Eşyalarımı toparlayıp bende herkes gibi göç yapacaktım. Görevlilere doğru bağırdım:
- Bakar mısınız?
- Buyrun hanımefendi.
- Bir çadır grubu daha varmış.
- Evet
- O çadır grubu da göç edicek mi?
- Hayır sadece bizim çadır grubu edicek.
Yüzüm asılmıştı.Madem bu iş kolay yoldan olmayacak,ben zorla planımı uygularım.
Planım diğer çadır grubuna gitmekti,biraz düşündüm. Tek başıma gitmek tehlikeli olabilirdi. O sırada kendimi sorgulamaya başladım:
- Biz niye göç ediyoruz?
- Bir deprem oldu,peki bu sadece deprem mi?
!Değilse!
- Bu depremin nedeni nedir?
- Benim tek başıma bu çadır grubuna gidecek cesaretim var mıydı?
- Kim benimle gelmek isterdi?
Tabiki bu soruları yarım yamalak cevaplıyordum. Aslında tek bildiğim benim o kadar cesaretim olduğunu sanmamamdı. Arkamdan ninni sesleri geldiğini duydum,arkama bakınca dün gece benim çadırımda kalan kadın ve çocukları duruyordu. Kadın seslendi:
- Ben seni kendine soru sorarken duydum da ben seninle gelebilirim.
Bu kadın benimle kesinlikle gelemezdi.
1. Çünkü çocukları yavaşlatırdı.
2. Çocukları yol boyunca ağlayıp başımı ağrıtırdılar.
3. Kadının beni yolda beni öldürmeyeceği ne malumdu.
4. Kadın benim kafam gibi değildi,hiç bana uymaz iki dakikada bir mola verirdi.
5. Kadının isteğini kabul etmessem beni görevlilere söyliyip,görevliler ise beni asla o çadır grubuna göndermezdi ve bütün planlarım suya düşerdi.
Sonunda kararım buydu:
-Sen yanlış duymuşsun ya ben değildim o kendi kendine konuşan kişi.
- Benim kocamda orada,yoksa benim çocuklarım yetim mi büyüsünler?
Suratıma baktı,ben ona baktım,görevliye baktım,çocuklara baktım. Bu vicdanım yok mu tam pıçaklık. Tabiki de kabul ettim.