Kusursuz bir biçimde hazırlanmış sofraya yaylanarak oturan Louis, gülümseyerek ablasına baktı. Harry'nin öldürücü bakışlarının altında ezilmemek için, sadece Taylor'a bakıyordu. "Bu kadar uğraşmana gerek yoktu Tay, yorulmuş olmalısın."
Taylor elini kardeşininkinin üzerine koyarak sıcak bir şekilde gülümsedi. "Beğendiysen ve yorulmama değdi ise ne mutlu bana."
Louis gözlerini irileştirerek kafasını salladı. "Kesinlikle. Mükemmel olmuş." Taylor teşekkür edercesine başını öne eğdi. Louis ablası yerine masadan kalkarak herkesin tabağına yemeklerden koymaya başladı. Sonuncu olarak Harry'ye gelince, arsızca sırıtarak genç adamın tabağını önünden aldı. "Siz ne istersiniz efendim?"
Harry dişlerini gıcırdatarak sahte olduğunu belli eden bi gülümseme takındı. "Her şeyden az bir şekilde koy." Taylor öksürerek Harry'ye arkadan kaşlarını çattı. "Pardon, koyabilir misin olacaktı." Louis tatmin olmuş bir şekilde gülümsedi. "Tabii." Masadaki gerginliğin gitmesini sağlamak adına Taylor radyoyu açtı. Sessiz geçen yemekten ilk kalkan Harry olmuştu. Peçete ile ağzının kenarlarını temizleyip, müsaade isteyerek masadan kalktı. Ardından Louis kalkarak, üst kattaki lavaboya yöneldi. Kapının kulpunu çevirmesiyle aralanan kapıdan Harry'nin çıkması bir oldu. Ve tabii burun buruna da gelmişlerdi, ne tesadüf (!)
Louis yüzünü yalayan sıcak nefese karşın yalpalasa da belli etmemeye çalışarak, sinir bozucu bir şekilde gülümseyerek dudaklarını değdirecek şekilde Harry'nin boynuna doğru fısıldadı,
"Zahmet olmazsa çekilir misin?"
Harry dişlerinin arasından hırlayarak geri çekildi ve Louis'nin lavaboya adımlamasına izin verdi.
Kesinlikle bu çocuktan kurtulmalıydı.
Harry burnundan soluyarak Taylor'ın yanına doğru ilerlerken, Louis ellerini yıkıyor ve bir yandan aynada kendini inceliyordu. Görüntüsü hakkında iyi şeyler mırıldanarak kendini tatmin etti, sonrasındaysa havlu bulamadığı için ellerini üzerine silerek lavabodan çıktı.
Taylor masayı topluyor, Harry de ona yardım ediyordu. Harry Louis'nin yardım etmek yerine koltuğa yayıldığını gördüğünde, sinirlendi ve kendini tutamadı."Neden yardım edeceğine orada yaylanıyorsun?" sesi biraz yüksek çıktığı için Taylor boğazını temizleyerek onu dürttü. "Louis biraz yorgun, onu rahatsız etme."
Harry Taylor'a döndü ve durdu. Kardeşine bu kadar mı toz konduramıyordu?
"Ben de yorgunum. Ama yapıyorum! Evimize prens falan mı geldi yoksa kardeşin mi?" Taylor ağzını açacakken Louis elindeki elmayı salladı.
"Aslında ikinci ismim William, Prens William diye biri var sonuçta," dedi ve tekrar sinir bozucu bir şekilde elmadan ısırık aldı. Ablasının her yerinden homoluk akan nişanlısıyla uğraşmak hoşuna gitmişti.
Harry ise hala bu çocuktan nasıl kurtulacağını düşünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wild // Larry
Fanfiction"Bak bücür," Harry Louis'yi kolundan yakalayıp kendine yaklaştırdı. "Bu evden siktirip gitmeni dört gözle beklediğimden emin olabilirsin. 17 yaşında bir ergenle uğraşmak istemiyorum." "Sen, ah pardon siz demeliyim çünkü 27 yaşında bir ihtiyarsınız?"...