Merhaba arkadaşlar,
Geç yazdığım için özür dilerim ama şuan yazabilme imkanı buldum tekrar özür dilerim. Sizi çok seviyorum. İyi ki varsınız. Bu kitap için umutsunuz :)))"BENİ SEVİYORSUN HA ZİŞAN? GÜLDÜRME BENİ -DORUK"
Gözlerimi nottan alamıyordum. Gözlerimden yaşlar akmaya başladı. Elim titriyordu. Sanki göğüs kafesime tekme atıyorlardı. Nefes alamıyordum. Dengemi kaybettim. Yatağın kenarına oturdum. Böyle bir şeyi nasıl düşünebilirdi. Ben onun için her gün sabahlara kadar ağlarken o böyle bir şeyi nasıl düşünebilirdi?
Notu elime alıp hızlıca odadan çıktım. Nereye gideceğime dair hiçbir fikrim yoktu. Ama burdan derhal gitmek istiyordum. Sırt çantam, ben ve not...
Gözlerimden yaşlar akmaya devam ediyordu. Ben onu o kadar çok severken o bunu nasıl düşünebilirdi? Birine çarptım. Yüzüne baktığımda şuana kadar hiç görmediğim bir yüzdü."Upss, küçük hanım önünüze bakarak yürüyün, lütfen" dedi. Daha sonra yüzü ciddi bir hal alıp;
"Sen ağlıyorsun, iyi misin?" dedi. Cevap vermeden yanından geçip gittim.Kolumdan tuttu.
"Beni bırakır mısın? Lütfen" dedim sinirli bir şekilde. O ise gayet düz bir sesle;"Tabiki de hayır" dedi.
"BIRAAK!" diye bağırdım. Elini kolumdan çekti. İlerlemeye başladım.Arkamdan geldiğini hissedebiliyordum.
"Arkamdan gelmeyi kes!" dedim.
"Ne arkandan gelmesi ya evime gidiyorum" dedi.Kesin evine gidiyordur zaten kesin. Neyse diye geçirdim içimden. Ne yaparsa yapsın. Umrumda değildi.
Sokakta ilerlerken telefonum çalmaya başladı. Çantamdan çıkarıp baktığımda arayanın Berk olduğunu anladım. Telefonu geri çantaya attım. Uğraşamazdım. Derken yağmur yağmaya başladı. Yağmurda usul usul yürüyordum. Doruk'u düşünerek...
Sokağı Doruk ve Zişan'ın kahkahaları inletiyordu. Doruk'un sırtında bir adet Zişan ve yağmur. Dışarıdan da çok sevimli gözüküyorlardı. Herkes bir yandan hızlı hızlı yürüyüp eve varma derdinde iken bir yandan da bu iki deliyi gülerek seyrediyorlardı. Derken aynı anda bağırdılar. "Seni çok seviyorum!!" diye kalp kalbe karşıydı işte...Yüzümde buruk bir gülümseme oluştu. Ben onu seviyordum. Ama şuan ne hissediyorum kendim bile bilemiyordum. Belirsizdi her şey. Bir yanım ona delilercesine nefret beslerken diğer yanım ona delilercesine aşıktı.
Ani bir kararla geriye döndüm ve az önce çarptığım çocuğun bana çarpmasına neden oldum.
"Lütfen önüne bakarak yürür müsün? Küçük adam" diyip gülümsedim. Saf saf bakıyordu bana. Yanından geçip ilerlemeye başladım. Arkamdan geliyordu.
"Heyy, evine gidiyordun niye geri dönüyorsun annen merak eder" diyip kahkaha attım. Bazen cidden sorunlarımın olduğunu düşünüyordum. Az önce ağlayam ben şimdi kahkaha atıyordum.
"Etmez, etmez" diyip o da güldü. Gülümseyip yoluma devam ettim. Okula gitmek istiyordum. Bir his beni okula sürüklüyordu. Okulum kapısına geldiğimde gitmek istedim. İçeri girmemek istedim. Ama tüm gücümü toplayıp kapıyı açtım. Bahçede olan herkes bana bakıyordu. Ne oldu acaba diye geçirdim aklımdan.
Hızlıca binaya girdim. Ve bağırış sesleri beni karşıladı.Kantinden gelen seslere doğru ilerlemeye başladım.Hiç düşünemeyeceğim bir manzarayla karşılaştım. Doruk ve Berk...
"Ya sen benim abim olamazsın, benim senin gibi adi şerefsiz bir abim olamaz, o kıza neler yaptın lan o kız kaç aydır neler çekiyor senin haberin var mı?!!!" diye bağırdı Berk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARIŞIK
General FictionKarışık her şey herkes karışık Sevdiğin adam, huzurun annen karışık Sen karışık Hayat karışık...