanı istemiyorum bunu ilk ve son kez söylüyorum tartışmaya kapalı bir konu bu,evlendikten sonra ailemle aynı konakta kalacağız,tabii çocuğumuz olduktan sonra başka konağa da taşınabiliriz gerçi onu o zaman düşünürüz her neyse şimdilik bu kadar.''dedi. açtım ağzımı,yumdum gözümü ''Sen nelerden bahsediyorsun ya! hak ettiğin sürece sana hakaret de ederim,istediğim erkekle yakın da olurum, istediğimi de giyerim,ailen umurumda da değil,mesleğimi yapmama karışamazsın da, ha! çocuğumuz öyle mi ben sana bu evlilik gerçek olmayacak dedikçe sen kendini o hayal dünyana kaptırıyorsun. Şimdi bana bir daha bu saçmalıkları dile getirme hepsi senin zırvalıkların çünkü!''dedim. Cümlemi bitirdiğimde Poyraz kıpkırmızı olmuştu bu benim için pekte hayra alamet değildi. ''Sana evlendiğimizde bu sözlerinin bedelini ödetmez isem benim adım da Poyraz değil. Ha şimdi aklıma gelmiş iken söyleyeyim sabah kiminle konuşuyordun derhal açıkla!''dedi. ''Sana ne!''dedim. kıpkırmızı olan yüzü sanki mümkünmüş gibi daha da kızarmıştı. omuzlarımdan itip sırtımı kaputa yaslama mı sağlamıştı bileklerimden tutup kaputa yasladı. Bedeninin tüm zerresini vücudumda hissediyordum ve bu durum iğrenç bir şeydi. ''Şansını çok zorluyorsun. Sen karşında çocuk mu var senin ha!''dedi. ''Kalk üzerimden!'' diye dişlerimin arasından tısladım. O ise sözlerime karşılık bedenini bedenime daha da bastırdı. ''Seni uyarmıştım değil mi? şimdi son kez soruyorum telefonda kiminle konuşuyordun?''dedi. Bu iğrenç duyguyu daha fazla tatmamak için cevap verecektim. ''kız arkadaşımla konuşuyordum anladın mı? şimdi kalk üzerimden!''dedim. ''pekala, öyleyse neyi düşünecektin?''dedi. Onların bana kaçma önerisinde bulunduğunu söyleyemezdim ya. bedenini daha da yaslayıp ''Hala cevap bekliyorum!''dedi. ''Yeni bir dava vardı o konu hakkında ne yapacağımı soruyordu o kadar.''dedim. cevabımı duyunca tatmin olmuş bir şekilde üzerimden kalktı. ''Sadece şu iki cümleyi kolayca söylemek varken sen yine ve yine zoraki bir güçle söyledin,siz kadınlar neden sadece kaba kuvvetten anlarsınız ki!''dedi. Ona hiç cevap vermeden tepeden aşağıya doğru yürümeye başladım hem benim ona ihtiyacım yoktu tek başıma da evime gidebilirdim. ''Hey nereye gittiğini sanıyorsun sen!''dedi. ''Cehennemin dibine gidiyorum, sende gelmek ister misin?''dedim. ''Benimle alay etmemen gerektiğini halen daha anlamamışsın sen, seninle işimiz var anlaşılan.''dedi. Ona cevap vermeden yürüyor iken ne olduğunu anlayamadan kendimi Poyraz'ın sırtında bulmuştum. ''Hey, indir beni hemen! duyuyor musun beni? indir beni kaçık herif!''dedim. Poyraz ise cevap vermeden yürümeye devam etti,ben ise bir yandan çığlık atıyor diğer yandan ise Poyraz'ın sırtına yumruklar atıyordum. Ama eminim ki canı yanıyordu çünkü İstanbul da dövüş sanatlarına katılmış kendimi fiziksel anlamda koruyabilmeyi öğrenmiştim. Beni yolcu koltuğuna bıraktıktan sonra kendisi de sürücü koltuğuna geçip arabayı sürmeye başladı. Poyraz arabayı sürüyor iken aklıma sabah annemin söyledikleri gelmişti nasıl sevecektim ki onu ben sevmeyi bilmezdim,hem ben sevsem bile o sevmezdi buna emindim ve ben onu severek daha da acı çekerdim bu sefer daha kötü olmaz mıydı? ah! ne diyorum ben, kaçacaktım zaten buradan Roz'u da alıp gidecektim. Buralardan gittiğimde ne Poyraz kalacaktı ne de başka biri kafamı dinleyecektim.
Konağın önüne geldiğimizde Poyraz'ın yüzüne bile bakmadan inecektim fakat Poyraz kolumdan çekip ona bakmamı sağladı. ''Yine ne var!''dedim sinirle. ''bugün Rojin kendine ne aldıysa sana da aldı, yarın Rojin ile birlikte yarın akşam ki kına gecesi için hazırlanırsınız.''dedi. Başımı tamam anlamında salladı ve arabadan indim. Poyraz bir saniye bile beklemeden gitmişti.
Odama girdiğimde hemen kendimi duşa attım artık bedenimin gevşemesi gerekiyordu. Duştan çıktıktan sonra üzerimi giyindim,saçlarımı kuruttum ve çantamı açıp içinden telefonumu aldım. Rehberden Yaren'in ismini bulduğumda ara tuşuna bastım ve telefonun açılmasını bekledim. Telefon ikinci çalışta açıldığında konuşmaya başladım. ''Yaren ben karar verdim yarın ne yapıp ne edip Roz ile birlikte İstanbul'a geleceğiz,bize iki bilet satın alabilir misin?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERDEL -Rafa Kaldırıldı-
Romancesadece 5 kelime hayatımın akış yönünü değiştirmeye yetmiş hatta arttırmıştı bile. Ben böyle olsun istememiştim, kendi hayatım karşılığında ağabeyimin hayatını kurtarmıştım. Aslında tüm olanların suçu töre denen saçmalıktı, sevmek suç muydu? ben ceva...