hazelnutbutter: doğruyu söylemek gerekirse
hazelnutbutter: seattle'ı özlememişim
hazelnutbutter: fakat şuan iyi modumdayım çünkü az önce taco bell'de üç tane tacoyu mideme indirdim lol
godblessme: daha önce burada bulundun mu?
hazelnutbutter: evet
hazelnutbutter: hey kennewick alaska'da değil! Aynı eyaletteyiz ve şehirler birbirine yakın
hazelnutbutter: birkaç defa arkadaşımı görmek için uğramıştım
hazelnutbutter: sadece biraz fazla teknoloji kusuyor ve kennewick gerçekten sessizdi haha buna alışık değilim
godblessme: uh anladım :)
godblessme: üniversiteyi gezdin mi
hazelnutbutter: evet, burası harika
hazelnutbutter: oda arkadaşımla bile tanıştım
godblessme: oh
hazelnutbutter: evet, oldukça sevimli bir kız :)
hazelnutbutter: ama sen daha tatlısın
godblessme: aww
godblessme: senin için sevindim
godblessme: yerinde olsaydım kendimi tuvalete kapatırdım lol
godblessme: şey
godblessme: insanların arasında kendimi biraz garip hissediyorum
hazelnutbutter: sosyal fobi gibi mi
godblessme: evet sanırım
hazelnutbutter: sana cesaret ışınlasam?
godblessme: işe yarayacağına eminim. Beni iyi hissettiriyorsun :)
hazelnutbutter: pekala
hazelnutbutter: bu güzel çünkü seninle gerçekten yüz yüze görüşmeyi isterim, mabell
hazelnutbutter: yemek ısmarlarım ;)
godblessme: aw
godblessme: gerçekten harika olurdu
hazelnutbutter: olacak :)
godblessme: uh
godblessme: pekala
godblessme: macy's nasıl?
hazelnutbutter: bana uyar, tatlım
hazelnutbutter: seni saat üçte starbucks'ın önünde bekleyeceğim :)
✎✎✎
godblessme: hey
godblessme: yurda ulaştın mı?
hazelnutbutter: uh evet
hazelnutbutter: benden uzun olduğunu bilmiyordum lol
hazelnutbutter: yanında kardeşin gibi duruyordum
godblessme: hayır
godblessme: yanımda kız arkadaşım gibi duruyordun
godblessme: ve uh
godblessme: çok garip ama bana farklı şeyler anımsatıyorsun
hazelnutbutter: benden etkilendin demek?
godblessme: yapma
hazelnutbutter: pekala utangaç kız
hazelnutbutter: fakat üzgünüm ama etkilendiğini fark ettim
hazelnutbutter: neredeyse içime düşecektin, güzelim
godblessme: cidden mi?
hazelnutbutter: önemli değil
hazelnutbutter: bundan hoşlandım
hazelnutbutter: ve sesin çok güzel
godblessme: aww teşekkür ederim :)
hazelnutbutter: sen de güzelsin
godblessme: hadi ama, çillerimi görmedin mi
hazelnutbutter: oldukça tatlılar
godblessme: ama güneş yüzümü kızartıyor
hazelnutbutter: ki domates en sevdiğim meyvedir
godblessme: sanırım vazgeçmeyeceksin
hazelnutbutter: asla
hazelnutbutter: seni arayabilir miyim
godblessme: oh demek gizli gizli numaramı istiyorsun
hazelnutbutter: aslında skype da var ama istediğin buysa eğer...
godblessme: kıvırma
godblessme: 962 1588 432686
godblessme: aramanı bekliyorum
*+962 4054 522300 arıyor*
*Arama başladı*
''Mabell.''
''Uh hey.''
''Numaranı almalıydım.''
''Önemli değil.''
''Bugün beni öpmek istedin.''
''Ne zamandan beri bu kadar açık sözlüsün?''
''Hep öyleydim, güzelim.''
''Uh ben sadece... şey, gözlerin çok güzel. Öyle garip ki seni zaten tanıyormuşum gibi hissediyorum, Julianne.''
''Önemli olan da bu değil mi zaten? Zaman sadece bir şeyleri hafifletmek için var, fakat iki insanın birbirini tanıması için o kadar da gerekli olmayabiliyor.''
''...''
''Hey, yoksa ağlıyor musun?''
''Hayır, sadece bir şeyler hatırladım.''
''Anlatabilirsin.''
''Bahsettiğim kız... Julianne ile küçükken, çocuk parkında tanışmıştık. Onunla sadece birkaç dakika içinde yakın arkadaş olmuştum. Beni zorbalık eden çocuklardan korurdu. On iki yaşına kadar asla birbirimizden kopmadık ve... sonra bilirsin, o benden hoşlandı ve ben bunu istemedim. Ondan özür dilemeliydim fakat buna zamanım bile olmadı çünkü bir gün evlerinin önünden geçerken bahçelerinin önünde duran o büyük kamyonu gördüm, birkaç adam evin eşyalarını içine taşıyordu. O ise merdivene oturmuş, öylece onları seyrediyordu. Yanında o çocuk vardı. Beni fark edince gözlerimin içine birkaç saniye baktı ve tekrar ona döndü. Yorgun ve üzgün görünüyordu, belki de çocuktan ayrılmak zorunda kalacağı içindi... uh sadece... içimde hala hissettiğim büyük bir pişmanlık var. Yüzünü bile bulanık hatırlıyorum oysaki.''
''Onun hakkında hatırladığın bir şey var mı?''
''Ensesindeki renkli saçları. Kestane rengi saçlarını toplamadığı zamanlarda onları kolayca gizlerdi. Çok saçma ama tek hatırladığım bu.''
''Bu çok sevimli, ancak bazen geçmişe bağlı yaşamaktan çok önüne bakman gerekiyor, Mabell.''
''Biliyorum, teşekkür ederim, Julie... yanımda olduğun için. Şey, annem odamı basmadan yatsam iyi olacak, merdivenden adım sesleri geliyor ve fısıldayarak konuşmak çok zor.''
''Pekala, renkli rüyalar, Mabell. Seni seviyorum.''
''Ben de seni seviyorum, Julianne.''