İnsanlar farklı düşünce yapılarına sahip bazı. Esasen hepimizin hayatının bu denli kötü gitmesinin bazı temel sebepleri var. Bu sebepler hepimiz için geçerlidir. Tabi istisnalar hariç. Mesela hepimizin en temel ihtiyacı olan güvenilebilir bir dost. Eskiden dostluklar çok güzel ve sağlamdı. Kimse kimsenin hakkına yan gözle bakmadığı gibi kendi hakkını da diğerleriyle paylaşmak için can atardı. Çünkü o zamanlar bilirdik bizim için hiçbir şey dostluktan daha değerli değildir. İnsan birisine güvenmek isterse o insana bir yolunu bulur ve güvenir. Tabi güvenebilmek için sadece istemek yetmez. Mesela her tanıştığınız ve güvenmek istediğiniz insanlara belli bir kredide güvenin zamanla davranışlarına göre bu krediye ekler yada azaltırsınız.
Güven hemen olacak bir şey değildir. Oldukça uzun bir zaman diliminde büyük güvenler oluşur insanın içinde. Ben kendimi bildim bileli bizim mahallede olan Kâmil Bey tam bir güven timsalidir. Mahalledeki büyük küçük demeden herkesin Kâmil Amcasıdır O. Herkesin gözü kapalı güvenebildiği ender insanlardandır. O zamanlar bizlerde mahallenin hayta gençleriyiz tabii. Mahalle dediysem öyle lüks site falan değildi , eskilerin şimdiki tabiriyle gerçek mahalle duygusu vardı. Bizde mahalledeki herkes birdir. Candır, abidir, kardeştir. Her şeyimiz ortaktı bizim. Hep beraber yaşanılır, yemekse beraber yenir, oturmaksa hep beraber oturulurdu. Mesela yaz aylarında öğlenin yakıcı sıcağı yavaş yavaş dinmeye başladığında biz gençler hemen bir yerlerden top bulup oynardık. Annelerimiz apartman kapısının önüne sermek için aldıkları kilimleri serer ve evlerinden birisi çay getirirse bir diğeri bardak getirirdi. O günler çok güzeldi.
Radyoyu sadece şarkı dinlemek için kullanmayan insanlar benim gözümde hayatta hep 1 - 0 önde olur. Nedeni de şu; radyoda bazı programlar var ki insana çok önemli şeyler katıyor. Bir gün işyerime giderken yine radyodan nefes dolusu insan programını dinliyorum. O kadar çok değer verdiğim bir program ki her gün düzenli olarak takip ediyorum. Program içerik bakımından diğer programlara hiç benzemiyor. Program tamamen insanı rahatlatmak adına kurulmuş. İsteyen istediği zaman bağlanıyor ve istediği şeyi anlatıyor. Bir nevi psikolojik tedavi uyguluyorlar. İnsanları dinliyorlar. Hafta da en az üç dört defa bağlanan Aziz Bey bu hafta neredeyse hiç bağlanmadı. Aziz Beyin kim veya nasıl birisi olduğunu gören duyan yok. Konuşmasından benim çıkarttığım kadarıyla içindeki karakterler birbiriyle çok büyük mücadele içerisinde. Çünkü her konu hakkında mantıklı bir fikir sunabilecek potansiyele sahip birisi ve hepsini içinde yaşıyor. Programın en sevdiğim yanı ise insanı hiç bir şekilde kısıtlamıyor. İsteyen istediği konuda akıl verebiliyor. Bizim Aziz Bey de bu programın en daimi üyelerinden. Programdan bildiğim kadarıyla yüksek inşaat mühendisi.
Yüksek mühendis Aziz Bey insanlar üzerinde o kadar çok düşünmüş ve doğru kanılara varmış ki onun mühendis olduğunu bilmesem psikolog olduğunu düşünürdüm. Benim en çok dikkatimi çeken konuşması geçen gün yaptığı ve insanların aşk konusu başta olmak bir çok konuda ki yanlış düşüncelerine değindiğiydi hiç şüphesiz. Zira o gün anlattıklarını dinledikten sonra ne kadar da basit noktaları kaçırdığımızı anlamış ve artık daha da dikkat eder olmuştum. Tıpkı diğer dinleyicilerde olduğu gibi. Ne kadar doğru olur olur bilemiyorum ama Aziz Beyi bizim mahalledeki Kâmil Amcaya çok benzetiyorum. İkisinin en büyük ortak yanları insanları her zaman ne olursa olsun dinleyebilmeleri ve belki de o insan için hayati önemde cümleler kurarak o insanları rahatlatabiliyorlar.
" İnsan en çok kimin yanında rahat hissediyorsa, kimin yanında rahatlayabiliyorsa onu daha çok sever. " diyordu Aziz Bey. İnsanın ulaşabileceği en büyük aşkın yolu budur. İnsan kendisine en çok benzeyenle değil kendisini en çok rahatlatanla anlaşabilir ve uzun soluklu belkide sonsuz bir aşkın kahramanlarından olabilir.