27 Şubat 2014.
İlk konuşmamızın ardından tam 1 hafta geçti.
Beni sevdiğini söyledin! Evet, ''Çok severim hemde.'' bile dedin.
Acaba fanım mısın? Aish, kendi kendime kafayı yiyeceğim sanırım.
1 hafta geçti onu görmeyeli, gitmeli miyim? Yani onun yanına, onu görmeye. Gitmeli miyim?
Tabi ki gidip onu görmeliyim. Şuan durmam bile hata.
Kafeye doğru ilerledim ve kapıyı yavaşça açtım.
Tanrım, yine mi hiç kimse yoktu?
Yerime geçtim ve onun gelmesini bekledim.
Neden gelmiyordu?
''Siparişinizi alabilir miyim?'' kafamı çevirip, sesin geldiği yöne baktım.
O değildi.
''Şey, acaba Taeyeon yok mu?''
''Taeyeon mu? Ah, Taeyeon daha gelmedi.. Neden sormuştunuz acaba?''
''Hiç, yani öylesine. Bir tane sade kahve alabilir miyim lütfen?''
''Tabi ki efendim.'' diyerek oradan uzaklaştı kız.
Neden gelmediğini neden sormadın aptal. Acaba fazla mı ileri gitmiştim?
Neredeydi bu kız? Neden gelmemişti?
Yaklaşık 10-15 dakikadır buradayım ve onu bekliyordum.
Taeyeon'u.
Hiç olmazsa bir kez görüp gideyim, o bile yeter bana.
Bir kaç dakika daha bekleyip, gelmeyeceğini anladığım zaman hazırlandım ve tam kalkacakken kapının açıldığını gördüm.
Sonunda!
Geç kaldığın için özür diledin ve o kız arkadaşının yanına gittin. Sarıldınız.
O kızın yerinde olmak isterdim.
Üstünde ki hırkayı çıkardın ve o sırada göz göze geldik.
Sana baktığımı gördün ve gülümsedin.
Ve o gün en rezil olduğum gün olarak ilan ediyorum çünkü,
tam hazırlanmış ayağa kalkmıştım ve gidiyordum ki seni görmem ile tekrar yerime geçmiştim.
Nasıl rezil olduğum umurumda bile değildi o sırada, çünkü sen gelmiştin.
O sırada bir şey önemseyecek durumda değildim.
Ama o günün en güzel anı da yanıma gelmen ile başlamıştı bile.
Yanıma gelip az önce içtiğim kahveyi önümden aldın ve bana
''Sanırım, bir tane daha sade kahve? Değil mi?'' diye sordun. Gülümsedim.
''Evet, lütfen.''
''Hemen geliyoor.'' oradan uzaklaştın. Tek bir şey kalmıştı.
Seninle konuşmak istiyordum fakat nasıl yapacağımı bilmiyordum.
Bir kaç dakika sonra geldin ''Bir tane sade kahve, başka bir isteğiniz var mı?''
''Hayır, sadec-'' elindeki kahveye çarptım ve onu yanlışlıkla yere döktüm.
Tanrıya şükür, sana bir şey olmamıştı.
Nasıl çarpmıştım ki, nasıl bir sakardım ben?
''Tanrım, ben çok özür dilerim.'' bunu diyen ben olmalıydım?
''Sen neden özür diliyorsun ki, bu benim hatamdı. Asıl ben özür dilerim, iyi misin?''
Yanına gittim ve bir şeyi olmuş mu diye baktım. Şuan, fazla yakındık.
''Ah, şey ben iyiyim. Peki ya siz?''
Beni düşünmüştün.
''İyiyim.'' maskeyi çoktan çıkarmıştım. Az önce yere kahve dökmüş biri olarak, çok gariptim.
Mutluydum ve gülümsüyordum.
Aynısı Taeyeon içinde geçerliydi tabi.
Birbirimize hala gülümsemeye devam ederken, Taeyeon ''Ah size yeni bir kahve getirmem gerekecek sanırım.''
''Sorun değil, içmesemde olur.''
''Ama öyle olmaz ki'' kendini suçlu hissediyordu, ''Bir tane daha yapmama izin verin lütf-'' derken sözünü kesmiştim.
''Sen bana daha sonra ısmarlarsan, neden olmasın?''
YOU ARE READING
coffee shop » gtae.
Romance''Döktüğün gözyaşı sayısınca daha iyi olabilirim sana, bebeğim. Tek başına yüklendiğin o acı, bırak paylaşayım bebeğim.'' - Kwon Ji Yong. ∞18.01.16∞