Maalesef bugünde okul var. Her şey çok zor geliyor. Ama bu sadece okul için geçerli. Sabahın 6' sında kalk, hazırlan, kahvaltı et... İşte bundan bahsediyorum. Bide ben gibi üşengeç bir kıza bu hiç olmaz. Tam rüyamın en güzel yerinde evime annemin gelmesiyle her şey bozuluyor:
-Annem: Hadi Tuana kalk artık. Geç kalacaksın.
Annemi aldırmamıştım. Gözüm birden saate ilişti. Birde ne göreyim. Saat 7' ye 10 var. Hemen kalktım ve elimi yüzümü yıkadım. Sonra hemen giyindim. Babam da geç kalmış. Şansa bak. Kahvaltımızı yapmadan hemen çıktık. Okula geldim. Herkes derse girmişti. Bende müdürün yanına gittim:
-Ben: Tık tık.
-Müdür: Gel.
-Ben: Merhaba. Ben geç kaldım da özür kağıdı alacaktım.
Müdür neyse ki iyi biriydi. Başka biri olsaydı derse yarım saat geç kaldığımı nasıl karşılardı bilmiyorum.
-Müdür: Tamam kızım.
Neyse özür kağıdımı aldım ve derse girdim. Nihayet zil çalmıştı. Bende kafeteryaya gittim. Olamaz yine orada. Kimden mi bahsediyorum? Tabi ki Barış'tan. Kafeteryada:
-Barış: Selam.
-Ben: Selam.
-Barış: Naber?
-Ben: İyi. Sen?
-Barış: Bende iyi. Dışarı çıkalım mı?
-Ben: Olur.
Dışarı çıktık. Kar yağıyordu. Her yer bembeyaz olmuştu. Barış'ın hızlı hızlı indiğini gördüm. Birden suratıma kar topu yedim. Barış kaçmaya başladı. Kartopu savaşı yaptık. Bir an buza takıldım ve barışın üstüne düştüm. Hemen kalktım ve Barış'a kalkmasından yardım ettim. Sonra banka oturduk:
-Barış: Seninle hiçbir dersimiz aynı değil mi bizim?
-Ben: Bilmem. Şimdi hangi dersin var?
-Barış: Matematik. Senin?
-Ben: Benim yabancı dil.
-Barış: Kötü oldu.
-Ben: Aynen.
Tam o sırada zil çaldı ve derse girdik. Okul bitmişti. Babam beni almaya gelmişti. Arabada:
-Ben: Tuğra nerede?
-Babam: Bugün okula gitmedi.
-Ben: Peki neden?
-Babam: Kendini iyi hissetmiyormuş.
-Ben: Kesin numara yapıyordur.
-Babam: Bende şüpheliyim. Dedi ve ikimizde gülüştük.
Nihayet eve gelmiştik. Ben hemen kendi evime geçtim. Üstümü değiştirdim ve öbür eve gittim. Öbür evde:
-Annem: Gününüz nasıl geçti?
-Babam: Hiç hayatım, her zaman ki gibi.
-Annem: Peki ya senin Tuana?
-Ben: Benimde ilginç bir şey olmadı.
-Babam: Tuğra' ya noldu ? Babamla ben birbirimize baktık ve gülüştük.
Tuğra'nın hiçbir şeyi yokken babam bu soruyu sorunca soldu ve yavaşladı. Sanki hastaymış gibi sjsjsj.
-Tuğra: Kendimi iyi hissetmiyorum.
-Ben: Hıhı öyledir.
-Tuğra: Tamam ya napıyım okulu sevmiyorum. Tuğra'nın bu lafına bütün aile gülüştük.
Yemeğim bitmişti. Bende evime geçmiştim. Bugün Barış hiç mesaj atmadı diye düşündüm. Tam da o sıra Barış'tan mesaj geldi:
-Barış: Bugün hayatımın en güzel günlerinden biriydi.
-Ben: Benim içinde öyle.
-Barış: Eee.
-Ben: Sana demiştim ya kendinden bahset diye.
-Barış: Benim hakkımda fazla bir şey yok.
-Ben: Ailen?
-Barış: Annem beni 5 yaşındayken bırakıp gitti. Bende babamla yaşıyorum.
-Ben: Üzgünüm. Özür dilerim.
-Barış: Yo yo senlik bir durum yok. Özür dileme boşuna.
O an Barış'ın boynuna atılmak ve teselli etmek istedim.
-Ben: Görüşürüz.
-Barış: Görüşürüz.
Çok üzülmüştüm. Neden 5 yaşında ki bir çocuğu bırakıp gittiğini çok merak ediyorum doğrusu.
ARKADAŞLAR LÜTFEN OYLAMADAN GEÇMEYELİM. İNŞALLAH BEĞENİRSİNİZ. HEPİNİZİ ÇOK SEVİYORUM <3