2.BÖLÜM

22 2 1
                                    

Merhaba... Yeni hikayemi sevenlerden birşey isteyeceğim. Ekliyeceğim 4-5 karakter daha var ve bi iki tanesini okuyuclarımın seçtiği bir isim,tanrı melezi ve kişisel özelliğe sahip olmasını istiyorum. Belki şu ana kadar okyan sayısı 3 olduğu için çok çıkmayacak fakat en güzel karakter seçimi olanı katıcam.
İYİ OKUMALAR

Kabuslar ve kabuslar....
Küçüklüğümden beri çok güçlü kabuslar görürdüm fakat hayatım boyunca ilk kez bu kadar güçlü,net ve canlısımı görüyordum. Şu ana kadar olan en gerçekçisi 13 yaşımdayken dev bir adamın okulumuza gelip okul müdürünün kafasına dev bi odun sopayla gövdesinden ve diğer parçalarından ayırdığıydı ve o dev adam ertesi gün cidden gelmişti ondan sonraki hafta yeni bir okul müdürü gelmişti fakat eskisine olanları kimseye söylememişlerdi.

Şu ankinde ise dev bir çilek tarlasının yanındaydım ve bana uğursuzluk veren hidrada yanımda uyuyordu daha doğrusu 6 kafası da horluyordu diğer 2 kafası ise benle birlikte Long Island körfezine bakıyordu.

Etrafta hiçkimse yoktu bizden başka bi tek bana her zaman huzur vermiş hafif soğuk rüzgarlar vardı.
Tahminen melez kampındaydım çünkü o kherion denen adamın burdaykenki halini annesi ile konuşurken görmüştüm.

Ben melez miydim harbi? İlk duyduğumda çok şoka girmemiştim fakat... İçimde şuan bir savaş vardı. İçimden biri herkesi öldürmemi istiyordu sanki, korkmamı istiyordu... Ölüme susamıştım sanki,insanlara bunun bi yalan olduğunu söylemek istiyordum fakat bunu yapamazdım ki. Benim adelet anlayışım buna uymazdı bile.

Sahile bakarken hydra'nın bir kafası bana çevrildi ve o sırada büyük patlama.
Karşımızdaki küçük ancak 1.000.000$ lık techizat olan ağır savaş gemisi duruyordu. Ateş kontrollü spiral toplardan sadece ikisi bize dönüktü fakat biri ateş eder etmez diğeri ateş ediyordu ve arka arkaya toplar sahilimizde çukurlar açıyordu.

Hemen hydra'ya baktım fakat... Takmıyordu bile o bana boş gözlerle bakıyordu sanki onlar bana zarar veremez fakat sen hala yarı insansın... Ölebilirsin. Diyordu ve nedense buraya bir şey olsun istemiyordum... Burası sanki yuvam gibiydi, bura bana huzur veriyordu

Tam belimdeki tabancayı fark edip ateş edicekken başka bir top tam kafamın üstüne doğru süzüldü ve üstüme düşmesini izledim... Tam düşecekken gördüğüm şey hydra'nın kızıl gözleri oldu.

"Hey gençler geldik..." Dedi pilot. Hala alışamıyordum şu kulaklıklara fakat en azından kesinkes çalışıyorlardı.

"Thanks.. But who came and catch to us?" Gibi bir şeyler geveledim ancak cümlemin tamamen yanlış çıktığını adam boş boş bakınca nil benim anlayamayacağım bir hızda bir iki şey dedi ve adam anlamış bi ifade takınıp.

"Merak etmeyin sizi almaya gelecek kişinin saçında bir tavuzkuşu tüyü olacak sadece bunu bilin yeter" dedi ve bir anda bir şey hatırlamış gibi otomatik pilota aldı ve arkadaki bir kapağı bi şifreyle açıp bize iki şişe verdi yanında da içinde şeffafımsı bir sıvı olan bir deney tüpü verdi. Sonra arkalarıda azıcık karıştırıp bir çip verdi

Dilsel araşım cihazı'nı vermeyi unutmuşum" dedi. Sonrada dilini açıp içine takıyormuş gibi yaptı sonrada bana verdi.

Çipi alıp ağzıma taktım. Cidden orda olduğunu anlayamadım bir an fakat orda olduğunu biliyordum,sanki dilimle bir bütün olmuştu ama bunu takmadım ve adamın nil'e de vermesini izledim sonrada şişeleri alıp çantama koydum ve kafamla teşekkür edip uçağın üstünde durduğu yere baktım.

Percy Jackson - DİĞERLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin