Merhabalar.🌧
Sarı şehre henüz yağmur inmemiş, bulutsuz bir gökyüzü altında kavruluyorduk. Pazartesi sabahı ilk dersim on birinci sınıflardan B şubesineydi. Sıcaktan perişan olduğumuzdan tüm camlar ve kapı açıktı. Elimdeki yelpazeyi sallarken sınıfın içinde dolanıyor, metni okuyan öğrenciyi dinliyordum.
Bu sabah öğretmenler odasının camından kardeşini getirdiğini görmüştüm. Bu görev ona mı verilmişti yoksa kendi mi üstlenmişti muammaydı. Etrafı şöyle bir taradıktan sonra öğrencilerin geçiş yolunu kapatmamak için gitmişti.
Dün akşamı olan konuşmamıza hazırlıksız yakalanmış, saçma sapan laflar etmiştim. O da diyeceğini dedikten sonra konuşmamı beklemeden bitirmişti. Aramızda ciddi bir iletişimsizlik sorunu vardı ama en büyük sorumlusu bendim. Ona söyleyebileceğim şeyleri sırf korkular, çekinceler ve ihtimallerden kaynaklı söylemiyordum. Birnevi bizi bu çukura sürükleyen bendim.
"Romantizm akımının özelliklerini yansıtan şiiri kim okumak ister?"
Metin okumaya gelince kimse çekinmese de şiir okumak söz konusu olunca bana değil, etrafa bakıyorlardı. Dolanmayı kesip masama yanaştım, sandalyeme oturdum. Canım sıkkındı ama öğrencilerime yansıtmamak için elimden geleni yapıyordum. Zaten can sıkıntımı nasıl geçireceğimi de bilmiyordum, onları da rahatsız etmeye ve bunu büyütmeye lüzum yoktu.
"Listeden mi seçelim?" Tekrar göz gezdirdim sınıfa. Hiçbiri yine gönüllü olmayınca listeden bir isim seçtim. "Ata."
Adını zikrettiğim öğrenci orta sıralardan birindeydi. Bana hazırlıksız yakalanmış gibi baktığında cesaret vermek istercesine tebessüm ettim, önündeki kitabı gösterdim.
"Hasret beni cayır cayır yakarken
Bedenimde buzdan bir el yürüyor.
Hayâline çılgın çılgın bakarken
Kapanası gözümü kan bürüyor."Ses tonu da telaffuzu da gayet güzeldi ama utanmıştı sanırım.
"Dağda kırda rast getirsem bir dere
Gözyaşlarım akıtarak çağlarım.
Yollardaki ufak ufak izlere
Senin sanıp bakar bakar ağlarım."*Elimi cebime atıp anahtarlığımı çıkardım, parmağım gezindi deniz feneri üzerinde. Şiirler ya da şarkılarda gözümün önünde bir yüz belirmezdi önceden. Fakat şimdi birinin yüzü belirmeye başlamıştı.
Tüm şiirler ona mı yazılmıştı yoksa bana mı öyle geliyordu?
Şiir sonlanmıştı ki teneffüs zili çaldı. Çıkmalarına müsaade edip sınıf defterini imzaladıktan sonra bende çıktım, Öğretmenler Odasına geçtim. Klima terli bedenimi serinletirken hep oturduğum sandalyeye oturdum.
Bugün aynı zamanda Berfin'in ilk görev günüydü. Biraz gergin olsa da iyi gittiğine dair mesaj atmıştı. Zaten alışık olduğu bir ortamdı. Heyecanlı bir yapısı olsa da kontrollü ve işinin ehli olmaya çalışan çalışkan bir karakteri de vardı. Elbette sorunlar yaşayacaktı ama yapamayacağı bir şey olduğunu sanmıyordum.
Bugün mesai bitiminde çıkacaktı, muhtemelen ailesiyle kutlayacaktı. Daha sonra kutlamak için erteledim, belki yarın yanına uğrardım çünkü öğleden sonra dersim yoktu. Evime on beş dakikaydı çalıştığı hastane, okula ise yirmi beş dakika. Tüm şansımızı burada kullanmış olmalıydık.
Derslere girip çıktım, öğle arasını bir poğaçayla geçiştirdim, okuldaki düzenli kaosa ayak uydurdum. Ama gün boyu aklım hep ondaydı. Bir kere kurulmuştu o akıl tahtına, çekip gitmiyordu sanki.
![](https://img.wattpad.com/cover/58528761-288-k762088.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Yağmur Sonrası Gibi
Chick-LitÇok fırtına gördüm. Sen bana fırtınalı yağmurdan sonraki o dinginlik gibi hissettiriyorsun.